Değerli dava arkadaşlarım,

Türk milliyetçileri olarak MHP içinde kalarak demokratik yollardan Bahçeli ve ekibinin görevini bırakması için yaptığımız bütün meşru çabalara rağmen hem partiler yasası hem parti tüzüğü hemde adaletin son yıllarda görüldüğü üzere sübjektif kararları sonucunda bütün kapılar üzerimize kapanmıştır.


Türk milliyetçiliği davasını uzun yıllar temsil eden ve adeta davayla özdeşleşen MHP, maalesef ülkücü iradenin temsil etmediği başka Saiklerin kontrolüne geçmiş bulunmaktadır.


Demokrasilerde hiç görülmemiş olan tek kişi buyruklarıyla yönetilen bir MHP’de kalıp mücadele vermek imkânsız olduğu gibi tek muhalif sesse de birçok örnekte görüldüğü üzere ihraç yolu tercih edilmiştir. Delege iradesine saygının olmadığı, eleştiri yapan insanların kapı dışına atıldığı, kendi vekillerinin teşkilatlarda konuşmasına izin bile verilmediği ilkel bir yapıdan bahsediyorum. Hakaretler, iftiralar, baskılar hatta tetikçilik ile karşılaşıldı bu süreçte. 


Sözü uzatmaya ve gerekçeleri açıklamaya artık gerekte kalmadı.


Türk milliyetçileri ve ülkücüleri, an itibarıyla kendilerini temsil eden bir siyasi pati mevcut değildir. 


Türk milliyetçileri, Türkiye cumhuriyetini kuran bir düşünce geleneğinden geliyorlar.  Tarihi birikimleri, derin düşünce yapıları ve donanımlı kadrolarıyla Türk milletini bu cendereden kurtaracak güce fazlasıyla sahiptirler.


Değerli arkadaşlarım, bu saatten sonra enerjimizi beyhude işlerle harcamaya gerek yok diye düşünüyorum. MHP içinde kalmaya çalışanlarla siyaset üzerinde aslında konuşulacak bir konumuzda kalmadı.( Bunu ifade ederken beşeri münasebetlerden bahsetmiyorum.) MHP içinde kalmak öğrenilmiş çaresizliği kabullenmektir. Böylesi bir anlayış ne insan fıtratına ne ülkücü duruşa ne de düşünen bir beyin için imkansızdır. Dolayısıyla böylesi tercihi olanlarla kendi adıma davamızla ilgili konuşmam. Konuşmanın da faydadan çok zarar getireceği kanaatindeyim.


Önümüzdeki süreçte Türk milliyetçilerinin nasıl organize olacakları, program ve kadrolarıyla aziz milletimize nasıl hizmet edileceği üzerinde yoğunlaşacağız. 


Meral AKŞENER Hanım ile başlayan değişim süreci geçen süre zarfında olgunlaşarak bir noktaya gelmiştir. Meral AKŞENER liderliğindeki değişim hareketinin başarısı üzerinde duracağız. Geride bıraktığımız ve bizim için bitmiş olan Balgat zihniyetiyle hiçbir ilişkimiz ve muhataplığımız olmayacaktır.


Adalette, özgürlüğe insan haklarına saygıya susamış aziz milletimizin önünü açmak mecburiyetindeyiz. Her gün şehit haberleri yüreğimizi dağlanmaya devam ediyor. Terörü bir daha dirilmeyecek şekilde tarihe gömmek, milli birlik ve beraberliğimizi yeniden tesis etmek zorundayız. Yeniden sevgi ve barış dilini tesis etmek, bu millette yapılacak en büyük hizmettir diye düşünüyorum.


Değerli arkadaşlarım, Türk milleti sahipsiz değildir. Türk milletinin kaderi “kerameti kendinden menkul” bilindik kişilere bırakılamaz. Türk milletinin mukadderatını yine Türk milletinin azmi ve kararlılığı kurtaracaktır.


Değerli arkadaşlarım, Türk milletinin tamamını kapsayacak yeni bir dil, program ve söyleme, ihtiyaç hasıl olmuştur. Her türlü dini ve mili hamasetten uzak bölücülüğe prim vermeyecek bir anlayışa ihtiyaç bulunmaktadır. Yapay gündemlerden, kozmik düşmanlıklardan, algı operasyonlarından ve kontrolü gerginlikten aziz milletimizi kurtarmak zorundayız. Zira bu süreç devam ederse korkarım ne bir millet ne devlet ne de vatanı konuşamayacağız.   


Değerli arkadaşlarım, Türk milletinin asıl ihtiyacı olan aşı, işi, refahı nasıl sağlayacağız konularında yoğunlaşacağız.


İsraf ekonomisinden verim ekonomisine geçildiği zaman göreceksiniz bugün problem olan birçok sıkıntı aşılmış olacaktır. Toplumsal huzur; ekonomik refahtan, adaletin tesisinden, ferdi hürriyetlerden, devletin vatandaşları arasında ayırım yapmamasından ve liyakatte göre politikalarını belirlemesinden geçer.


Türk toplumunu yeniden birleştirecek kaynaştıracak bir sözleşme ihtiyaç vardır.  Bizi diktaya götürecek olan partili cumhurbaşkanlığı sisteminden güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçerek bütün bu sıkıntıları aşarız diye düşünüyorum.


Değerli arkadaşlarım, Ülke içinde kamplaşmalar, ülke dışında herkesle düşmanlık sürdürülebilir bir politika değildir. Ortadoğu bataklığını Türkiye’ye taşımaya kararlı AKP hükumetleri böyle devam ederse yakın zamanlarda Ortadoğu manzaralarına ülkemizde ( Allah korusun) bizlerde şahit olacağız. Fetö terör örgütün yaptığı zulmün benzerleriyle karşılaşmamak için millet iradesine gitmekten başka yolumuzda yoktur.


Bütün sıkıntılarımız ülkenin kötü yönetilmesi ya da yönetilememe sorunuyla karışı karşıya kalışımızdan kaynaklanmaktadır. Bu düşüncelerden hareketle Türk milletinin layık olduğu yönetime ve kadrolara kavuşması için yeni bir ruh ve heyecana ihtiyaç vardır. Siyasette oluşan tıkanıklık değişim hareketi ve lideri Sayın Meral AKŞENER ile aşılacaktır.