Siyasetin dünyevi kıyameti er meydanı yerel ve genel seçimlerdir. Her türlü gayret, samimiyet ve siyaset testleri orada yapılır. Siyasetin rütbe terfi, tenzili ve takdirini bu seçim meydanlarından yapma becerisini gösteremeyenler fena halde yanılırlar.


Seçim muharebe meydanındaki kalleş, beleş, kaypak ve kaçak davranışları test edip iyi okuyamayan siyasal hareketler muhtemel yenilgilere uğrar veya yerinde saymaya devam ederler.


Bir seçimi sahadan analiz edemeyen hatayı kusuru noksanı buradan göremeyenler her seferinde yeni bedeller öderler. Aslında birilerini kandırdıklarını zannedenler kendi kendini kandırır bindiği dalı keserler.

Kongre dönemleri ve parti içi payeler için siyaset yapan anlayış mahkum edilmeden partiyi büyütmenin engellerini gerçekten aşamayız. Demokratik hakkını kullanıyorum masum gerekçesi ile kongre dönemlerine takıntı yapanların seçimlerde nerede ise alanda yok olmaları asla mazur görülebilir değildir. Keşke yukarılara doğru yeltenenler biraz daha aşağıda parti için gayret gösterme zahmetine katlanabilselerdi her seçim dönemi kaybetmenin gözyaşları daha az dökülürdü. Sahi paye peşinde koşanlar acaba seçim sonrası kaybetme üzüntüsü yaşayarak hiç gözyaşı döktüler mi? İşte yeni şekillenmeler bu kayıp etme veya kazanma gözyaşları ile sulanmadıkça başarı asla gelmez.

Öz eleştiri, muhakeme, murakabe, meşveret, istişareyi ve otokritik cepheden kaçkınlarla ve mazeret üretenlerle değil, samimiyet, gayret ve fedakarlık gösterenlerle seçim sathında olanlarla yapılmalıdır. Buradan yeni zafer ve tecrübe kuralları çıkarılmalıdır.


Fatih’in hapisten çıkmakta direnen keşişlerle yaptığı görüşmede, İstanbul ve ülke topraklarının elimizden çıkma keşiş kehaneti iyi okunmalıdır. Artık bu ülkenin düşmanları savaşla değil tetik çekme iradesi felç edilerek top yekun siyasi kültürel iktisadi psikolojik bir abluka ile karşı karşıyayız.

Artık yeni muharebe meydanları askeri cephelerden çok daha seçim meydanları ve hayatın her alanıdır. Mustafa Kemal Atatürk’e rütbeleri önce askeri cepheler sonra sosyal, siyasal ve milli süreçler vermiştir. Şimdi artık bu süreç hayatın her alanında yaşanan milli gayri milli mücadelesi ile verilecektir. Her alanda amansız bir yarışla verilecek payelerle şartlar yeni kahramanları çıkaracaktır. Emaneti ehline veriniz veremezseniz kıyameti bekleyiniz. İşte tekrar etmek gerekirse seçimlerde kazanan ve kaybedenlerin gözyaşları geleceğimizi sulayıp şekillendirmedikçe, terfi ve tenzili rütbeler seçim sahalarından verilmedikçe, havanda su dövmeye devam ederiz. Sefer ve süreç mükellefi olanlar için zafer bir muştudur. Zaferler iklimini var edecek süreçler kendi kahramanlarını çıkarır. Ama kahramanlardan çok sefer için neferler daha çok kazanmaz mı? Kim bilir işte o bilir!