BERLİN — 

Almanya'da seçmenler Federal Meclis'in yeni üyelerini ve Angela Merkel sonrasında ülkeyi yönetecek başbakanı seçmek üzere sandık başına gitti. 60,4 milyon seçmenin kayıtlı olduğu seçimlerde, geçici resmi sonuçlara göre Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 25,7 oy alarak, yarışı önde tamamladı. Hristiyan Birlik (CDU/CSU) yüzde 24,1 oranında oy alarak ikinci oldu ve aynı zamanda 1949 yılından bu yana en kötü sonucu elde etti. Seçimlerin asıl kazananı olan ve 2017’deki son seçimlerde yüzde 8,9 oy alan Yeşiller, bu seçimlerde yüzde 14,8 oy aldı.

Sağ popülist ve göçmen karşıtı Almanya için Alternatif (AfD), 2017‘de yüzde 13,3 oyla ilk kez girdiği Federal Meclis'te bu kez 10,3’lük oy oranıyla temsil edilecek. Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 11,5 oy oranıyla yeniden Federal Meclis'e girmeyi başardı. Sol Parti’yse yüzde 5 barajının altında kalarak yüzde 4,9 oranında oy almasına rağmen, doğrudan aday listesinden 3 kişi seçilmeyi başardığı için mecliste grup kurma hakkını elde etti.

Bu sonuca göre, yeni hükümet çok büyük bir olasılıkla SPD’nin liderliğinde ve adayları Olaf Scholz’un, Angela Merkel’den boşalacak başbakanlık koltuğuna oturmasıyla kurulacak. 63 yaşındaki Olaf Scholz’un partisi SPD’nin, Yeşiller ve FDP’yle koalisyon hükümeti kurması bekleniyor.

SPD Lideri Olaf Scholz
SPD Lideri Olaf Scholz

Seçim sonrasında bu sabah bir açıklama yapan SPD’li Scholz, seçmenin Birlik Partileri’ni muhalefet sıralarına gönderdiğini ve hükümeti kurma görevini partisine verdiğini açıkladı. Scholz, seçim sonuçlarının analizlerinin, SPD, Yeşiller ve FDP’nin gelecek hükümeti kurması gerektiğini ortaya koyduğunu söyledi.

Ancak başka koalisyon olanakları da söz konusu. Nitekim Birlik Partileri’nin adayı Armin Laschet‘in, Yeşiller ve liberal FDP’yle, bir hükümet oluşturması ihtimali de var. Ayrıca Scholz’un başbakanlığında yeniden bir SPD-CDU/CSU koalisyonu ihtimali de bulunuyor. Buna karşılık hiçbir partinin gündeminde Sol Parti’yi ve göçmen karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) partisini hükümete ortak etme olasılığı bulunmuyor. Siyasi yorumcular, Yeşiller’le FDP arasında özellikle çevre ve vergi politikaları konularında önemli görüş ayrılıkları bulunduğunu belirterek üçlü koalisyon kurulmasının kolay olmayacağına ve pazarlıkların oldukça uzayacağına vurgu yapıyorlar.

Koalisyon görüşmeleri devam ederken, anayasaya göre seçimden en geç 30 gün sonra, yani 26 Ekim'de Federal Meclis'in ilk genel kurul toplantısı yapılacak. Koalisyon görüşmeleri uzadığı takdirde, Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Başbakan Angela Merkel ve hükümetini, başbakan seçilene kadar görevi sürdürmekle görevlendirecek. Alman basınında çıkan birçok yorumda, Merkel’in geleneksel Noel konuşmasını bu yıl da yapacağı öne sürülüyor.

Bu arada seçim sonuçlarının dikkat çeken sonuçlarından birini AfD elde etti. Almanya çapında yüzde 2 oranında oy kaybeden ırkçı parti, ülkenin doğusunda yer alan Saksonya ve Thüringen eyaletlerinde en güçlü parti konumuna geldi.

Yeni Federal Meclis’te 735 milletvekili yer alacak. Almanya'daki Türkiye kökenli göçmenler de bu seçimin kazananı oldu. Yapılan ilk hesaplara göre, toplam 19 Türkiye kökenli siyasetçi seçilerek meclise gitmeyi başardı. 709 sandalyeli son mecliste Türkiye asıllı milletvekili sayısı 14’tü. Sonuçlara göre, SPD’den 10, Yeşiller’den 5, Sol Parti’den 3 ve CDU’dan bir Türkiye kökenli siyasetçi yeni meclise girebildi.

Çin, Türkiye’deki Uygurlara Çin ajanları eliyle sınır ötesi zulmünü sürdürüyor Çin, Türkiye’deki Uygurlara Çin ajanları eliyle sınır ötesi zulmünü sürdürüyor

Olaf Scholz’un liderliğinde kurulacak koalisyon ihtimalinin Türkiye’yle ilişkiler açısından da olumlu olabileceği belirtiliyor. Fakat Scholz geçmişte Türkiye’ye demokrasi eleştirisi yapmış bir lider. Ancak hem kendisi hem de partisi SPD, Türkiye’nin AB üyeliğine, Birlik Partileri’nden çok daha ılımlı yaklaşıyor. Yeşiller Partisi’nin içindeki Türkiye’ye karşı sert politikalar izlenmesini savunanları frenleyebilmesi durumunda, Berlin-Ankara arasındaki ilişkilerin yumuşayacağı tahmin ediliyor. SPD’nin seçim programında, Türkiye’yle ilgili paragrafta "Türk hükümetinin iç ve dış politikadaki icraatlarını kaygıyla izliyoruz. Türkiye hukuk devleti ilkesine, demokrasiye ve uluslararası hukuk düzeninin kurallarına uymak zorundadır. AB ve Türkiye arasındaki diyaloğun, bu konuları da ele alabilecek şekilde yoğunlaşması acilen gerekmektedir" deniliyor.

Editör: TE Bilisim