Türkiye, AKP iktidarının yanlış, yetersiz, teslimiyetçi ve özel menfaatlere dayalı politikalarının sonucunda, içerden ve dışarıdan amansız bir ihanet çemberine alınmış ve varlığı ve geleceği ameliyat masasına yatırılmıştır.  

                                    Hiçbir ciddiyeti kalmadı 

        Yapılan çelişkili açıklamalar, bugün söylenenin ertesi gün inkar edilmesi, duruma göre vaziyet alma uyanıklıkları, bütün dünyada alay konusu edilmektedir. Sadece büyük devletler değil, komşularımız, hatta terör örgütleri dahi ne acıdır ki, AKP hükümetini artık ciddiye bile almıyorlar. AKP'nin ne söylediğinin, ne yaptığının ne bölgemizde, ne de dünyada hiçbir önemi ve ciddiyeti kalmamıştır. Bunun sayısız örneklerine şahit olduk. Bırakın devlet başkanlarını, başbakanları, ABD'den gelen açıklamalardan hükümet sözcülerinin, hatta sözcü yardımcılarının bile akıl vermeye, ayar vermeye ve daha da acı olanı azarlamaya başladıklarını ibretle izliyoruz.  Haram havuzları kurup ele geçirdikleri medya üzerinden besleme ve yanaşmalarını seferber ederek bu ağır tabloyu Türk milletine yutturmaya, hala başarı masalları anlatamaya uğraşmaları karşısında söyleyecek söz bulmakta güçlük çekiyoruz. Utanmazlığın da bir sınırı olmalı.

                                             Bütün dünya görüyor

         BOP yolunda ülkenin varlığının ve birliğinin nasıl heder edildiğinin can yakan örnekleri burnumuza dayanmış durumdadır. Sınırlarımızın hemen dibinde bir Kürt devleti kurulmak üzeredir ve bu tamamen AKP'nin yanlışları, teslimiyeti ve ihanetiyle oluşmaktadır. "Halının altına süpürmeyin, kullanın" diye takdim edilmiş bir hükümetin, zaten, karşı çıkmak, direnmek gibi bir imkanı olamazdı. Nitekim, karşı çıkar gibi göründükleri meselelerde beyzbol sopasının nasıl devreye girdiğini ve söylenen şeyin üzerinden henüz bir saat geçmeden, nasıl tersine çevrildiğini ibretle gördük. Bizim gördüğümüzü bütün dünya görüyor ve buna göre tavır alıyor.

                                            Sadece PKK mı?

        Kısa süre sonra Türkiye'ye yöneltileceği muhakkak olan silahlar, mermiler, bombalar ve bunları kullanacak olan teröristler AKP eliyle sınırlarımızdan geçiriliyor ve uygun mevzilere yerleştiriliyor. Daha da vahim olanı sadece PKK değil, bütün terör örgütleri bu tutarsızlıktan, bu çaresizlikten sonuna kadar istifade edip, asıl hedeflerine kolayca ulaşıyorlar. PKK'nın kat ettiği aşamalar, bölgedeki bütün terör örgütleri için emsal teşkil etmiştir. IŞİD bu yüzden bu kadar hızlı ve etkili bir duruma gelmiş, PYD bu yüzden ABD'nin müttefiki olma imkanı bulmuş, El Nusra'dan El Kaide'ye kadar diğer bütün vahşi örgütler bu yüzden hiçbir yerde bulamadıkları imkanı sınırlarımızın dibinde aramaya başlamışlardır.

                                      Bebek katilinin durumu

         Kobani bataklığının niçin bu kadar önemli ve özel olduğunun cevabı, AKP'nin varlığında gizlidir. Burası zaten kurulmakta olan bölücü ihanet yapılarının yeni merkezi olacak ve özellikle PKK ihaneti için, bulunmaz fırsatlar sunacaktır. Nitekim, daha şimdiden bu imkanları kullanmaya ve AKP'yi kontrole almaya ve yönlendirmeye başlamışlardır. Bu gelişmelere bağlı olarak bebek katilinin çok özel bir konuma getirildiğini hayretle izliyoruz. Yattığı ini bir parti genel merkezine dönüştürmelerinin boşuna olmadığı şimdi daha iyi anlaşılıyor. Bu katilin taleplerinin kalan kısmının da hızlı bir şekilde tamamlanacağı anlaşılıyor. Sekreterya veriyorlar. İstediği komisyonları kuruyorlar. Yakında basını da gönderecekler. Bir sabah kalktığımızda bütün bu taleplerin daha rahat ve kolay yerine getirilmesi için bu caninin ininin değiştirildiğini, daha geniş mekanlara çıkarıldığını duyarsak, hiç şaşırmayacağız. Bu ihanetle mücadele eden gazinin protez parasını ödemeyip süründüren AKP zihniyeti, sıra katillerin, kalleşlerin, hainlerin, bölücülerin taleplerine gelince hiçbir sınır, hiçbir engel, hiçbir kural tanımıyor. Dağdan inecek katillere dokunulmayacağı, hatta iş verileceği ilan edilmiştir.

                                          Paralel hükümet

       "Paralel yapı" diyerek milletin dikkatini başka yerlere çekiyorlar ve asıl paralel hükümeti kendi elleriyle kuruyorlar. Bebek katiline verilen ve daha da arttırılacağı anlaşılan imkanların tek izahı, bu caninin paralel bir hükümet yapılanması oluşturmasıdır. Zaten sınırları çizmiş, adını koymuşlardı. Paçavralarını asmalarına müsaade etmiş, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, bütün kurumlarıyla birlikte belli bir bölgeden tamamen çekilmesini sağlamışlardı. Bunun yerine nasıl kendi düzenlerini kurduklarını, nasıl vergi topladıklarının, mahkeme ettiklerini, yol kesip kimlik kontrolü yaptıklarının ve bunlara uymayanları nasıl cezalandırdıklarının, istisnasız her gün bir acı örnekleriyle ve sonularıyla karşılaşıyoruz. Hükümet bütün bunları sadece seyrediyor. Seyretmekle de kalmıyor, yaptığı düzenlemelerle kurumsallaştırıyor. Jandarmanın Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden çıkarılıp İçişleri Bakanlığı'na bağlanmasının akılla, mantıkla, vicdanla izahı mümkün değildir. Tek bir izahı vardır, o da ihanet düzeninin kalan kısmının tamamlanmasıdır. Böylece, hain güruhu daha uygun bir zemine ulaşacak ve paralel yapılanmasını daha kolaylıkla tamamlayacaktır.

                                          Sınırlar namustur

         Sayın Devlet Bahçeli'nin grup konuşmasında yaptığı uyarıyı hatırlatarak bitirelim: "Milli devlet için sınırlar namus ve istiklal tapusudur. Sınırlarımızın aşınması, yalamaya dönmesi, mücavir alanlarda oldubittiyle devletçikler kurulması mahvoluşumuza hizmet edecektir. Kendi sınırlarımız içinde güvenli bölge kurmak gibi sakat bir öneri getiren Hükümet'in, süreç ihanetinden vazgeçip terör örgütleriyle aynı hizadan çıkması; milli bekamızı, kardeşliğimizi ve toplumsal huzurumuzu koruyacak kalıcı strateji ve politikalar takip etmesi en büyük hedef olmalıdır. Türkiye'yi yöneten siyasi iktidar Türk milletinin vermediği yetkiyi kullanamayacak, tasvip etmediği ilişki ve kararların tarafı olamayacaktır. Ve AKP siyaset defterinden silindiği an adalet defterinde kaydı açılacak, inanınız bana bugünleri çok ama çok arayacaktır."