100. yılındayız ama Çanakkale Savaşı’nın öneminin kavratılabildiğini sanmıyorum. 
İtilâf Devletleri 1915’te bütün güçleriyle saldırıyorlar. Öyle ki; Çanakkale’yi geçebilmek için müstemlekelerinden askerler bile topluyorlar. 
Bir yıla yakın süren Çanakkale’yi geçme savaşında İngilizler 205 bin, Fransızlar 47 bin kayıp verdiler. Sömürgelerden toplanan ANZAK’lar ve Gurkaların üçte biri ancak ülkelerine dönebildiler.
Türklerin kaybı 253 bin gösterilir ama Genelkurmay kayıtlarında kayıp 53 binin biraz üzeridir.
Emperyal histeri neler yaptırıyor... Türkleri yenebilmek için 100 binlerce asker yığıyorlar.
Zamanımız farklı mı?
ABD’nin dört bir yana saldırmasına ne demeli? 
1915’te geçemeyen İtilâf Devletleri, 1. Dünya Savaşı’nın bitişiyle ellerini kollarını sallaya sallaya Boğazlar’ı geçtiler, Dolmabahçe’de gemilerini demirlediler. 
Tarihin kader anları vardır.
Çanakkale eğer 1915’te geçilseydi, Türkiye yoktu. Moral kalmayacağı için Anadolu dağlarına çıkıp millî mücadele başlatmak son derece güçtü, belki imkânsızdı. 1915’te, nesillerin yok olması bahasına, Çanakkale’nin geçilmesine izin verilmedi ve bir millî ruh doğdu. Millî Mücadele’ye hazırlayan zemin de bu ruhtur.
1918’dan sonra Sevr Antlaşması yapılmış;  ancak uygulamak mümkün olmamıştı. Sömürgeciler birbirlerini ve Bolşevik Rusya’yı kolluyorlardı. Hemen akabinde Millî Mücadele ateşlerinin öbek öbek yanması, bütünüyle Türk topraklarına hâkimiyeti güçleştirdi.
Çanakkale mücadelesinde anâsır tek tek sıralanır: Sırt sırta verildi falan... Yok öyle bir şey! 
Devlet-i Aliyye’nin adı yine  “Türkiye”  idi ve yine  “Türk ruhu”  vardı. Hangi unsuru katarsanız katın bu ruhun içinde erimiştir.  “Neden bu ruhun içinde eriyorum!”  diye kimsenin de itirazı olmamıştır. İngilizlerin ve başka emperyalistlerin kışkırtmasıyla  “Biz farklıyız.”  diyenler çıkmıştır. Bunların bir kısmının  “siyasî İslâmcı”  tesmiye edilenler olduğunu asla aklınızdan çıkarmayın! 
Tartışılan birçok nokta olsa bile Mustafa Kemal’in  “Nutuk”unu okumalıyız.  “Nutuk”  iki bakımdan mühim: Mustafa Kemal’in Türkçesi için ve bir belge olduğu için. (Unutmayın:  “Söylev”  başlıklı bir kitap yoktur.  “Söylev”  diye başlayan kitapları çöpe atın! Yeri geldi: Yeni harflere aktarılmış birçok Nutuk nüshasını inceledim. Hayretle gördüm ki, her biri farklı farklı aktarma. İmlâları kafa karıştırıyor, ne TTK’nın, ne de TDK’nın tespit ettiği imlâya uyulmuş.) 
Çanakkale ruhu yok artık... PKK ile masaya oturanlar tarihte nasıl anılacaklar dersiniz! Sürekli hatırlatıyorum: Millî Mücadele dönemini anlamadan bugünü değerlendiremeyiz. O dönem üzerine yazılanları sindire sindire okumalıyız.
Mustafa Kemal Nutuk’ta “Kürdistan”  meselesine giriyor:
“Anadolu’daki teşkilât-ı milliyye kaza ve nahiyelere kadar tevessü etti. İngiliz himayesi altında bir müstakil Kürdistan teşkili hakkındaki propaganda ve taraftarânı bertaraf edildi, Kürtler Türklerle birleşti.”  (Nutuk, 1927, s. 17). 
Mustafa Kemal niye bunları söylüyor? Hiç üzerinde düşünüldü mü? 
Ya sen ne yapıyorsun? 
Millî ruhu öldürenler Çanakkale ruhundan bahsedemezler!