Ülkemizde İmralı sürecinin engellerini bertaraf etmenin psikolojik alt yapısı için düğmeye basılmıştır. Osmanlı yadigarı Anadolu insanı, Balkan ve Kafkas halkları gerek zulümden kaçarak gerekse çeşitli sebeplerle Osmanlının devamı olan yeni Türk devletinin vatandaşları olmuşlardır. Ülke vatandaşı ve aidiyet itibariyle Osmanlı ve cumhuriyet dönemi olarak devlet önünde eşit bireylerdir. Dün onlara Osmanlı milli devlet döneminde ise Türk denir. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk te “Cumhuriyeti kuran halklara Türk denir.” diyerek tartışmaları bitirmiştir. Kıblesi Kabe olanlar asli unsur, gayrimüslimler ise azınlık olarak tanımlanmıştır. Kuruluş esası; İslam dini referanslıdır. Bu tartışmayı yüz sene geriye götürerek PKK’nın talepleri üzerinden ve batının dayatması ile kuruluş paradigmaları ile oynamak, yeni tanımlamalar ve tartışmalar başlatmak abesle iştigaldir. Ülkenin temelleri ile oynamak ülkede ameliyat düşünen yerli ve yabancı güçlerin oyununa gelmek tuzağa düşmektir. Bu tartışmanın sonu gelmez ve kimseye hiçbir kazanç sağlamaz. Bu kör döğüş sürecinin kazananı değil kaybedeni olur. Hep birlikte ızdırap çeker, kaos ve kargaşa yaşar İsrail fitnesine alet oluruz. İzmir milletvekili özlenen istenen gerçek bir cümle kurmuştur. “Boşnak kökenli Türküm” bu cümle Kürdün, Arap’ın, Zaza’nın, Arnavut un,  Gürcü nün, vs. cümlesi olmadıkça bu tartışmaların sonu gelmez. Yani bu süreci emperyalistler Kürt kardeşlerimizin etnik kimliği üzerinden kanlı ölüm şebekesi örgütünü kullanarak yapmaları yarın daha farklı tuzakların fitilini ateşlemektir. Yarında daha farklı bir zenginliğimiz kaşınarak mahrem alanımıza girilmeyeceğini kim garanti edebilir. Buna Müslümanım diyen kalbinde Allah korkusu olan hiç kimse müsaade etmemelidir. Bu linç teşebbüsünde bulunanlar asıl özgürlük maskeli etnik ayrılıkçılardır. Özerklik, federasyon ve bölünme peşinde koşanların oyuncağı olan bu milletle problemi milliyet özürlülerdir. Türk milli kimliğinin yerini Türkiyelilik alacak öylemi? Bunu sıkılmadan kargaların bile güleceği bir çözüm olarak iktidara yalakalık olsun diye sunuluyor. Bugün anlı şanlı gazeteci Ertuğrul Özkök de can simidi gibi bunu önerebiliyor. Türksüz Türkiye ve anayasa istendiğine göre hayatımızın her alanından yarın sırası ile Türk’e ait ne varsa çıkarılmayacak mıdır? Bunu artık herhalde bizim uydurduğumuzu kimse söyleyemez. Biz ne korkular üretiyoruz nede paranoyağız. Bütün bunlar ne anlama geliyor? Dünyada herkes kendi kimliği ile övünürken bu ülkede milletvekili bile Türküm dediği için ırkçılıkla suçlanıp siyasi linç hedefi ilan ediliyorsa artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Bu ülkede milletin birlikte yaşama kültürel zenginliği siyasetin iklimi olmalıdır. Herkes aklını başına almalı kendi onuru şerefi olan milli kimliğine sahip çıkmalıdır. Türk milli kimliği sokakta bulunmadı. Gerek etnik gerekse milli kimlik olarak Türk olan bir insan imtiyaz görüyorsa bu ayırımcılıkla mücadele etmek bizim için şereftir. Aksine bu ülkede Türküm diyen insanlar aşağılanmanın hakarete uğramanın potansiyel adresi haline getirilmek isteniyor. Bu oyunu anladık kurulan tezgahı bozacağız. Müşterek aidiyetlerimizi korumak, sayısını artırmak, güçlendirmek herkesin üzerine düşen en büyük görevdir. Kimse bindiğimiz dalı kesmenin vebalini kaldıramaz. Herkes kökeni ne olursa olsun şerefle, onurla, gururla taşıdığımız Türk milli kimliği ile daha binlerce yıl kardeş olarak yaşama iklimini çoraklaştırmamalıdır.