Kaldığım otelden sabah 8 uçağı ile alana gelmek üzere otel idari işlerine bilgi verdim. Sabah beni almaya gelen taksici taksiye binerken, sessizce "Bilmillahirrahman irrahim" dedi. Sordum, -Nerelisin? Buralıyım dedi. Bruksel doğumluyum. -Ailen nereli? Biz buralıyız, dedi. -Müslümanmısın? Elhamdülillah, dedi. -Nasıl müslüman oldun? Arkadaşımdan etkilendim, ama en önemlisi okudum.Arkadaşlarından etkilenenler için sonradan müslüman gibi yaşamıyorlar ama okuyanlar müslüman gibi yaşayıp, müslüman ölüyorlar, dedi. -Ailen müslüman mı? Eşim Amerikalı, o da müslüman oldu. Ayrıca 5 çocuğum var, onlarda müslüman. Ama annem babam ve kardeşlerim değil dedi. -Hiç kabeye gittin mi? 35 yaşındayım, 12 yıllık müslünanım, 2 kez hacca gittim, dedi. Taksiye valizini koyan genç benim kardeşimdi, ama o islamı seçmedi, dedi. -İsmin nedir? Abdulhakim dedi. Kafamda çok soru vardı aslında, ama 30 dakikalık yol çabuk bitmişti. son cümlesi şuydu, Brükselde bini aşkın kişi Müslüman oldu.Ama onlar gerçek İslamı yaşıyorlar.Belkide bu yüzden sayılarımız artıyor, keşke müslümanlar da, gerçek müslüman olsa da, dünyada barış olsa... "Mosyö, İzlam is also peace religion" ... Hristiyanlardan müslüman olanların İslamı tamam !... Müslümanım deyip İslamla ilgisi olmayanlarda müslüman olursa bu iş olur.. İstermisiniz, Avrupa Birliğine girecek şartlarımız tam olduğunda ordaki müslümanlar bizden fazla ola !.. O zaman bu makyajla işimiz daha zor .. .. Ben kendime daha önce de tekrarladığım şu notu hatırlattım. Bir seyahata çıkarken bavulumuza alacağımıza eşyalara gösterdiğimiz hassasiyeti, büyük seyahat için yanımıza alacaklara da göstermek lazım.