Kadim Azerbaycan topraklarını işgal altında bulunduran Ermenistan tarafından Dağlık Karabağ bölgesinde cephe hattındaki ateşkes ihlallerinin sonuncusu neticesinde Fizuli’nin Alhanlı köyünde Sahibe Guliyeva ve henüz 18 aylık torunu Zehra Guliyeva hayatını kaybetmiş, diğer Azerbaycan vatandaşı sivil Servinaz Guliyeva ise saldırıdan yaralı olarak kurtulmuştur. Uzun yıllardır devam eden ve önceki senelerde de birçok insani trajedinin yaşandığı Karabağ bölgesinde meydana gelen bu makus olay, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hukuksuz olarak tanımlanan işgalin bitirilmesi yönünde bütün insanlığa tarihi bir ikaz niteliği taşımaktadır. Tarihi, askeri ve uluslararası alanda siyasi yönden incelenmesi gereken bu durumun üzerinde ciddiyetle durulmalıdır.

 

Hocalı’dan Fuzuli’ye Ermeni Vandalizmi

 

Karabağ sorunu Soğuk Savaş’ın hemen sonrası bölgede Azerbaycan Türkleri üzerinde kurulan asırlık baskının birikimiyle patlak vermiş ve hala kalıcı bir çözüme kavuşamamıştır. Bölgedeki uluslararası mekanizmaların durgunluğu Ermenistan’ın sürekli ateşkes ihlallerine ve provokasyonlarına ortam hazırlamaktadır. Daha önce de binlerce defa Ermenistan tarafından ateşkes ihlallerinde bulunulduğu Azerbaycan Savunma Bakanlığı tarafından açıklanmıştır. Son olarak da 25 Temmuz tarihinde son 24 saat içerisinde Ermenistan silahlı kuvvetlerinin Azerbaycan – Ermenistan cephe hattında ateşkesi 140 defa ihlal ettiği ifade edilmiştir. Zehra ve babaannesinin ölümü maalesef uzun süredir göz göre göre devam eden bir gerginliğin sonucudur ve üzerinde artık sadece düşünülmesi değil inisiyatif alınması gereken vaziyetin bir göstergesi olmuştur.

 

Altı çizilerek belirtilmesi gereken en önemli hususlardan birisi bu durumun ilk defa yaşanmadığıdır. 1994 yılında imzalanan ateşkesten sonra da Ermenistan tarafından bebeklerin katledilmesi maalesef bitmemiştir. 32 Azerbaycanlı çocuk ateşkes döneminde Ermeni teröristlerinin kurbanı olmuştur. Onlardan 13 çocuk katledilmiş, 19 çocuksa yaralanmıştır.  Ermeniler tarafından Tovuz Çayı’na bırakılan içi patlayıcı dolu bir oyuncağın Alibeyli köyünden 13 yaşındaki Aygün Şahmalıyeva tarafından alınması ve oynarken patlaması sonucu 2011 senesinin Temmuz ayında hayatını kaybetmesi ve annesinin de yaralanması unutulmamıştır. Yine, Ağdam’da 2011 senesinde 9 yaşında Fariz Bedelov ise Ermeni bir sniper tarafından vurularak şehit edilmiştir.  Bunun ötesinde Ermeniler tarafından 1992 yılının 25 Şubat gününü ayın 26’sına bağlayan gece tarihe kara bir leke olarak geçen beşikteki bebeklerin katledildiği Hocalı Soykırımı’ndan 25 yıl sonra yine 2 yaşındaki bir masum bebek bu sefer Fizuli’de Ermeni vandalizminin kurbanı olmuştur. Görüldüğü üzere, Hocalı’daki vahşet hala devam etmektedir.

 

Aprel Döyüşleri: Azerbaycan’a Umut, Ermenistan’a Endişe

 

Son süreçte Ermenistan’ın artan tacizkâr tutumu altında yatan sebeplerden birisi 2016 yılının Nisan ayının başındaki “Aprel Döyüşleri” olarak anılan 4 günlük ağır çatışmada yitirdiği stratejik bölgeler ve kendi halkı gözündeki imajıdır. Füzuli ve Cebrayıl bölgelerindeki yüksek tepelerin ve stratejik alanların Azerbaycan tarafından alınması ile Ermenistan, işgal altında bulundurduğu bölgedeki agresif tutumunu üst seviyelere taşımış, saldırılarıyla hem kendi kamuoyunda “hala işgali devam ettirebilecek kadar güçlü” olduğu algısını yaratmaya hem de Nisan 2016’daki yenilgisinin izlerini silmeye çalışmıştır. Ermenistan, Azerbaycan’ın silahlı kuvvetlerini vurduğu iddiasını en başta gündeme getirse de bu sonrasında Azerbaycan’ın yetkili makamları tarafından yalanlamış ve durum ispatlanmıştır.

 

Global Firepower tarafından açıklanan 2017 Askeri Güç Endeksi’ne bakıldığında Azerbaycan Ordusu dünyada 58’inci, Ermenistan Ordusu ise 93’üncü sırada yer almaktadır. Geçtiğimiz senenin Nisan ayı başında Ermenistan ile Azerbaycan silahlı kuvvetleri arasındaki gerginliğin sıcak çatışmaya dönüşmesi ve bu süreçte Azerbaycan’ın cephede kat ettiği mesafe ve geri alınan topraklar, geleceğe yönelik umutları daha da artırmıştır. Bu durum aynı zamanda Azerbaycan halkının işgale karşı yüksek seviyede olan duyarlılığını artırmış, toplumsal dayanışmayı güçlendirmiştir. “Aprel Döyüşleri” olarak anılan çatışmalar aynı zamanda Azerbaycan silahlı kuvvetlerinin Ermenistan karşısında bir test olması açısından önemli olmakla birlikte nisanın dört günü göstermiştir ki, uluslararası güçlerin “gölge etmediği” takdirde Azerbaycan kendi topraklarını rahatlıkla alabilecek güçtedir.

 

İçeriden Rusya’ya Dışarıdan ABD’ye Göbekten Bağlı Bir Ülke: Ermenistan

 

Meseleye buradan hareketle siyasi olarak bakıldığında ise uluslararası toplumun herhangi somut bir girişiminin olmadığı ve dolayısıyla bölgeye istikrar getirmediğini ifade etmek gerekecektir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından alınan Karabağ ile ilgili 4 kararın etki yapmadığını belirtmek elzemdir. Karabağ sorununun çözümü için kurulan AGİT Minsk Grubu’nun çalışmalarının sonuç vermediği ve vermesi gibi bir umudun olmadığı görülmektedir. Ermenistan tarafından öldürülen Azerbaycan Türkü çocuklar, BMGK’da Azerbaycan’ın diplomatları tarafından gündeme getirilmiştir. 2015 senesinde Azerbaycan’ın BM Daimi Temsilciliği’nin Müşaviri Hüsniye Memmedova, konuşmasında çocuk haklarının ihlal edilmesinde suçlu olanlarla ilgili bir konuşma yapmıştır.  BMGK, maalesef ki konuyla ilgili etkin bir adım atmamıştır. Bölgedeki en kritik aktörlerden biri olan Rusya’nın da Ermenistan’ı elinin altından bırakmayacağı görüntüsü bu bölgesel denklemin çözümünü daha da karmaşık hale getirmiştir.

 

Siyasi istikrarsızlık ve sosyal rahatsızlıkların günden güne belirgin hale geldiği Ermenistan’ın sorumsuz politikalarına bakıldığında bölgede tamamen sırtını Rusya’ya dayadığı ve diasporası yoluyla da Amerika Birleşik Devletleri (ABD) üzerinden bölgede rol oynadığı görülmektedir. Ermenistan’ın içinden Rusya’ya dışında ise ABD’ye göbekten bağlı bir ülke konumunda olduğu rahatlıkla söylenebilecektir. 30 Kasım 2016’da imzalanan anlaşmanın Temmuz ayı içerisinde Rus Devlet Duması tarafından onaylanmasıyla ortak ordu grubunun kurulması bunun pratikteki karşılığı olmuştur. Açıklamada, ortak ordu grubunun temel görevinin, Rusya veya Ermenistan’a silahlı saldırıyı “tek komuta, tek fikir ve tek plana göre” püskürtmek olduğu kaydedilmişti  Azerbaycan’ın bölgedeki denge siyaseti giderek dış politikasındaki hareket alanını artırmakla birlikte Ermenistan, Rusya’ya angaje bir pozisyon sürdürmektedir. Örneğin; Azerbaycan’da Rusya’nın Gebele bölgesinde bulunan Radar Üssü’nün 2012’de kapatılmıştır. Ermenistan’ın Gümrü şehrinde bulunan Rus üssünün ise 2044 yılına kadar süresi uzatılmıştır. Askeri kapasitesine güvenmeyen Ermenistan, bazen halkının tepkisini de çekse gerek silah anlaşmaları gerek Rus üslerinin uzatılması gibi yollarla garanti altına almak istemektedir. Bu durum ise Ermenistan’ı cesaretlendirmektedir.

 

ABD'de Teksas krizi! 25 eyalet bildiri yayınladı! ABD'de Teksas krizi! 25 eyalet bildiri yayınladı!

Ermenistan bölgede bir istikrarsızlık adası olarak dururken, bölgesel mekanizmaların da devreye sokularak alternatif çözüm yollarının bulunması ve denenmesi gerekmektedir. Bunun için de bölgesel olarak Ermenistan’a kapı açma yolları değil, gerekirse yaptırımları artırarak zorlama seçenekleri devreye sokulmalıdır. Bunun girişimini ise Türkiye ve Azerbaycan’ın yapması gerekmektedir. Sonuncusu Bakü’de 19 Temmuz 2017 tarihinde düzenlenen Türkiye – Azerbaycan – Türkmenistan Üçlü Dışişleri Bakanları Zirvesi’nin yanı sıra Türkiye – Azerbaycan – Gürcistan, Türkiye – Azerbaycan – İran gibi formatlardan da düzenlenen üst seviyeli toplantılar devletler arasındaki işbirliğinin artırılmasının yanı sıra bölgesel problemlere çözüm bulunması ve konuların masaya yatırılması noktasında önemli bir fırsat alanı olmuştur. Toplantıda gümrük, ticaret, ulaştırma ve teknik konuların yanı sıra Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun işgal altındaki Karabağ’da Ermeni kuvvetlerin 2 yaşındaki Zehra ve babaannesinin öldürülmesine ilişkin yaptığı açıklama Türkmenistan’ın da olduğu bir toplantıda konunun Türk dünyasının sorunu olarak görülmesi ve ortak bir tutum gösterilmesi bakımından kayda değerdir.

 

Değerlendirme

 

Son yıllarda, masum sivillerin ve çocukların krizlerden etkilendiği birçok alan bulunmaktadır. Özellikle, insani güvenlik ve mülteciler konusunun bu denli fazla konuşulduğu bir dönemde Karabağ Savaşı sonrası bağımsızlığını yeni kazanan Azerbaycan içerisinde evlerinden göç etmek zorunda bırakılmış 1 milyon civarı insanın ağırlığını Azerbaycan’ın tek başına taşımış olduğu belirtilmeli, bu yükü uzun süredir taşıdığı vurgulanmadan geçilmemelidir. Geçtiğimiz zamanlarda Ege kıyılarındaki Aylan’ın cansız bedenini çok sonradan fark eden dünya eğer Tovuz Çayı’nın kıyısındaki Aygün gibi Fizuli’deki Zehra’nın katledilmesini de sadece izlerse bu olaylar maalesef devam edecektir. Ne yazık ki, Alhanlı köyünden 2 yaşındaki minik Zehra’nın Ermenistan’ın devlet terörünün son kurbanı olması dünya kamuoyunda gündeme ne Aylan kadar ne de yeterince gelmemiştir. Avrupa ülkelerinden bazılarından milletvekili seviyesinde mesajlar gelse de daha fazla çabaya ihtiyaç duyulduğu nettir. Ermenistan’ın asılsız iddialarla uğraştığı ve bu yaşananları da saptırması ihtimali göz önüne alındığında bu konuya yoğunlaşmak gereği ortaya çıkmıştır. Bunun için sosyal medyada kampanyaların yanı sıra siyasi, sosyal, akademik birçok alanda Zehralar, Aygünler ve Farizler anlatılmalıdır.

 

(Bu makale Diplomatic Observer ve Diplomatik Gözlem dergilerinin Ağustos 2017 sayısını için kaleme alınmıştır.)

 

(Kaynak: Türksam)

Editör: TE Bilisim