SSCB’nin dağılmasından sonra bölgede bulunana devletler teker teker bağımsızlığını ilan etmişlerdir. Çeçenistan bu bağımsızlığı ilan eden devletlerin içinde yer almaktadır. Fakat SSCB’nin varisi olan Rusya Çeçenistan bağımsızlığını tanımamıştır. Bu çalışma bu durum üzerine ortaya çıkan çatışmanın sebebi anlaşılmaya çalışılmıştır. Çatışmanın hangi taraflar arasında gerçekleştiği ve bu çatışmadan kimler etkilendiği üzerine durulmuştur. Çatışmanın çözümün ne gibi öneriler gerektiği gelinen durumun ne olduğu üzerine durulmuştur.

Çatışmanın Tarihsel Gelişimi

“1859 yılında tamamlanan Kafkas Savaşı’nın sonucunda, Çeçenistan Rusya ile birleştirilmiştir. 1922 yılında, SSCB bünyesinde, Çeçen Özerk Bölgesi kurulmuştur. 1934 yılında, Çeçen Özerk Bölgesiyle, İnguş Özerk Bölgesi birleştirilerek, Çeçen-İnguş Özerk Bölgesi oluşturulmuştur. 1936 yılında, bu özerk bölgeye, özerk cumhuriyet statüsü verilmiştir. 1944 yılında ise Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle, Çeçen ve İnguşlar, Kazakistan’a ve Orta Asya ülkelerine sürgün edilmişlerdir. 1957 yılında, Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti yeniden tesis edilmiştir.” (Mert, 2004: 36)

 

Kasım 1990’den itibaren bağımsızlık talep etmeye başlayan Çeçenler, Ağustos 1991’de, yerel Sovyet hükümetini devirip, bölgenin kontrolünü ele geçirmişlerdir.

 

SSCB’nin dağılmasından sonra Rusya Federasyonu’nun benimsemiş olduğu demokrasi, serbest piyasa ekonomisi, ulusal devlet yapısına geçişi Kafkasya bölgesindeki SSCB ülkeleri Rusya Federasyonu’nun etkisinden kurtulmak için ayrılık harekatları başlatmışlardır. 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Çeçenistan’a Rusya Federasyonu askeri harekatını 1994 yılında başlatmıştır. Stratejik konumun yanı sıra Rusya Federasyonu topluluklara kötü örnek teşkil etmesi gerekçesiyle Rusya Federasyonu tarafından fiili müdehalede bulunulmuştur. Ateşkeslerle devam eden savaşa 1996 yılında Hasanyurt Antlaşmasıyla son verilmiştir.

 

Ancak Çeçenistan direnişçilerin amacı Rusya Federasyonu birliklerini sınırı içerisinden çıkarmak için mücadeleye devam etmişlerdir. Bu mücadele mali destekleri arap devletleri tarafından karşılanmaya çalışılmıştır. Çeçen direnişçilerin mücadelesi sonucu RF birlikleri bölgeden çekilmişlerdir. Bu çekilme Arap devletlerin Çeçenistan direnişi olan mali desteklerini arttırmıştır.

 

RF içerisinde meydana gelen bombardımanlar ve eylem planları Rusya Federasyonu çeçen liderleri sorumlu tutarak 1999 yılında ikinci askeri müdehalede bulunmuştur. Rusya devlet başkanı Putin’in kararlı ve sert duruşu batının tepkileri etkili olamamıştır. Rusya Federasyonu insan hakları ihlalleri de yaparak bazı bölgelerin etkinliği ele geçirmiştir.

 

3 Eylül 2004 tarihinde, Kuzey Osetya'da meydana gelen kanlı Beslan okul baskını olayı ise, Rusya için 3 Eylül tarihinin, ABD'nin 11 Eylül sonrasında yaşadığı gibi, yeni bir dönemin başlangıcı olacak gibi gözükmektedir. Putin bu Beslen olayıyla çeçen direnişçileri terörizm koymuş ve BM’de Çeçen gruplar lehine karar çıkarmada etkiliğini de artmış vaziyettedir.

 

Çatışmanın Tarafları

 

Çatışmanın tarafları birincil, ikinci ve üçüncül taraflar olarak belirlenir. Birincil taraflar çatışmanın içinde olan ve çatışmadan birincil dereceden etkilenen taraflardır bunlar Rusya Federasyonu ve Çeçenistan’dır. İkinci tafralar ise, çatışmadan direk olarak değil de dolaylı olarak etkilenenler olarak ifade edebiliriz. Bunlar ise Türkiye, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletidir. Çatışmanın üçüncü tarafları ise çatışmanın çözümü için çatışmaya müdahale eden taraflardır. Bu da Birleşmiş Milletlerdir.

 

Çatışmanın ikincil tarafı olan Türkiye bölgede barış ve istikrarın sağlanması konusunda çatışmaya müdahil olmuştur. Kafkas sınırını güvence altına alma hedefine gitmiştir. ABD ise Sovyetlerin yıkılmasıyla tek güç olarak ortaya çıkmış ve yönünü eski Sovyet topraklarına dikmiş yenidünya düzenin de tek hegemon güç olmak istemesi ve buna zarar gelmemesi için müdahil olmuştur.  Bu çatışmaya ABD bölgedeki çıkarlarını kurumak ve Rusya’nın güçlenmesini engellemek için Çeçenistan’ı destekler nitelikte hareketler bulunmuştur. AB ise insan haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle demokrasi insan hakları gibi söylemlerle çatışmanın taraflarına dâhil olmuştur. Üçüncül taraf olan BM Çeçenistan çatışmasında etkili bir rol oynamamaktadır. Nedeni ise BM Güvenlik Konseyi2nin beş daimi üyesi olan Rusya Federasyonu durumu veto etmesi olarak ifade edebiliriz.

 

Çatışmanın Sebepleri

 

Çeçen-Rus savaşının temel sebebi etnik sorundur.  Etnik sorun diye adlandırılan aslında etnik maskenin bir iktidar ya da ekonomik savaşı olduğunu görmekteyiz. Etnik farklar çatışmanın merkezinde rol oynasa da bunu tek neden olarak almamız hata yapmamıza sebep teşkil edebilir. Asıl sebep siyasi liderlerin kitleleri harekete geçirmek için kullanılan bir araç olarak ileri sürebiliriz.

 

Etnik maske kullanarak siyasi hareket olarak çatışma ortamı oluşturmak oldukça kolay görünen bir yöntemdir. Etnik kökende girerek kimlik sahibi olma yolunda yapılan çatışma örneğine Çeçenistan Çatışması en güzel örnektir. Rus-Çeçen savaşı Çeçenler tarafında şüphesiz derin, keskin ve acı bir etnik kimlik bilinci, Rus tarafındaysa Çeçenlere karşı çok büyük bir ırkçılık bulunmaktadır. Çeçen harekâtları 200 yıla aşkındır Rus denetimine karşı gelmektedir. Bunun için de Rus-Çeçen çatışmasını etnik bir unsura indirgenmesi süreci tam olarak kavramakta güçlükler çıkarabilir.

 

Bu olayı daha iyi kavramak için Çeçenistan ve Rusya arasında 1994’teki savaşa götüren sebepleri açıklamak çatışmaya sebep unsurları kavramakta yardımcı olabilir.  Çeçenistan da General Dzhokhar Dudayev ve müttefiklerinin 1991 Ağustos ve Eylül aylarında önemli rol onamıştır.(Tishkov, 1997: 200). Gerek Çeçenistan, gerek Rusya başkanları arasındaki anlaşmazlığın 1994 yılının ikinci yasında tam anlamıyla bir savaş haline dönüşümünü önleyemiyor olarak görünüyorlardı. Bu durum kısmet iki hükümetin eksikliğinden kaynaklandığını ya da rakiplerin hem Çeçenistan hem de Rusya iktidar manevraların biri olarak çatışma sebebiyet verdiği çıkarımında bulunmak yerinde bir söylem olacaktır.

 

Durumun trajikliği çatışmanın sebebinin etnik unsurlar olarak ortaya çıkıp devam etmesidir. Etnik kimlik, etnik unsur olarak ortaya çoğunlukla düzenli aralıklarla çıkan çatışma barışmayı imkânsız kılan bir kin olarak devam edecektir.

 

İnsan İhtiyaçları Teorileri Bağlamında Çatışmanın Çözümü

 

“İnsan ihtiyaçları teorisi çatışma analizi ve çözümü disiplinin temel teorilerinden birisidir. Maslow’un ihtiyaçlar İnsan ihtiyaçları piramidinde toplam yedi ihtiyaç bulunmakta ve Maslow bunları şu şekilde kategorize etmektedir. 1. Kendini gerçekleştirme ihtiyacı (erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, önyargısız olma, gerçeklerin kabulü) 2. Saygınlık ihtiyacı (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı) 3. Estetik ihtiyacı (güzellik, simetri, düzen) 4. Bilişsel ihtiyacı (bilme isteği, anlama isteği, merakı tatmin etme) 5. Ait olma, sevgi, sevecenlik ihtiyacı (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık) 6. Güvenlik ihtiyacı (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği) 7. Fizyolojik ihtiyaçlar (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım) Çatışma Bağlamında Çeçenistan Çatışması” (YILMAZ, ÖZÇELİK, 2012: 280-281) olarak sıralamıştır.

 

Çeçenistan Çatışması belirtilen ihtiyaçlar doğrultusunda yorumlandığın temel ihtiyaçların Çeçenistan açısından kimlik kazanımı, Rusya Federasyonu açısından ise güvenlik ihtiyacını olduğu çıkarımında bulabiliriz. Bu İhtiyaçların karşılanması durumunda çatışmanın bir ılımlı hava içerisine gireceği kanaatine varabiliriz.

 

 

Çatışma Bağlamında Çeçenistan Çatışması

 

Çeçenistan çatışmasını anlamada “tarihi psikolojik fenomen” bağlamı anahtar bir role sahiptir. Totaliterden bir sitem olan Sovyet sistemi çöktükten sonra Çeçenistan halkı kendi tarihsel argümanlarını serbestçe inşa etmeye ve tarihlerini oluşturmaya başlamışlardır. Bu dönemde Çeçenistan ulusal kimliğini yeniden biçimlendirmeye çalışmıştır. Bu yeni kimlik biçimlendirmesi ulusal tarihi olayların yorumlanmasında yeni liderler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu yeni liderlerin temel endişesi ise, ekonomi ve sosyal problemlerle mücadele etmekten ziyade, hâkim oldukları toprakların sınırlarını belirlemek ve kesinleştirmek olmuştur. Bu da yeni liderlerin öncelik alanları içerisine girmiştir.

 

Bu tutum Çeçenistan çatışmasında liderlerin entelektüel geçmişlerinin bölgesel çatışmaları etkileme potansiyeline sahip olduğudur. Bu dönemde, Çeçenistan’daki liderleri ülkelerinin ünlü aydınları arasında olduklarını belirtmek gerekmektedir. . Çünkü ülkelerin tarihçileri kendi tarihsel tezlerini kanıtlamak için çalışırken, geçmişteki olayların günümüze taşınmasının çatışma sonucunu doğurması normal bir sonuç olmuştur. Bu bağlamda, yeni liderlerin bölgesel çatışma alanlarına yönelik bakış açıları, bilimsel ve objektif olma yerine genellikle ideolojik olmuştur. Tarihsel bakış açısı, bu çatışmalar dönemini yaşayan halkları, uzun süredir birlikte yaşadıkları diğer insanlardan farklılaştırmaya itmiştir. Bu da biz ve ötekiler olarak ortaya atılmış ve tariki psikoloji fenomen modeli çatışma bağlamını nasıl yorumladığını ortaya koymaktadır.

 

Mevcut Durum ve Önerilen Çözümler

 

“Çeçen Millî Kongresi’nin yerini alan İçkerya Çeçen Cumhuriyeti, şu anda Çeçenistan’ın dağıtılmış hükümetidir. Bu cumhuriyet hâlen gerillâ direnişi yaparak mevcudiyetini korumaktadır. Çeçenistan’ın bağımsızlığına inanan 1994 - 1996 savaşının önde gelen komutanı Aslan Maşhadov, 27 Ocak 1997 tarihinde uluslararası gözetimde yapılan seçimlerde başkan olarak seçilmiştir. Rusya Federasyonu’nun başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz günlerde Çeçenistan’ın doğrudan kontrolünde olduğunu açıklamıştır ve Moskova’nın onayını alan Stanislav Iliyasov’u yerel yönetimin başına getirmiştir.

 

08 Haziran 2001 tarihinde Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin, doğrudan Rusya Federasyonu başkanına, hükümetine ve başkanın Kuzey Kafkasya’daki temsilcisi Korgeneral Viktor Kazantsev’e karşı sorumlu olacak geçici yeni bir Çeçen yönetiminin oluşturulması konusunda bir kararname yayımlamıştır. Bu yeni Çeçen yönetimi, Stanislav Iliyasov tarafından idare edilmektedir ve Nikolai Koshman tarafından yönetilen Çeçenistan’daki Rus Hükûmeti temsilciliğinin yerini alacaktır. 07 Ekim 2003’te Moskova’nın desteklediği aday Ahmet Kadirov Çeçenistan devlet başkanı seçilmiştir. Müftü olarak Kadirov 1995’te Rusya’ya karşı cihat ilân etmiş; ancak, 1998’de isyancıların liderlerini militan İslâm’ı savunmakla suçlamış ve zamanın başbakanı Putin’in tarafına geçmiştir. Ne Rus tarafı ne de Çeçen tarafı, elle tutulur kazanımlara ulaşmayı engelleyen kronik düşük seviyeli saldırılardan hoşlanmamaktadır. Moskova, Çeçen komutanların devre dışı kalması, silâhların bırakılması ve cumhuriyet içinde toplumsal ve iktisadî yeniden yapılanmayı destekleyecek yeni bir güç yapısı kurulması arayışındadır. Gerillâ güçleri ise hâlâ ayakta olduklarını gösterebilmek, Moskova’nın askerlerine direnebilmek ve yetkililere karşı bireysel terör eylemleri düzenleyebilmek için askerî saldırılarına devam etme arayışındadır.

 

Görünen iki çözümden -bağımsız Çeçenistan ya da Rusya Federasyonu içinde büyük ölçüde özerkliğe sahip Çeçenistan- sadece ikincisinin uygulanabilme şansı vardır. Kısa vadede durum muhakemesi -giderek azalan olasılık sırasıyla- şu olasılıkları içerir: Düşmanlıkların daha da artması (ilkbahar sonundan sonbahar sonuna kadar en yoğun olmak üzere mevsimsel bir temelde), siyasî bir anlaşmaya doğru ilerleme ve anlaşmazlığın geniş ölçüde yoğunlaşması”( M. CUTLER,  2014: 114-115).

 

 

Sonuç

 

Çeçenistan Çatılmasını ele aldığımız bu çalışmada; sorunun tek tarafın bakış açısıyla çözülemeyeceğini bunun yanı sıra tek bir değişken üzerinden yapılacak yorumların da çözüme katkı sağlayamayacağını gördük.  Bu nedenle birden fazla değişkenle değerlendirip sorunun çözümsüzlüğünün nedenlerini ortaya koymaya çalıştık. Öncelikle bu sorun; temel aktörler olan Rusya ve Çeçenistan arasında görüşülüp çözülmesi gereken bir problem iken iki tarafın da taviz vermekten kaçınması nedeniyle çözüme kavuşamamaktadır. Çeçenistan SSCB’nin dağılmasıyla birlikte bağımsızlığını ilan eden diğer ülkelerden hukuksal açıdan bir farkı olmadığını, bu yüzden de bağımsız olması gerektiğini düşünmektedir. Rusya ise olayı kendi bağımsızlığı açısından değerlendirip Çeçenistan’ın bağımsızlığının kendisine vereceği zararları hesaba katarak bu bağımsızlığa karşı çıkmaktadır. Bunun nedeni ise Çeçenistan’ın bağımsız olması durumunda bunun Rusya içerisindeki diğer özerk cumhuriyetlere de sıçrama ihtimali ve Rusya’nın dağılma tehlikesi geçirmesi korkusudur.. Sorun sadece Rusya ve Çeçenistan açısından değerlendirildiğinde Rusya’nın sorunu kendi iç meselesi gibi görmesi ve Çeçenistan’a göre oldukça güçlü olması sebebiyle şiddet kullanarak çözmeye çalışması sorunu daha da büyütmüştür. Sonuç olarak sorunun sadece Rusya ve Çeçenistan üzerinden değerlendirilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle çalışmamızda sorunda önemli rol oynayan diğer faktörler de açıklanmıştır. Bu faktörler; ABD’nin Kafkasya’daki Rusya’yla nüfuz mücadelesi ve Türkiye’nin bölgeye yönelik kaygılarıdır. Bu yüzden çözüme dair oluşturulacak politikalarda bu etkenler de göz önünde bulundurulmalıdır. Özetle bu sorun ancak sorun dâhil olan tüm değişkenler göz önüne alınarak çözülebilecektir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

 

v  Okan MERT, Türkiye’nin Kafkasya Politikası ve Gürcistan, IQ Kültür-Sanat Yayıncılık, 1.Baskı, İstanbul, Eylül 2004,

v  http://www.21yyte.org/assets/uploads/files/180-201%20oktay.PDF

v  http://www.tuicakademi.org/index.php/kategoriler/kafkaslar/242-kafkasya-ve-cecenistan-catismasi

v  Dr. Robert, M. CUTLER, Kafkasya’daki Kriz Kaynakları ve Bölgeleri http://www.robertcutler.org/download/pdf/ch04srmt.pdf

v  http://eprints.sdu.edu.tr/358/1/TS00519.pdf

v  http://www.sbe.deu.edu.tr/dergi/cilt6.say%C4%B11/6.1%20asunakutlu-safran.pdf

v  http://www.kho.edu.tr/akademik/enstitu/savben_dergi/kasim2013/Sapmaz_makale_1.pdf

v  http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/1812/19143.pdf

v  http://www.imkander.org.tr/file/2013/kafkasya.pdf

v  http://www.bilgesam.org/Images/Dokumanlar/0-81-2014021736teorilerisiginda.pdf