Partilerinden istifa eden milletvekili ve belediye başkanları için alkışlanacak öneri! Partilerinden istifa eden milletvekili ve belediye başkanları için alkışlanacak öneri!
Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "MİT'in CHP'yi karıştırmak istediğine" dair iddialarına "Milli İstihbarat Teşkilatımız devlet kurumu olarak bütün milletin hizmetindedir, bana bağlıdır, ben ona talimat verirken herhangi bir parti ya da gruba karşı bir tutum alması talimatı vermem. Onlar da onların devletin ahlakı da bunu yapmaz zaten." şeklinde cevap verdi. Davutoğlu, "Ama dış güvenlik iç güvenlikle ilgili tedbirler konusunda gerekeni yapar. 7 Şubat'ta MİT'e dönük operasyonun arkasında kimler varsa bu iddiaların arkasında da o çevrelerle CHP işbirliği var. Biz MİT'i ya da herhangi bir kurumumuzu böyle bir iş birliğine kurban etmeyiz." ifadelerini kullandı. 7 Şubat krizi döneminde İçişleri Bakanı olan İdris Naim Şahin de dün yaptığı açıklamada, Oslo görüşmelerini örgütün yayınladığını söylemişti.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmada son birkaç gün içindeki ziyaretlerini anlattı. 4 gün içinde Bağdat, Erbil, İstanbul, Patnos, Erzincan ve Tunceli'ye gittiğini belirten Davutoğlu, bu ziyaretleri tesadüfen yapmadıklarını kaydetti. Bu ziyaretleri planlarken bir işareti de vermek istediklerini belirten Davutoğlu, "Patnos'ta 6-7 Ekim olaylarında belediye binasını yaktılar. O zaman Patnos Belediye Başkanını arayıp şunu demiştim; İstanbul ve Ankara dışındaki ilk ilçe kongremizde size geleceğiz. Sizin o dik duruşunuzu tebrik etmek ve yalnız olmadığınızı göstermek demokrasinin, al bayrağın, AK Parti bayrağının Türkiye'nin her yerinde dalgalanacağını göstermek için size geleceğiz." dedi.

'NASIL AYRIMCILIK YAPABİLİRİZ, NASIL BİRİNİ DİĞERİNİN KARŞISINA KOYABİLİRİZ?'

Patnos'ta büyük bir muhabbetle karşılandıklarını, oradan Erzincan ve Tunceli'ye geçtiklerini anlatan Davutoğlu, Tunceli'de kendisini etkileyen güzel bir karşılanma ile karşılaştıklarını belirtti. Davutoğlu ardından muhalefet liderlerine bir çağrıda bulundu: "Buradan çağrıda bulunuyorum, hatta meydan okuyorum. Diğer siyasi liderler de bir gün içinde bu üç yere ziyarette bulunsunlar, görelim. Ama üçüne birden. Bu ziyaretin şöyle bir çizgisine bakın. Bağdat’ta Şii, Sünni, Arap, Kürt, Türkmen hepsiyle buluştuk. Erbil’de ve Patnos’ta daha çok Sünni Kürt kardeşlerimle buluştuk. Erzincan'da Türkmen kökenli Sünni ve Alevi kardeşlerimle buluştuk. Tunceli’de Kürt ve Alevi kardeşlerimle buluştum ve emin olun hani bunları kışkırtmak isteyenler, birini diğerine düşman etmek isteyen olduğu için söylüyorum; hiçbirinin gözünde nefret, kin, husumet görmedim. Hepsinin gözü ışıl ışıldı. Şimdi ben bu toprakların çocuğu olarak, inancım, mezhebim, kökenim ne olursa olsun bu kardeşlerimizin hangisine başka bir niyetle, başka bir gözle bakabilirim... Hele tarih ve Rabb'im bu toprakların çocuklarını koruma görevini bize yüklemişse nasıl ayrımcılık yapabiliriz, nasıl birini diğerinin karşısına koyabiliriz, birinin acısını diğerinin acısıyla yarıştırabiliriz? Hepsi bizim kardeşimizdir. Cemevine yaptığım ziyarette orada beni kucaklayan Alevi kardeşlerime, Horasan erenlerine buradan selam ediyorum. Hak Muhammed Ali sofrasına bizi misafir edenlere selam ediyorum. Biz hepimiz o sofranın, Rabb'imizin, Peygemberimiz'in ve Hz. Ali'nin feyzinden feyz aldığımızda aramızda sadece muhabbet olacaktır. Orada yaptığım konuşmada birçok hususu vurguladım. Dedim ki artık kimse sutre arkasından konuşma ihtiyacı hissetmesin, herkes neye inanıyorsa neyi düşünüyorsa açıkça konuşsun. Kimse kimseyi artık bu ülkede korkutamaz. Yeni Türkiye’nin felsefesi budur. Yeni Türkiye’nin felsefesi eşit vatandaşlık hakkıdır ve insan olmak bakımından herkesin aziz ve eşrefi mahlukat olduğu gerçeğidir. Orada o sofrada gözü yaşlı olmayan tek kişi görmedim."

KİMSE BİZİM ÖNÜMÜZDE DİZ ÇÖKMEYECEK, KİMSE DEVLETİN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKMEYECEK

Cemevi ziyaretinin ardından bir Alevi dedesi ile yaşadığı el öpme mücadelesini anlatan Davutoğlu, "Bir Alevi dedesi, çıktığımda bu ziyaret dolayısıyla elime kapandı, öpmek istedi. Ne haddimize, bizden yaşlı birisine, bir dedeye el öptürmek. Ben de ona mukabele ederek onun eline sarıldım. Doğal olarak gelmiş o resmin simgesi şudur: Bundan sonra 62. Hükümet’te, programında ve olağanüstü kongrede söylediğimiz gibi kimse bizim önümüzde diz çökmeyecek, kimse devletin önünde diz çökmeyecek, kimse devleti temsil eden kişilerin ellerini öpmeyecek. Çünkü bundan sonra amir olan millettir, memur olan devlettir, el öpecek olan devlettir. Diz çökecek olan, milletle birlikte yürüyecek olan, devletin temsilcileridir, liderleridir. Daha sonra orada Alevi gençlerle sohbet ettim. Alevi, o nur yüzlü gençler, cemevinin bir kenarında bizimle görüşmek istediler, diz çöktük konuştuk. Dediler ki 'Biz Hz. Ali’nin, Ehli Beyt’in mektebindeniz. Ne olur bize şu imkanları tanıyın ve Aleviliği çizgisinin dışına çıkarmak isteyenlere fırsat vermemiz için bize yardım edin.’ İşte bu çağrı aslında çözüm süreciyle bütün Doğu Anadolu’da, demokratikleşmeyle bütün Türkiye’de olan çağrıdır. Kim bu topraklarda kardeşliği egemen kılmak için çaba sarf ederse Türkiye Cumhuriyeti hükümeti onun yanında olacak her türlü desteği verecektir. Dışarıdan veya içeriden bu kardeşlikleri etnik ve mezhep farkını gözeterek tırmandırmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz." diye ekledi.

'BUGÜN KILIÇDAROĞLU'NA HİÇBİR ŞEKİLDE CEVAP VERMEYİ DÜŞÜNMÜYORUM'

Ardından Tunceli'de üniversitede yaptığı konuşmayı hatırlatarak verdiği "müjdelerden" bahseden Davutoğlu, Tunceli'deki coşkunun kendisini çok memnun ettiğini söyledi. Davutoğlu, ardından sözü Kemal Kılıçdaroğlu'na getirdi: "Şimdi burada iki tavra dikkat çekmek isterim. Birisi üzmüştür diğeri ise cevap verme ihtiyacı ortaya koymuştur. Sayın Kılıçdaroğlu, tam ben Erzincan kongresinde konuşmamı yaparken, Kılıçdaroğlu'nun bir gün önce MİT ile ilgili söylediği hususlar konusunda, sadece bir siyasi taraf olarak değil, devletin bir kurumunu koruma saikiyle cevap verip eleştirecekken, önüme bir not konuldu. Sayın Kılıçdaroğlu’nun kayınvalidesi vefat etmişti, o ana kadar bilmiyordum. Zihnimde kurguladığım konuşmamı tamamen değiştirdim ve kendisine muhterem eşlerine taziye diledim. Konuşmamın akışını değiştirdim. O dakikadan bu dakikaya hepiniz şahitsiniz, Tunceli'ye gittim üniversitede konuştum, en ufak bir eleştiri getirmedim. CHP'nin tek parti dönemine doğal olarak eleştiri getirdim, ama Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili tek kelime sarf etmedim. Sonra kongremize gittim. Tek bir kelime etmedim. Çünkü bizim için taziye azizdir ve taziye günü muhatapla sadece gönül sohbeti yapılır. Teselli sohbeti yapılır, Sayın Kılıçdaroğlu'nun aradım konuştuk. Nezaketle telefonuma çıktı. O benim insani görevim. Herhangi bir şekilde lütufta bulunmuş değilim. Fakat daha sonra Sayın Kılıçdaroğlu’nun yine bu eleştirilere bana da hakaret ederek devam ediyor olması beni derinden üzmüştür. Tunceli AK Parti kongresine gittiğimde önüme Kılıçdaroğlu'nun Ankarada yaptığı konuşmayı getirdiler. Bakın 'taziye gününde, vefat gününde şunları söyledi sizin hakkınızda' dediler. 'Cevap vermek ister misiniz' dedi arkadaşlarım. 'Hayır' dedim. Bizim kendi standartlarımız var, başkalarının standartlarını kendimize ölçü almayız. Onun için de bugün Sayın Kılıçdaroğlu'na hiçbir şekilde cevap vermeyi düşünmüyorum. Dün de cenaze merasiminde siyasi bir polemik yaptı, doğrudan hakaretamiz ifadeler kullandı. Anne acısını 2 kez yaşamış biri olarak, 'acısını yüreğimde hissettim' diyen, muhterem eşlerine hürmeten bugün kendisinden bahsetmeyeceğim. Ama buradan da bir çağrıda bulunuyorum bütün siyasi liderlere. Gelin üslubumuzu değiştirelim. Siyasi polemiğin en ağırını gerekiyorsa yapalım; ama ne zaman yapacağımız hangi şartlarda hangi kelimelerle yapacağımıza dair bir standart geliştirelim. Siyasi başarılar gelir gider ama ahlaki standartlar kayboldu mu hayatın anlamı kalmaz. Bu çağrıyı bütün siyasi liderlere yapıyorum. O sebeple Sayın Kılıçdaroğlu’nun bugünkü tutumuna bakacağım ve yarın Şanlıurfa’daki il başkanları toplantımızda gerekli cevabı vereceğim. Bu cevabı da kişisel olarak ona değil devlet kurumunu koruma sorumluluğu ile vereceğim."

'MİT HERHANGİ BİR PARTİ YA DA GRUBA KARŞI TUTUM ALMAZ'

Davutoğlu, ardından Kılıçdaroğlu'nun MİT ile ilgili iddialarına ise şu cevabı verdi: "Milli İstihbarat Teşkilatımız devlet kurumu olarak bütün milletin hizmetindedir, bana bağlıdır, ben ona talimat verirken herhangi bir parti ya da gruba karşı bir tutum alması talimatı vermem. Onlar da onların devletin ahlakı da bunu yapmaz zaten. Ama dış güvenlik, iç güvenlikle ilgili tedbirler konusunda gerekeni yapar. 7 Şubat'ta MİT'e dönük operasyonun arkasında kimler varsa bu iddiaların arkasında da o çevrelerle CHP iş birliği var. Biz MİT'i ya da herhangi bir kurumumuzu böyle bir iş birliğine kurban etmeyiz."

Editör: TE Bilisim