17 Aralık birinci yaşına basmadan 3 gün önce 14 Aralık’ ta Gülen cemaati adına başbakan Davutoğlu’ nun deyimiyle ‘‘imtihan günü’’ başladı. Bu sözcüğün üzerine basıla basıla söylenmesinden ‘‘intikam günü’’ anlamı çıktığı herkesçe aşikârdı. İktidar, paralel yapıya ve Türkiye’ ye mesaj verdi: Bana karşı oluşumları 1. yılına ulaşmadan temizlerim, akıllı olun!


 


Herhalde cumhuriyet tarihinde şimdiki siyasî iktidar kadar muhalif olan her kesime ad takmada mahir başka hükûmet gelmemiştir. Hükûmete karşı mısın, ya darbecisin ya Ergenekoncu ya eşkıyasın ya ayyaşsın ya da çeteci! Kılıfı da millî irade… 12 yıldır hangi irade, millî onu da henüz anlamış değilim.


 


Bundan 5 sene önce Ergenekon terör(!) örgütü üyesi birine Gülen cemaatinin ana yayın organı genel yayın yönetmeninin tutuklanacağını söyleseydik bize, muhtemelen, meczûp gözüyle bakardı. Yine aynı şekilde bundan 10 sene önce paşalara isimsiz epostalarla hapislerde yatacaklarını söyleseydik bizi deli zannedebilirlerdi. Görüldüğü gibi tarih, İMKB’ ye bağlıdır. Bugün kahraman olan, yarın hain olabiliyor. Bugünün hainleri de bir zamanların kahramanlarıydı, o kadar kahramandılar ki neredeyse mezardaki ölüleri bile kaldırıp oy kullandıracaklardı.


 


İnancı kullanan oluşumlara hiçbir zaman güvenim olmamıştır. Şu anki cemaat-iktidar kavgasını çok sanal ve ciddiyetsiz buluyorum. Adım gibi eminim, anlaşma zemini bulsunlar onlardan iyi dost olmaz. Ancak dikkat çekmek istediğim başka bir husus var:


 


Ümraniye’ de gecekonduda bulunan law silahlarından itibaren başlayan ve günümüze kadar gelen süreçte gördük ki hiç kimse yaptıklarıyla takdir görmüyor. Türkiye, siyasî iktidarın çizdiği yola uyum sağlayabilenlerin ülkesi olmaya Ortaçağ kafasıyla devam ediyor. Daha dün sırf başörtüsü sebebiyle üniversitesinden atılan kız ile siyasî düşüncesinden dolayı Ergenekon, Sarıkız, Balyoz, Ayışığı sanığı olan paşa ve paralelin bugünkü hali arasında tek bir fark yoktur. Bugün Gülen cemaatine bunu yapan; yarın İsmail Ağa’ ya da, Cübbelicilere de, Süleymancılara da, Menzilcilere de yapar. Dün paşaları sırf Atatürkçü/milliyetçi diye hapse atan yarın solcuyu da, ülkücüyü de, ateistti de, sosyalisti de, Türkçü/Turancıyı da, ulusalcıları da, Alevileri de, millî görüşçüleri de hapse atar.


 


17 Aralık’ ı kan davası gibi görenler, 14 Aralık’ ın da kan davası gibi görülmesine fırsat verir; 28 Şubatçıları bilerler. Alevi vatandaşlarımızın 2 Temmuz, işçilerin 1 Mayıs 1977 intikamına zemin hazırlanır. Ülkücülerin de 3 Mayıs için intikam yemini etmesine sebep olurlar.


 


Yamalı dona dönen siyasî kimlikler, aynı buhranı sürdürür; bundan sonraki iktidarın da siyasî düşüncesinden dolayı başka grupları ezme ve soykırtma hakkı doğar. Ondan sonra gelecek siyasî iktidarın da keza bu şekilde hakları olur. Anlayacağınız intikamın sonu yok; filler tepişecek, çimenler ezilecek.


 


 


Yücel ÖNDER