Tıpkı, Habur rezaletinden önce Türk Ocağı Genel Merkezinin kapısında "100 yıllık" Milliyetçilerle poz veren Beşir Atalay gibi… Psikolojik savaş uzmanı Cevat Öneş de fena halde yanılıyor.

Aktörleri sahaya sürerken, milletin, "bazı ülkücüler 'Erdoğan'a oy verin demişse; bize halt etmek düşer" diyeceğini zannediyor. 

Bu yaklaşım yanlıştır. İmralı sürecinin teknik proje sorumlusu olan MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş'in "Bağımsız Ülkücü" çalışmasındaki "siyasi lekeler" açıkça ortayaçıkmıştır. 

Mimarlara ve elemanlara proje ne kadar derin ve büyük gelirse gelsin, Başbakanın bu operasyona imza atması da ancak "ucuz siyaset"le izah edilebilir. Çünkü evvela, nedense bu "farklı" ve "bağımsız Ülkücü"ler hep kritik referandum ve seçim dönemlerinde ortaya çıkmaktadır.

Bazen efendisinin gözüne girmeye çalışan bir bayrak sapı olarak…

Bazen de dalından kopmuş bir kuru yaprak gibi rüzgârın önünde savrularak…

Türk iç güvenlik bürokrasisi adına üzülüyoruz.

"İki adam ayarla; Milliyetçiler yolundandönsün!.."

Vah ki ne vah!..

 

Kullanılmanın Fotoğrafı…

 

Elimde bir fotoğraf var. Hep okuyucu mektubu gelecek değil ya bu kez de "okuyucu fotoğrafı" geldi. Yıl 2013 sonları… Resmin ortasında iki "akil adam" var. Birisi konuşur vaziyette… 

Emekli Deniz Binbaşı Tarık Çelenk… Ekopolitik Derneği Başkanı…

Biraz daha yakından tanıyayım diye Twitter hesabınabaktım. 

Taraf'ın,Nurcu'dan olmaKürtçüsü, Mücahit Bilici'nin "Kürtlerin ayrılma hakkı kutsaldır" manasındaki yazısını paylaşırken aynen şu cümleyi kullanmış:

"Ayrılmayı savunan partilerin yasal olması, bu hakkı savunmanın yasallığını göstermiyor mu?"

Hani muhterem, Türkiye'nin bütünlüğü için bir araya gelmiştiniz?

"Ekopolitik… Sivil otoban" filan!.. Ülkücü ayartacak kadar bile olmuştunuz!..

Kimler bu iş için bir araya gelmiş?.. İşte fotoğrafın devamı: 

Hemen yanındaki "akil" Öztürk Türkdoğan… "İnsan Hakları Derneği" Genel Başkanı… 

Akın Birdal'ın devamı yani… Meskan dağında Kalekol taşlayan ekipten...

Devlet "niye karakolyapıyor" diyor!..Kaçakçısı var, teröristi var,IŞİD'i var!Sana ne?

Batıdaki Türkleri"Rahibe Teresa"yapmak için aramızdan fedai kiralayan PKK değnekçilerinin doğuda eylemcilerle birlikte"Che Guevara" olması ne anlama geliyor?

 

Cevat Bey Fena Halde Yanılıyor!..

 

Fotoğrafta sağa doğru ilerliyoruz. İşte böyle "çok fazla Karakol inşaatı var; koruculuk da hala tasfiye edilmedi" gibi laflar eden adamın hemen yanında birden karşımıza tanıdık bir isim çıkıyor.

Meşhur "bağımsız" Ülkücü, Alaattin Aldemir!..

Başka bir resimde de aynı gün bahçede Musa Serdar Çelebi sigara içiyor. Yani ekibi toplamışlar!..

Bunlardan daha önemlisi, hemenyanlarında oturan adamın kimliği!..

Bütün bu işlerin kilit ismi Cevat Öneş… Oslo sürecinin mimarlarından… Öcalan'ın en sevdiği bürokrat… Aldemir'in solunda oturuyor.

Neden kurumsal olarak Milliyetçilerle görüşmeyip de böyle firarilerle iş tuttuğunu anlatırken şunları söylüyor Cevat Bey… 

Biz zaman, Köln'e gittim; MHP'nino kadar da Milliyetçileri filan temsil ettiği yok!"

Güler misin, ağlar mısın? Adam, Iğdır'dan, Lüleburgaz'a kadar derin bir saha analizi yapmış gibi konuşuyor.

Hiç şaşırmadım!..

Kimse vatanı bizim gibi 40 yıldır"gönüllü" dikkatiyle sevmiyor… 

Kimi vardiya dolduruyor; kimi de ihale kovalıyor.

 

Kimseyi Kandıramazsınız!..

 

Şimdi tersinden gelelim. Diyelim ki elimdeki fotoğrafta yer alan arkadaşların hepsi vatansever ve 

PKK'ya tezgâhkurup; demiryolu reklamındaki gibi memlekete "refah ve umrantevlid etmeye" çalışıyorlar.Peki kardeşim o zaman 8 Milyon milliyetçiseçmenli MHP'den ne istiyorsunuz?

Ayıp ya hu!..

Ülkücülük bir ömür boyu süren sevdalı bir bağlılığın adıdır.

Ülkücülük, aşk gibi, gurur veren bir bağlılıktır. Bağımsız Ülkücülük diye bir şey yoktur.

Ben tespitimi söyleyeyim: 

Ortada, derin devlet, gizli ekip, uyanık istihbaratçı, milli proje, bağımsız çalışma filan yoktur!

"Elde edilmiş"müteahhitler vardır.Son"ihale"nin adı ise… 

"Oslosüreci"yle yükselen Milliyetçiliği yavaşlatarak, AKP'den MHP'ye oy kaymasınıönlemektir.

Öneş'inyetişme zamanlarında bu psikolojik savaş işleri, Vietnam'da ormanın içinden yükselen incecik kadın sesleriyle yapılırdı. "Hey Coni... Evine dön; bu senin savaşın değil!.."

Annesini özlemiş acemi Conilerin bundan etkilendiği de olurdu.

Ama ne burası Vietnam, ne biz Coni'yiz; ne de ortada "ince kadın sesi" var!..

Bence bu kart adamlarla, kimseyi kandıramazsınız!..