Bölgede Bakü’nün Ermenistan karşıtı politikalarını koşulsuz destekleyen bir ülke olduğunun unutulmaması gerektiğini savunan Sarkisyan, “Türkiye-Azerbaycan tandemi ‘iki ülke bir millet’ söylemi ile 20 yıldır Ermenistan’ı bloke ederek Yukarı Karabağ’da taviz koparmaya çalışıyor. Onlar başarılı olamadı, asla başarılı olamayacaklar…” iddiasında bulundu.
Türkiye’nin komşuları ile ‘sıfır sorun’ politikasında başarılı olamadığını, tüm sorunları komşularının aleyhine olacak şekilde çözmek istediğini kaydeden Sarkisyan, “Türkiye günümüzde hızla büyüyen ve gelişen bir ülke. Ancak Türkiye yönetimi halkların tarihi ile ilgili konuda yaklaşımlarını sürdürürse bu süreç tam hedefe ulaşamayacak.” dedi.
Sözde Ermeni soykırımını tanımanın Türkiye’nin soykırım kurbanlarına yönelik bir borcu olduğunu savunan Sarkisyan, bu konudaki taleplerinin sadece adaletin yerini bulması için değil, kendi güvenlikleri açısından da zorunlu gördüklerini kaydetti. Sarkisyan’a göre, Ankara sözde soykırımı kabul etmediği sürece, Ermenistan’ın güvenliği tehdit altında kalmaya devam edecek.
Bölgede güven ortamının oluşturulmasının önemini kavradığı için Ermenistan’ın Türkiye ile ilişkileri normalleştirme sürecini başlattığını iddia eden Sarkisyan, Türkiye’nin Avrupa’nın son kapalı kapısını açmayarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini savundu.
Rusya ile stratejik ortaklığın Ermenistan’ın güvenliği açısından temel yapı olduğunu kaydeden Sarkisyan, “Biz Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü içindeki üyeliğimize çok önem veriyoruz. Ordumuzun modernizasyonu için de NATO ile temaslarımız sürüyor.” dedi.
Yasama, yürütme, yargı organlarından genişletilmiş bir topluluğa ilk kez hitap eden Sarkisyan, Yukarı Karabağ’ın bir itibar değil, Erivan açısından ölüm kalım meselesi olduğunu belirtti. Yuakarı Karabağ’ın kaderinin Sovyet lideri Josef Stalin’in işlediği hukuk dışı tanımlamaya bağlı kalmaması gerektiğini savunan Sarkisyan, 19 yıl önce ateşkesin Bakü’nün talebi ile imzalandığını da iddia etti.
Editör: TE Bilisim
