Geçtiğimiz hafta yazdığım yazıda Ankara'da gerçekleşen, 37 sivil vatandaşımızın kahpece öldürüldüğü terör eylemini lanetlemiş ve Türkiye üzerinde oynanmakta olan oyuna dikkat çekmiştim. Bir hafta geçmeden terör bu kez İstanbul'dan vurdu. Ülkemizi ziyaret eden turistlere yönelik canlı bomba saldırılarının yarattığı şok devam etmektedir. IŞİD terörü bu kez da 4 masum cana kıymıştır. Terörün hedefine erişmemesi için insanlarımıza önemli görevler düşmektedir. Meydanı teröre ve teröristlere bırakmamak lazımdır. Terörün esas amacı panik yaratmak, insanlarımızı bezdirmek, ekonomik ve sosyal hayatı olumsuz yönde etkilemektir. Amaç Türkiye'yi yalnızlaştırmak, ülkeye gelen turist sayısını azaltmak, potansiyel yatırımcıyı caydırmak ve topyekûn ekonomik hayatı çökertmektir. Ülkeyi yaşanmayacak hale getirmek, cehenneme çevirmektir. Türkiye maalesef terörün hedefindeki bir numaralı ülkedir. Soru şudur: Türkiye'nin her bakımdan zayıflatılmasını hedefleyen terörü hangi ülkeler istemekte ve desteklemektedir? Hiçbir terör örgütü finansal kaynakları olmadan bu çaptaki terör eylemlerini başaramaz, yürütemez. Hiçbir terör örgütü belirli merkezlerden silah ve lojistik destek almadan bölgede lider olmuş, Türkiye gibi güçlü ve deneyimli askeri yapıya sahip bir ülkeye karşı eylem yapmayı göze alamaz. Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehlikenin sadece PKK, YPG veya IŞİD gibi terör örgütleri ile sınırlı olmadığını idrak etmemiz şarttır.

***

Geçtiğimiz hafta İtalya'da idim. Milano'da şahit olduğum olay Avrupalı'nın çirkin yüzünü, iki yüzlülüğünü ve teröre verdiği açık desteği ortaya koymaktadır. Muhtemelen sözde Nevruz Bayramı'nı kutlamak üzere İtalyan yetkililerden izin koparan bir grup PKK destekçisi terörist bozuntusunun Milano Duomo Meydanı'ndaki gösterilerini izlemek zorunda kaldım. Bu kendini bilmezler Türkiye aleyhine sloganlarla meydana girdiler. Sayıları azdı ancak dikkat çekmeyi becerdiler. Söz alan konuşmacı bu yılki Nevruz'un"Kürt halkının" özerklik mücadelesine güç katacağını söyleyerek ağzından köpükler saça saça Türkiye'ye etmediği hakareti bırakmadı. Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı katil ilan etti. Türk askerinin çoluk çocuk, genç yaşlı demeden soykırıma başvurduğunu söyledi. Ellerindeki PKK paçavraları ve Apo posterleri ile adeta Türkiye'ye meydan okumaya kalkışan bu kahpelere İtalyan polisi izin verdi. Bunlara yataklık yaptı. Ahlaksız saldırılarına tepkisiz ve sessiz kaldı. PKK'nın terörist örgüt olarak kabul edildiği bir ülkede, sırf özgürlükler adına bu tür gösterilere maalesef izin verildi. Aynı grubun Milano başkonsolosluğumuza da molotoflu saldırıda bulunduklarını öğrendim. Burada da İtalyan polisinin müdahale etmediğini, bu soysuzlara müsamaha ettiğini ajans haberlerinden takip ettim.

***

 Yine geçtiğimiz hafta Brüksel'de Avrupa Komisyonu binası arkasına kurulan terör çadırına ne demeli? Türkiye'yi hedef alan terör örgütü mensuplarına bu kadar hoşgörü nedendir? Fransa, Almanya, Hollanda ve Avrupa'nın birçok merkezinde durum aynıdır. İfade özgürlüğü adına bu çapulculara, terör destekçilerine gösteri ve örgütlenme izni verilmektedir. Avrupa'nın, emperyalist Batı'nın, desteği olmadan terör örgütlerinin bu kadar ileri gidebileceklerini düşünebilen kaç kişi vardır acaba? Terör odakları Avrupa'daki birçok siyasetçi ve hatta hükümet ile iş birliği içerisindedir. Emperyalist Batı teröre para, silah, askeri eğitim, lojistik destek vermekte ve Türkiye'nin gelişimini sekteye uğratmak istemektedir. Türkiye'yi bir asır önceki "hasta adam/ülke" konumuna indirgemek için Avrupalı ve Amerikalı elinden geleni yapmaktadır. Rusya'nın, İsrail'in ve hatta Çin'in ne dolaplar çevirdikleri bir yana, yedi düvelin Türkiye'ye karşı iş birliği içerisinde olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

***

Teröre destek veren Avrupa, kendisinin de aynı şekilde terörün hedefi olduğunu unutmamalıdır. Fransa'da ve dün Belçika'da gerçekleştirilen terör eylemlerinden Avrupa'nın çıkarması gereken çok ders vardır. Terörün her türlüsüne karşı mücadele edilmelidir. Benim teröristim iyi seninki kötü zihniyeti yanlıştır ve terk edilmelidir. Büyük Türk Milleti'nin emperyalizmin şer oyunlarına karşı uyanık olması ve bu hayati dönemi birlik, beraberlik ve dayanışma ruhu ile aşması gerekmektedir. Türkiye'yi bölüp, parçalamak isteyenlere karşı tek yumruk olmamızdan başka çare yoktur. Mustafa Kemal'in, yüce Atatürk'ün emaneti Türkiye Cumhuriyeti'ni çökertmeye yönelik tüm girişimlerin  başarısızlıkla sonuçlanacağını dost düşman bilmelidir.