AKP Hükümeti geldiği siyasi gelenek itibariyle dini siyasetin malzemesi olarak kullanmıştır ve hâlâ kullanmaktadır. AKP kurulduğu günden beri dini duygularımızı ve manevi değerlerimizi istismar ederek oy almaya çalışmaktadır.
AKP dini değerlerimizi koruyormuş ve muhafaza ediyormuş gibi görünerek sözde bir dindarlık ve muhafazakarlık tiyatrosu oynamaktadır. Gerçekte olan ise bunun tam tersidir. AKP dini değerlerimizi tahrip eden değerlerimizi siyasette oy malzemesi olarak görüp bu yönde kullanan bir partidir. Ne bazılarının dediği gibi Türkiye’ye “Şeriat” getirecektir ne de Türkiye’yi İranlaştıracaktır. Bunu söyleyenler farkından olmadan mütedeyyin, dindar insanlarımızı AKP’nin kucağına itmektedir. Eğer AKP’nin yaptıklarını gerçek anlamda takip edecek olursak bunun tam tersi bir durumun olduğunu çok net bir şekilde göreceğiz. Şimdi AKP’nin “Sözde dindarlığını” görelim. 2006 yılında Finansbank’ın %46 hissesini alan National Bank of Greece’nin hissedarları arasında Yunan Ortodoks Kilisesi var. 18 Ocak 2012 tarihinde Resmi Gazete’de Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yayınladığı genelge ile “domuz” kesimlik hayvan arasına alınmıştır.
29 Ekim 2004’de Başbakan Erdoğan ve o zamanın Dışişleri Bakanı günümüzün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Papa heykeli önünde AB Sözleşmesini imzaladılar. 20 Ekim 2010 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yayınladığı yazıyla Bursa’daki Ayasofya Camii Kiliseye çevrilmiş ve tepesine haç yerleştirilmiştir. Yahudi Lobisinin 104 yılda sadece 10 kişiye verdiği “Yahudi Üstün Cesaret Madalyası”nı alanlardan biri de Sayın Başbakandır.
ABD’nin bir zamanlar Dışişleri Bakanlığını yapan Condolezza Rıce’ın açıkladığı Büyük Ortadoğu Projesi(BOP) Ortadoğu’daki Türkiye’nin de içinde bulunduğu 22 İslam Ülkesinin sınırlarını değiştirecek bir emperyalist Haçlı projesidir. Bu Projenin Eş Başkanların dan biri de bunu defalarca söyleyen Başbakan Erdoğan’dır. Sayın Başbakan o kadar “dindardır” ki 2003 yılında Washington Post ve Wall Street Journal gazetelerinde yayınlanan makalesinde Irak’ı işgal eden, 1.5 milyon insanı öldüren, yüzbinlerce insana işkence eden, kadınların kızların namusunu kirleten bu insanlık dışı eylemleri yapan ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmesi için dua ettiğini yazmıştır.
Başbakan gündemi değiştirmek için son günlerde ortaya “öğrenci evleri” tartışmasını atmış ve kızlı-erkekli kalınan evlerde zina yapıldığını imâ etmiştir. Ancak yine yaptıklarıyla söyledikleri çelişkiye düşmüştür. 11 Mayıs 2005 tarihinde Türk Ceza Kanununda yapılan değişiklikle “Zinayı suç olmaktan çıkaran” AKP Hükümetinden başkası değildir. AKP işi o kadar ileriye götürmüştür ki 30 Mayıs 2011’de İzmir Alaçatı’daki Pazar Yeri Camii’nde 88 yıl sonra Fener Rum Patriği Bartholomeos tarafından yönetilen ayin yaptırılmıştır. Başbakan 2010 Vakıflar Haftası’nda “Ya ALLAH Bismillah” diyerek Kilise açmıştır. AB’ye uyum yasaları ve AKP’yi destekleyen mâlum cemaatin başlattığı “Dinler arası Diyalog” projesi kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2006 yılında yayınlanan yazı ile “İnned dine İndallahil İslam”(Al-i İmran 19) ALLAH katında Hak Din İslam’dır ayeti hutbelerden kaldırılmıştır. Mâlum Cemaatin başlattığı proje kapsamında okullardaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarına Hristiyanlık ve Yahudilik İbrahim-i dinler başlığı altında konularak Hak Din olarak gösterilmiştir. 4 Nisan 2007’de Kasımpaşa’daki Piyale Paşa Kur’an Kursu’nu İstanbul 5’nci İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen AKP Hükümeti yıkmıştır. Başbakan’ın eşi Emine Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay Deyrülzafaran Manastırı’nda mum yakıp dilek dilemişlerdir.
İşte AKP’nin rezillikleri bunlardır ve daha yazmakla bitmeyecek bir çok riyâkârlığı vardır. AKP sözde “dindar ve muhafazakar” gözükerek milletimizden oy almaya çalışmakta ancak Yahudi ve Hristiyanlara hizmet etmekte ve onların taşeronluğunu yapmaktadır. Türk Milleti AKP’nin bu kirli yüzünü görmeli ve artık gereken dersi vermelidir. Bu ikiyüzlü siyasete milli manevi değerlerimizi tahrip eden bu kokuşmuşlara bir “Sandık Tokadı” atılmalıdır.
Ümit ÇALIŞKAN
