İtalya: Artık Avrupa'nın Paspası Değiliz
Akdeniz'de mahsur kalan 629 sığınmacıyı kurtaran yardım gemisine yanaşma izni vermeyen İtalya'nın İçişleri Bakanı Salvini, ülkesinin artık "Avrupa'nın paspası" olmadığını söyledi. Çoğunluğu Afrikalı 629 mülteciyi taşıyan yardım gemisinin kıyılarına yanaşmasına izin vermeme kararıyla ilgili İtalya'dan bir açıklama geldi. İtalya'nın yeni İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini, bu kararın ülkesinin artık "Avrupa'nın paspası" olmadığını gösterdiğini söyledi. Seregno kasabasındaki bir yerel seçim mitinginde konuşan aşırı sağcı Lig partisi lideri Salvini, "İtalya artık ne işgal altında bir devlet ne de köle bir ülke" dedi.
Ne Olmuştu?
İtalya'da yeni kurulan koalisyon hükümetinin göç karşıtı İçişleri Bakanı Matteo Salvini'nin geçen Pazar günü Aquarius gemisinin ülkeye kabul edilmeyeceğini açıklaması üzerine günler süren bir kriz yaşanmış, 629 göçmeni taşıyan gemi dün İspanya'ya ulaşmıştı. İtalya'nın popülist-aşırı sağ partilerden oluşan yeni koalisyon hükümeti, göçmenleri geri çevirerek uluslararası hukuku ihlal etmekle suçlanmıştı.
Fransa'dan Sert Eleştiri
Fransa Hükümet Sözcüsü Benjamin Griveaux, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, "İtalyan hükümetinin bu dramatik insani durum karşısındaki tavrında sorumsuzluk var" dediğini aktarmıştı. Macron'un partisi La République En Marche'ın sözcüsü Gabriel Attal da, "İtalyan hükümetinin izlediği çizgi mide bulandırıcı" demişti. Sığınmacı krizinin 28-29 Haziran'da yapılacak Avrupa Birliği liderler zirvesinde ele alınacak önemli başlıklardan biri olması bekleniyor.
(TRT Haber, 18 Haziran 2018)
Göçmen Politikası, AB Birliğine Karşı En Büyük Tehdit
Brexit'i, trans Atlantik ticaret savaşını unutun diyen Brüksel; Geçtiğimiz hafta İtalya, Malta ve Fransa arasındaki denizde kurtarılan yaklaşık 630 kişinin sorumluluğunu kimin üstleneceği konusunda yapılan diplomatik tartışma, Avrupa'nın son zamanlarda karşılaştığı en büyük meydan okuma olduğunu gösteriyor. Türkiye daha fazlasını memnuniyetle karşıladı. Küçük Lübnan ve mücadeleci Ürdün, aralarında neredeyse 2 milyon mültecini üstesinden geliyor. Bu kriz Avrupa Birliği'nin varlığını tehdit eden içindeki düşmandır. Dünyanın en büyük ticaret bloğunu oluşturan 28 devlet, göçmenlerin toplu gelişini kolektif olarak yönetmekte yetersiz kalmaktadır. İltica reformu ulusal çıkarların engeline takılmıştır. Gelenlerin sorumluluğunu kimin alması gerektiği ve Avrupa ülkelerinin mültecileri paylaşmaları için bir kota sistemi olup olmadığı sorusu şiddetle tartışılmaktadır. Buna cevaben, bazı Avrupa ülkeleri, Avrupa'nın geniş kapsamlı pasaportsuz seyahat alanını sınırlandıran askeri birliklere, sınır kapıları oluşturmayı kimlik kontrollerini geçici olarak yeniden uygulamaya koydular.
(The Daily Star, 18 Haziran 2018)
Hollanda'da Mültecilere Destek İçin 40 Kilometre Yürüdüler
Hollanda'da Mülteci Vakfı tarafından düzenlenen "Mültecilerin Gecesi" destek yürüyüşüne katılan 5 bin 200 kişi, 40 kilometre yürüdü ve toplam 1 milyon 600 bin avro bağış topladı. Hollanda'da Mülteci Vakfı tarafından mültecilerin yeni bir yaşama kavuşma hayaliyle kat ettikleri uzun mesafelere dikkati çekmek amacıyla "Mültecilerin Gecesi" destek yürüyüşü düzenlendi. Dört farklı kentte yerel saatle 00.00'da başlayan 40 kilometrelik yürüyüşü 09.00 civarında son buldu. Hem bağış topladılar hem mültecileri anlamaya çalıştılar. Müslümanların kurduğu NIDA partisinin Lahey Belediye Meclis Üyesi Cemil Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mülteciler için grup halinde 7 bin 500 avro bağış topladıklarını söyledi. Mültecilerin aileleri ile zor şartlar altında kilometrelerce yol kat ettiklerine dikkat çeken Yılmaz, "Mültecilere saygı duyuyorum. Biz antrenmanlı olduğumuz halde çok zorlandık. Benim 20 kilometre sonra ayağım burkuldu ve geri kalan mesafeyi zor yürüdüm ama şimdi eve gideceğim ve rahat bir şekilde uyuyacağım. Fakat mültecilerin böyle bir imkanı yok, onların hayat mücadelesi için maalesef devam etmeleri gerekiyor." dedi. Yürüyüşe katılan Ramazan Aydoğan da Hollanda'da yolların ve hava şartlarının iyi olduğu halde zorluk çektiklerine dikkati çekerek, "Ramazan ayında aç insanların halini anlamak için tuttuğumuz oruç gibi bu yürüyüşle de aynı şekilde savaştan kaçan insanların ne hissettiklerini bir nebze de olsa anlamak için yürüdük. Mültecilerin yaşadıkları zorlukları biz hiçbir zaman tam manasıyla algılayamayız. Allah bu zorlukları hiç kimseye yaşatmasın ve kimseyi vatansız bırakmasın." ifadelerini kullandı. Belçika'dan yürüyüşe katılmak için gelen Audrey Miserez de şunları kaydetti:"Zorlandığımız zamanlar oldu fakat sonuna kadar gelebildiğimiz için mutluyuz. Kesinlikle karşılaştırmak mümkün olmasa bile en azından mültecilerin yaşadıklarını anlayabilmek için çok fazla sosyal iletişim olmadığından özellikle gece saatlerinde yürüdük. Bir taraftan maddi destek diğer taraftan onlarla beraber olduğumuzu gösterebilmek için bu tecrübeyi yaşamak istedik."
(TRT Haber, 17 Haziran 2018)
Merkel Göç Sorununa Avrupa Çözümünde Israrcı
Almanya Başbakan Merkel, göç ve mülteciler konusunda Avrupa çapında ortak bir çözüm önerisi bulunması çağrısını yineledi. Mülteci sorunu koalisyon ortakları CDU ve CSU arasında derin görüş ayrılığı yaratıyor. Almanya Başbakanı Merkel, Almanya ile Fransa hükümetleri arasında Salı günü yapılacak ortak toplantı öncesinde Avrupa Birliği’ndeki (AB) reform planlarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Merkel haftalık video mesajında, dört konuda Avrupa'nın aşması gereken zorluklara ilişkin Almanya ve Fransa'nın ortak önerileri olacağını duyurdu. Dışişleri, savunma ve güvenlik politikaları konusunda "bir parça ilerleme sağlandığını" belirten Merkel, Almanya ve Fransa'nın bu işbirliğine yeni bir ivme katabileceğini ifade etti. Merkel, ekonomi ve Euro Bölgesi ile inovasyonu ele alınacak diğer konular arasında gösterdi. Almanya Başbakanı Merkel, Avrupa'nın aşması gereken zorluklar arasında göçün de bulunduğunu dile getirdi. "Bu, Avrupa'nın karşılaştığı, yine Avrupa çapında çözüm gerektiren bir zorluk" diyen Merkel, göçü "Avrupa'nın birlikteliği açısından kritik bir konu olarak gördüğünü" belirtti.
Sığınmacılar Konusundaki Tartışmalar Sürüyor
Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Merkel, bu sözlerle hükümette krize neden olan tutumunda da ısrarcı olduğunu göstermiş oldu. CDU'nun kardeş partisi olarak bilinen Hristiyan Sosyal Birlik (CSU), başka bir AB ülkesinde iltica başvurusunda bulunmuş ancak geçerli belgesi bulunmayan sığınmacıların Almanya'ya gelmesini istemiyor ve sınırdan geri çevrilebileceklerini savunuyor. Merkel ise bu öneriye karşı çıkarak, AB çapında bir çözüm bulunmasında ısrar ediyor. Konunun, 28-29 Haziran'da Brüksel'de yapılacak AB Zirvesi'nde de ele alınması bekleniyor. Koalisyon ortakları CDU ve CSU arasındaki derin görüş ayrılığına ilişkin tartışmalar da sürüyor. Sosyal Demokrat Partili (SPD) Çalışma Bakanı Hubertus Heil, CDU ve CSU arasındaki tartışmanın koalisyonun dağılmasına yol açmamasını umduğunu dile getirdi. Deutschlandfunk radyosuna konuşan Heil, "Sonuçta burada çatlak seslerin değil sorumluluğun söz konusu" olduğunu söyledi.
AfD: Sınır Kontrolleri Yeniden Yapılsın
Sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisi ise Alman sınırlarında yeniden kontrollerin başlaması çağrısında bulundu. Alman meclisi AfD Grup Başkanı Alice Weidel NDR'e yaptığı açıklamada, "dış sınırların korunması için hâlâ vurucu, etkin bir önlem alınmadığını" savunarak, Schengen Anlaşması'nın kağıt üzerinde kaldığını dile getirdi.
Juncker'den Uyarı
CDU ile CSU arasındaki anlaşmazlığa AB'den de bir değerlendirme geldi. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, mülteci politikası konusunda ülkelerin tek başına karar vermemesi gerektiği konusunda uyarıda bulundu. Juncker Bayerische Rundfunk (BR) radyosuna verdiği demeçte, "Avrupa çapında geçerli olacak iltica düzenlemesi yapmalıyız" dedi.
(NTV,17 Haziran 2018)
Merkel’i Türkiye Modeli Kurtaracak
Alman Bild gazetesi aylar süren çalışma sonucunda kurulan koalisyonun mülteci konusunda krize girdiğini yazdı. Bild'e konuşan kaynaklar,"Türkiye ile yapılan anlaşma gibi mülteci anlaşmalarını diğer ülkelerle görüşülecek" ifadesini kullandı.“Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 2016 yılında yapılan mülteci anlaşması Almanya Başbakanı Angela Merkel’in hükümetini kurtaracak mı”…Almanya bu soruya yanıt arıyor. Zira son günlerde Alman hükümetinde mülteci konusunda bir çatlak oluştu. Mülteci konusunda uzlaşma sağlanılması ve AB seviyesinde mültecilere kapıların açılması gerektiğini savunan Merkel’e başta İçişleri Bakanı Horst Seehofer olmak üzere birçok hükümet yetkilisi Almanya’nın kendi kotasını oluşturmasını savunuyordu. Bugün Almanya’nın çok satan gazetelerinden Bild, Merkel’in Yunanistan, İtalya ve Avusturya ile görüşme planlamaya çalıştığını yazdı. Gazeteye konuşan İtalyan yetkililer, “Henüz tam tarih netleşmedi ama bir planlama süreci içerisindeyiz” ifadesini kullanırken, gelecek hafta bir zirve yapılması planlanıyor. Merkel’in bu konuda fikir ayrılığına düştüğü isimlerden 2 hafta istediği ve bu süre zarfında, İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerle buluşacağı kaydedilirken, Reuters haber ajansı, “Türkiye ile AB arasında 2016’da imzalanan bir anlaşmanın benzerinin yapılması bekleniyor” yorumunu yaptı. Bild gazetesi, İspanya ve diğer Balkan ülkelerinin Merkel ile görüşme yapıp yapmayacağına dair bir bilgi gelmediğini aktardı.
(Hürriyet, 17 Haziran 2018)
Almanya Göç Dairesi Başkanı Görevinden Alındı
Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, Bremen'deki rüşvet skandalı nedeniyle Federal Göçmen ve Mülteci Dairesi'nin (BAMF) başkanı Jutta Cordt'u görevden aldı. İçişleri Bakanlığı sözcüsü, Berlin'de yaptığı açıklamada 'Seehofer'in BAMF başkanına görevinden azledildiğini ilettiğini' söyledi.
Cuma günü Federal Meclis İçişleri Komisyonu'nda düzenlenen özel oturumda BAMF'taki skandal ele alındı. BAMF'ın işleyişindeki aksaklığın nedenlerinin aydınlatılmasını hedefleyen kurul, dairenin genel yapısının yanı sıra ve Almanya'ya mülteci akının yaşandığı 2015-2016 yıllarında sergilediği performansı da masaya yatırdı.
Altmaıer ve Maiziere De İfade Verdi
Söz konusu incelemelerle ilgili hükümetin eski mültecilerden sorumlu koordinatörü CDU'lu Peter Altmaier ve dönemin İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere'nin de ifadelerine başvuruldu. Birlik partilerinin iç politika sözcüsü Mathias Middelberg, "Soruşturmanın henüz somut bir hata ya da ihmale işaret edecek bir sonuca varmadığını” söyledi.
BAMF'ın Bremen şubesinin eski yöneticisi ile bazı çalışanlar hakkında rüşvet aldıkları gerekçesiyle soruşturma başlatılmıştı. Alman basınına yansıyan haberlerde, BAMF Genel Müdürü Jutta Cordt'ın da Bremen'deki yolsuzluk iddialarından haberdar olduğu öne sürülmüştü.
(Hürriyet,16 Haziran 2018)
Trump, 25 Milyon Meksikalıyı Japonya’ya Göndermekle Tehdit Etti
ABD Başkanı Donald Trump geçen haftaki G7 Zirvesi sırasında Japonya Başbakanı Shinzo Abe'yi 25 milyon Meksikalıyı Japonya'ya göndermekle tehdit etti. Üstün sanayileşmiş demokrasilerden oluşan yedi ülke liderlerinin toplandığı G7, ABD başkanının uzlaşma görüşünü aniden reddetmesi ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau'ya acımasızca saldırması sonrasında kargaşa içinde sona ermiştir. Wall Street Journal zirveye katılan Avrupalı yetkililere dayandırdığı habere göre arka planda Trump ile diğer G7 ülkeleri liderleri arasında terörizm ve göç konularında ilginç diyaloglar yaşandığını ve Trump’ın bunlardan rahatsız olduğunu belirtti. Habere göre, bir noktada göçün Avrupa için büyük bir sorun olduğunu söyleyen Trump Abe'ye dönerek "Shinzo, senin böyle bir sorunun yok ama ben sana 25 milyon Meksikalıyı gönderebilirim ve sen de çok kısa sürede işinden olursun" dedi. Avrupalı yetkiliye göre bu sözler salonda soğuk rüzgarlar estirdi. Aynı kaynak ardından İran ve terörizm konularının ele alındığı sırada Trump'ın bu kez de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u hedef aldığını ve ona " Emmanuel bunu bilmelisiniz çünkü tüm teröristler Paris'te" dediğini öne sürdü. Trump'ın Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker için de AB'nin ABD'li teknoloji şirketlerine yönelik tekel kurulmasını önleme ve gümrük cezaları nedeniyle de Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker için 'acımasız katil' dediği iddia edildi. Trump G7 ortak deklarasyonunu imzalamamış ve hem Trump hem de yardımcıları zirvenin ev sahibi Kanada Başbakanı'nı 'ihanet ve ikiyüzlülükle' suçlamıştı. Trump dün zirvedeki anlaşmazlık iddialarını Twitter'dan yaptığı açıklamada 'yalan haber' olarak nitelemişti.
(SBC News, 16 Haziran 2018)
Merkel, AB’deki Birleşik Göç Politikası Konusunda Israrcı
Almanya Başbakanı Angela Merkel, ülke sınırındaki bazı göçmen ve mülteci gruplarını reddetmek için tek taraflı bir yaklaşımı, Hristiyan Sosyal Birliği’nin (CSU) baskılarına rağmen reddetti. Alman İçişleri Bakanı ve CSU parti lideri Horst Lorenz Seehofer, diğer Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde kayıtlı olan sınırdaki mültecilerin Alman topraklarına geçişini önlemek istiyor.
Mültecilerin Durumu Ne Olacak?
Sınırdaki mültecilerin reddedilmesi, temel göç planının bir parçası. Alman sınırındaki mültecilerin durumu Markel ve Seehofer arasındaki anlaşmazlık nedeniyle ertelendi. İçişleri Bakanlığı bu durumun, Eurodac sisteminde parmak izleri kayıtlı olan, başka bir AB ülkesine iltica talebinde bulunan ya da başka bir AB devletin sınırından geçen mültecilerin reddedilmesiyle ilgili olduğunu açıkladı.
Merkel 2 Öneriyi Reddetti
Merkel, Bakan Seehofer tarafından önerilen iki uzlaşı önerisini reddetti. DPA Bavyera partisindeki kaynakların, CSU’nun kriz sırasında önerdiği mülteci sınırından daha fazla olan sığınmacıların reddedilmesi önerisinde bulunduğunu aktardı. 2 hafta sonra düzenlenecek AB zirvesi sırasında ortak Avrupa iltica politikasının başarılı olması durumunda bu prosedürün sonlanması gerekiyor.
“Merkel Öneri Üzerinde Çalışıyor”
Merkel, mülteci sorununa AB genelinde ortak bir çözüm yolu bulunmasını istemektedir. Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert Cuma günü yaptığı açıklamada “Merkel bir öneride bulundu ve şimdi uygulanması için üzerinde çalışıyor… Diğer ilgili devletler ile yakın işbirliğiyle yapılacak çözümlere ihtiyacımız var” diye konuştu. Merkel ve Seehofer arasındaki ilişkinin sorulması üzerine “Seehofer İçişleri Bakanı. Merkel ona elbette güvenir” sözleri ile cevap verdi. Kaynaklar, CSU’nun da daha fazla mültecinin reddedilmesi önerisinde bulunduğunu ve bu kararın Avrupa’daki müzakerelerin başarısız olması durumunda uygulanabileceğini belirterek, Merkel’in 2 hafta içinde bu duruma pratik bir çözüm bulması gerektiğini belirtti. Merkel’in her 2 teklifi de reddettiğini belirten kaynaklar, Almanya Başbakanı’nın göç baskısından en çok etkilenen ülkelerle ikili anlaşmaların yapılacağı 29-30 Haziran’da Brüksel’deki Avrupa zirvesine kadar olan bu 2 haftalık süreçten faydalanacağını ifade etti.
Sosyal Demokrat Parti’den Destek
Almanya’da Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Genel Başkanı Andrea Nahles, göç konusundaki anlaşmazlıkta Merkel’e verdiği desteği dile getirdi. CSU’yu sert bir şekilde eleştiren Nahles, dün yaptığı konuşmada Berlin’deki iltica politikasına yalnızca Avrupa düzeyinde rasyonel bir çözümün bulunabileceğini söyledi. Tek taraflı bir çözümün benimsemenin yanlış olduğunu ifade eden Nahles, Hristiyan ittifakını bu konuda sorumlu ve ihtiyatlı bir çözüm bulmaya çağırdı.
Almanlar Mültecileri İstemiyor
Cuma günü göç konusunda yayınlanan bir ankete göre Almanların yaklaşık yüzde 90’ı göçmenlerin sınır dışı edilmesi sürecinin hızlanmasını istiyor. DPA’nın haberine göre Alman Temsilciler Meclisi Başkanı Michael Müller, Merkel ve Seehofer arasındaki krizin çözümü için arabuluculuk yapmaya çalışıyor. Alman ARD televizyon kanalı tarafından yapılan ankete göre, Almanların yaklaşık yüzde 86’sı, sığınma başvurularını reddedilen göçmenlerin sınır dışı edilmesinin hızlanmasını destekledi.
Oxfam’dan Fransız Sınır Muhafızlarına Suçlama
İngiliz yardım kuruluşu Oxfam cuma günü, Fransız sınır muhafızlarını 12 yaşlarındaki çocuklara ve daha savunmasız diğer göçmelere karşı kötü muamelede bulunmakla suçladı. Muhafızlar, fiziksel saldırı, tutuklama ve İtalya’dan zorla sınır dışı etmekle suçlanıyor. Oxfam, yaklaşık 9 ay önce 4’te 1’ini yanında ebeyeni olmayan çocukların oluşturduğu 16 bin 500’den fazla göçmenin İtalya-Fransa sınırındaki küçük bir belde olan Ventimiglia’ndan geçtiğini bildirdi. Fransız basının haberine göre, çocuklar fiziksel ve sözlü saldırının yanı sıra yemek, su ve battaniye olmadan geceleri gözaltında tutulduklarını söyledi.
(Akşam, 16 Haziran 2018)
İtalya'nın Limanlarını Kapadığı 629 Göçmen Günler Sonra İspanya'ya Ulaştı
Libya'dan Avrupa'ya doğru yola çıkan 629 göçmeni taşıyan Aquarius gemisi, İtalya'nın göç karşıtı yeni hükümeti tarafından geri çevrilmesinden yaklaşık bir hafta sonra karaya, İspanya'nın Valencia limanına ulaştı. İtalya'nın göç karşıtı yeni İçişleri Bakanı Matteo Salvini bu gelişmeyi "Artık Avrupa'nın paspası değiliz" sözleriyle kutladı. Geçen hafta Cumartesi ve Pazar günleri Akdeniz'de kurtarılan göçmenleri taşıyan Aquarius, en yakın limanlar olan İtalya ve Malta'nın limanlarını açmaması üzerine denizde mahsur kalmış, kriz ancak İspanya'nın yeni sosyalist hükümetinin devreye girmesiyle çözülebilmişti. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, deniz ortasında mahsur bırakılan gemide "insani bir felaket" yaşanmasını önlemek adına Valencia limanını açacaklarını söylemişti. Aquarius'un taşıdığı 629 göçmenin bir kısmı İtalyan donanmasına ait iki gemiye alınmış ve bu 3 gemi birlikte geçen Salı akşamı Valencia'ya doğru yola çıkmıştı. Yaklaşık 1500 km'lik yolculuk boyunca hava şartlarının kötüleşmesi ve 3 metreye ulaşan dalgalar nedeniyle gemiler zaman zaman rota değiştirmek zorunda kalmıştı. Aquarius'u işleten SOS Mediterrenee yardım örgütünün bu sabah yayımladığı bir videoda, günler sonra karayı gören göçmenlerin sevinçle şarkı söyleyip dans ettiği görülüyor. Gemide yardım çalışmalarına katılan Sınır Tanımayan Doktorlar derneğinin İtalya birimi başkanı Claudia Lodesani de İspanya hükümetine ve sivil toplumuna destekleri için teşekkür etti. Lodesani, göçmenlerin en yakın limana kabul edilmesi yerine günlerce denizde kalmaya zorlanmasını ise eleştirdi ve "Aquarius'u Valencia'ya kadar yollamak insanlık dışıydı" dedi. Lodesani, İtalya'nın yeni İçişleri Bakanı Matteo Salvini'nin, Akdeniz'de göçmenleri kurtarmak için çalışan sivil toplum kuruluşlarına karşı tavrıyla ilgili olarak da "Akdeniz'de ihtiyaç oldukça biz de çalışmalarımızı sürdüreceğiz" diye konuştu.
Seçim kampanyası döneminde göç karşıtı vaatlerde bulunan ve işbaşına gelir gelmez de bu meseleye öncelik vereceğini söyleyen Salvini ise Aquarius'un İspanya'ya gitmesini coşkuyla kutladı. Salvini sosyal medyaya yazdığı mesajda, "Aquarius İspanya'ya ulaştı. İlk kez Libya'dan kalkan ve İtalya'ya doğru gelen bir gemi başka bir ülkenin limanına yanaştı: Bu, artık bir şeylerin değişmekte olduğunun, Avrupa'nın paspası olmadığımızın göstergesidir" dedi.
L'Espresso'dan İtalyanlara: Hangi Taraftasınız?
Öte yandan İtalya'da özellikle sol kesimlerden yeni hükümetin göçmenleri taşıyan sivil toplum örgütü gemilerine kapıların kapanmasına tepki gelmeye devam ediyor. Ülkenin en çok satan siyaset dergisi L'Espresso da bugün çarpıcı bir kapakla çıktı. L'Espresso'nun kapağında, bir yanda göçmen hakları için mücadele eden Fildişi Sahili asıllı sendikacı Aboubakar Soumahoro'nun, diğer yanda da Matteo Salvini'nin fotoğrafı yer alıyor. Fotoğrafların altında da İtalyanlara şu soru yöneltiliyor: "Sinizm, kayıtsızlık, korku üzerine kurulmuş bir destek arayışı. Ya da ahlaki isyan, empati, en zayıf durumdakilerin birleşmesi çağrısı. Siz hangi taraftasınız?" Daha önce de defalarca savaştan, açlıktan, zulümden kaçan insanlara kapıların açılması çağrısı yapan Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco da, Aquarius'un İspanya'ya ulaştığı saatlerde yaptığı Pazar duasında, tüm devletleri, "ülkelerinden kaçmak zorunda kalan insanlara yardım ve koruma sağlamaya" çağırdı. Papa, yalnızca ülke yönetimlerinin değil bireylerin de "mültecilerin yanında yer almasını" istedi.
Halkın Yüzde 59'u Destekliyor
Dün yayımlanan bir araştırma ise İtalyan halkının yüzde 59'unun Salvini'nin göç karşıtı politikalarını desteklediğini gösteriyor. Ancak anketten, halkın büyük kısmının göç konusunda yanlış bilgiye sahip olduğu, bu yıl içinde deniz yoluyla İtalya'ya gelen göçmen sayısının geçen yıla oranla büyük düşüş gösterdiğini bilmediği de anlaşılıyor. BM'ye bağlı Uluslararası Göç Örgütü'nün geçen hafta içinde açıkladığı verilere göre bu yılın başından 10 Haziran tarihine kadar İtalya'ya 14 bin 330 göçmen deniz yoluyla giriş yaptı. Bu sayı geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 77 daha az. Dün yayımlanan ankete göre ise İtalyanların yalnızca yüzde 24'ü deniz yoluyla ülkeye giren göçmen sayısının "çok azaldığını" biliyor.
(BBC Türkçe, 17 Haziran 2018)
Macron'dan AB'ye Sığınmacı Sorunu Eleştirisi
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, sığınmacı sorununu ancak Avrupa Birliği'nin çözebileceğini ancak AB'nin bu konudaki yönteminin doğru olmadığını söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, Elysee Sarayında görüşmelerinin ardında ortak basın toplantısı düzenlendi. Conte ile görüşmesinde sığınmacı konusunu ve Avro Bölgesi konularını ele aldıklarını ifade eden Macron, bu iki konunun Avrupa için bir sınav olduğunu belirtti. Macron, bu sorunların çözümünün ancak AB içinde yürütülebileceğini vurguladı. 2015 ve 2016'da İtalya'ya çok fazla sığınmacının geldiğini anımsatan Macron, ancak 2018'in ilk yarısında İtalya'ya gelen sığımacı sayısının yüzde 77 azaldığını söyledi. Macron, Fransa'ya 2018'in ilk çeyreğinde 26 bin iltica talebinde bulunulduğunu, İtalya için aynı dönemde bu sayının 18 bin olduğunu bildirdi. Fransa'nın da İtalya gibi sığınmacı krizini çözmesi gerektiğini kaydeden Macron, "Bu sorunun çözümü AB'de ancak AB'nin bu konudaki yöntemi doğru değil." diye konuştu. Macron, sığınmacı sorununun çözümünün insani olması gerektiğinin altını çizerek, "Sığınmacı konusunda Fransa'nın ve İtalya'nın pozisyonu aynıdır." yorumunu yaptı. Sığınmacı ve Avro Bölgesi konularını gelecek hafta Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yapacağı görüşmede ele alacağını belirten Macron, "Transit ülkelere ve sığınmacıların geldiği ülkelere karşı yeni bir yaklaşım içinde olunması gerekiyor. Böylece sığınmacılar daha iyi korunur ve risk alınmamış olur." diye konuştu. Avrupa'da sığınmacı politikasının insani olmadığına işaret eden Macron, "Şu anki Dublin kuralları operasyonel değil." dedi.
Conte: Dublin Kuralları Değişmeli
Conte de sığınmacı konusunda strateji değiştirmeleri gerektiğine inandığını ifade etti. "Dublin kurallarının değişmesi gerekiyor." diyen Conte, bu konuda Fransa ve AB ile çalışmaların yapıldığını kaydetti. Conte, AB'nin sığınmacıların geldiği ülkeler ile iş birliğini artırması gerektiğini dile getirdi.
"Geldikleri Ülkelerde Avrupa Merkezleri Kurmamız Gerekiyor"
Conte Fransa ile birçok konuda iş birliği içinde olduğunu ve bunu daha da güçlendirmek istediğini kaydetti. Sığınmacı konusunda Fransa ile yaşanan Aquarius gemisi gerginliğine ilişkin bir soru üzerine Conte, "Gerilimin biraz yüksek olduğu günlerimiz oldu ancak Macron ile mükemmel bir ilişkimiz var." şeklinde konuştu. Conte, sığınmacı sorununun kaynağına inip sığınmacıların geldiği ülkelere odaklanmak gerektiğine işaret ederek, "Geldikleri ülkelerde Avrupa merkezleri kurmamız gerekiyor." diye konuştu.
İki Ülke Arasında Aquarius Gerginliği
600'den fazla sığınmacıyı taşıyan Aquarius gemisinin İtalya limanlarına alınmaması Fransa ile İtalya arasında gerilim yaşanmasına sebep olmuştu. Macron, İtalya'nın Aquarius gemisini kabul etmeme kararını "gülünç ve sorumsuzluk örneği" olarak nitelendirmişti. Macron'un partisi Cumhuriyet Yürüyüşü de İtalyan'ın göç politikası hakkında "mide bulandırıcı" ifadelerine yer vermişti. İtalya İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini, Fransız hükümetinin İtalya'ya yönelik eleştirileri nedeniyle özür dilemesi gerektiğini belirterek "Dayanışmayla ilgili kimseden bir şey öğrenecek değiliz. Tarihimiz, Fransız hükümet yetkilileri tarafından bu şekilde azarlanmayı hak etmiyor, umarım özür dilerler." açıklamasında bulunmuştu.
(Time Türk, 15 Haziran 2018)
İtalya'da İslamofobik Saldırı
İtalya'nın kuzeydoğusundaki Pordenone kentinde, Müslüman sığınmacıların yaşadığı bir binanın çitlerine domuz kafası bırakıldığı öğrenildi. İtalyan ANSA ajansının haberine göre, İtalya'nın kuzeydoğusundaki Pordenone kentinde 8 Müslüman sığınmacının kaldığı bir binanın çitlerinin üzerine domuz kafası bırakıldı. Sığınmacıların, Ramazan Bayramı'nı kutlamaya hazırlandıkları sırada domuz kafasını buldukları aktarıldı. Domuz kafasının fark edilmesi üzerine durum jandarmaya bildirilirken, olay yerine belediyenin temizlik işçileri yönlendirildi. Temizlik ekibinin domuz kafasını bulunduğu yerden kaldırdığı bildirildi.
(Time Türk, 15 Haziran 2018)
Göçmen: Sınır Memuru Hemşire Bebeğimi Aldı
Trump yönetiminin ‘sıfır tolerans’ politikası altında tutulan Honduraslı kadın mülteci, ABD’li sınır memurlarını, Teksas’taki tutukevinde bebeğini emzirirken kendisinden almakla suçladı. Mayıs ayında yürürlüğe giren politika kapsamında McAllen'deki Teksas'ın Güney Bölgesi'nde federal savunma görevlisi olan Miguel Nogueras'a göre, yaklaşık 500 çocuk ebeveynlerinden ayrılıyor. Bazı ebeveynler, çocuklarının yıkanmak veya temizlenmek için götürüldüklerine ve bir daha getirilmediklerini dile getirdiler. Başka bir kadın mülteci CNN’e verdiği röportajda, “Görevliler çocuklarımızı banyo yapabilmeleri için götürdüklerini söylüyorlar ve bu asla doğru olmuyor” dedi. Kadın çocuğunu geri al almak için yetkililerden yardım talep ediyor. Teksas Sivil Haklar Projesi'ndeki Avukat Cornelio hükümetin esasen bunu yaparak insanlara işkence ettiğini vurgularken, ABD Gümrük ve Sınır Koruma Sözcüsü Carlos Diaz göçmen memurlarının, anneden çocuğunu beslediği sırada aldıkları iddialarına karşı çıktı. Diaz, CNN'e yaptığı açıklamada, “Bu şey gerçeğin ötesinde bir şey. Bu iddialar asılsızdır” dedi.
(New York Post, 14 Haziran 2018)
Avrupa Birliği’nin Akdeniz Göçmen Krizi: Sadece Karışıklık Mı, Yoksa Sadece Kötü Düşünülmüş Bir Politika Mı?
İtalya'nın göçmen kurtarma gemisine İtalya'nın limanlarını kapatmasıyla ortaya çıkan durumun sadece karışıklık kaynaklı mı olduğu yoksa negatif bir şekilde düşünülmüş bir politika mı olduğu tartışma konusu. İlk olarak, Avrupa'nın göçmenlik düzenlemeleri uzun zamandır amaç için uygun bulunmuyor. BBC News Editörü Katerina Adler, haberinde, göçmenlerin hedeflerinin, Avrupa'nın daha zengin kuzeyi olduğu söyleniyor, ancak Fransa ve Avusturya, İtalya ile olan sınırlarını kapatarak göçmenlerin yollarını engellediler. Bu durumda göçmenler, Akdeniz sahil şeridi boyunca Fransa, İspanya ve Malta gibi başka yerlerde, kasıtlı bir şekilde bırakıldılar. İtalya'nın yeni içişleri bakanı ise konu ile ilgili, ülkesinin "Avrupa mülteci kampı" olarak görüldüğünü söyledi.
Merkez sol hükümetinden İtalya Başbakanı Paolo Gentiloni diğer AB ülkelerinin kapılarını açmasını, konut yükünün bir kısmını paylaşılmasını, düzensiz göçmen girişlerinin işlenmesi çağırısında bulundu. Başbakan, göçmenlerin başarılı iltica talepleriyle bütünleşmesinin ve Avrupa'da kalmaya uygun olmayanların eve dönüşünün düzenlenmesinin önemini vurguladı.
(BBC News, 13 Haziran 2018)
Gazze'de Abluka Altında Ramazan Bayramı
Gazze'deki Filistinliler, Ramazan Bayramı'nı İsrail ablukası altında ve daha önce görülmemiş derecede kötü ekonomik şartlar altında karşıladı. Gazze'deki Filistinliler, Ramazan Bayramı'nı İsrail ablukası altında ve daha önce görülmemiş derecede kötü ekonomik şartlar altında karşıladı. Alım gücünün son derece düşmesi ve bayram ihtiyaçlarının karşılanamamasından dolayı Filistinliler arasında genel bir hayal kırıklığı hakim. Mağaza sahiplerinin ticarethanelerinde makul düzeyde mal sunmalarına rağmen müşteriler çok az alışveriş yapıyor.
Çarşılarda Müşteri Yok
Gazze'nin en ünlü çarşılarından Es-Saha'ya alışveriş yapmak için gelen Suha Ahmed, AA muhabirine yaptığı açıklamada, cebinde kendisine annesinin verdiği 50 şekelden (15 dolar) başka para bulunmadığını ve bununla çocuğuna bayramlık elbise almak istediğini söyledi. Suha, eşinin devlet memuru olduğunu, maaşının bir kısmını yaklaşık bir hafta önce aldığını ve onunla da ramazan ayı boyunca biriken borçlarını ödediğini belirtti. Çarşıya çocuğuyla birlikte gelen Suha, kendisinden oyuncak almasını isteyen çocuğunun talebini yerine getirememenin üzüntüsünü yaşıyor. Oyuncakçı İbrahim Habbuş (28) ise yıl boyunca beklediği bayram sezonunda müşterilerin azlığından şikayetçi. Geçen yıllardaki bayramlarda büyük miktarda oyuncak sattığını aktaran Habbuş, bu yıl satışa sunduğu oyuncakların şimdiye kadar sadece yüzde 20'sini satabildiğini aktardı. Dükkana gelen müşterilerin oyuncakları maliyetinden daha ucuza almak istediğini belirten Habbuş, bunun, Gazze halkının büyük bir kesiminin fakir olmasından kaynaklandığını dile getirdi. Seyyar satıcılık yapan Said et-Tabatibi (26) ise önüne koyduğu elbiseleri indirimli fiyata sattığını söylese de kötü ekonomik şartlardan dolayı müşterilerin ilgisini çekmiyor. Bayram öncesinde çarşının durumunun çok kötü ve müşterilerin çok az olduğunu ifade eden Tabatibi, müşterilerin çarşıya geldiğini, piyasadaki mallara baktığını ancak alışveriş yapmadan geri gittiğini söyledi. Diğerleri gibi kendisi de çarşıdaki hareketliliğin durmasından şikayet eden Tabatibi, Filistin hükümeti ile gruplara ekonomik durumu kurtarmak için müdahale etme çağrısında bulundu. Roka satıcısı Rami Ebu Hatır da sabahtan beri sadece 3 dolarlık satış yapabildiğini belirterek, çocuklarına bayramlık elbise alamadığı için üzgün olduğunu dile getirdi. Gazze Ticaret Odası Halkla İlişkiler Müdürü Mahir et-Tabbaa ise Gazze'nin, Ramazan Bayramı'nı yaşadığı en zor ekonomik ve yaşam koşullarında karşıladığını vurguladı. Gazze'de işsizlik oranının 2018 yılının ilk çeyreğinde 49,1'e yükseldiğini ifade eden Tabbaa, işsizlerin yüzde 64'ünün üniversite mezunu olduğuna işaret etti. Tabbaa'nın açıklamasına göre, yaklaşık 1 milyon Filistinli geçimini Gazze'deki Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA) ile Arap ve uluslararası yardım kuruluşlarından temin ediyor. Kötü ekonomik şartlardan dolayı Gazze'de satışlarda yüzde 50'den fazla düşüş yaşanıyor. Filistin'de 2006'da yapılan ve Hamas'ın kazandığı seçimlerin ardından İsrail, Gazze Şeridi'ne kara, deniz ve havadan abluka uygulamaya başlamıştı. Uluslararası tepkilere rağmen Gazze'ye yönelik abluka aralıksız devam ediyor. Yoksulluğun yüzde 53'e çıktığı Gazze'de, aşırı yoksulların oranı yüzde 33'e ulaşmış durumda. Gazzelilerin yüzde 72'si gıda güvensizliği sorunu yaşıyor. Ayrıca bölgede 250 bini aşkın Filistinlinin işsiz olduğu ifade ediliyor. Bunun başlıca nedeni olarak 2006'dan bu yana devam eden İsrail ablukasının yol açtığı üretim krizi ve yerel sektördeki durgunluk gösteriliyor.
(TimeTürk, 15 Haziran 2018)
'Fransa Polisi Göçmen Çocukları, Ayakkabılarını Parçalayıp İtalya'ya Gönderiyor'
İngiltere merkezli yardım örgütü Oxfam, Fransız sınır polisinin gözaltına aldığı göçmen çocukları, ayakkabılarını parçalayıp İtalya'ya yaya olarak gönderdiğini iddia etti. Örgütün bugün yayımladığı raporda, Fransa'nın çocuk yaştaki Eritreli bir kadını 40 günlük bebeğiyle otoyoldan, İtalya'nın Ventimiglia sınır kasabasına yürümeye zorladığı öne sürüldü. Bu tür uygulamaların "yasa dışı" olduğuna dikkat çeken Oxfam, raporda Fransız polisinin bazı göçmenleri aç ve susuz olarak ve cep telefonlarındaki sim kartlarını alarak sınır dışı ettiğini kaydetti. BBC Türkçe'nin haberine göre örgüt 2 ay önce de Fransız polisinin sınır dışı edilebilmeleri için belgelerde refakatsız göçmen çocuklarının doğum tarihlerinin değiştirdiğini öne sürmüştü.
Çocuklar İtilip Kakılıyor
Raporu kaleme alan Oxfam görevlisi Giulia Capitani, "Çocuklara şiddet uygulandığına dair kanıtımız yok. Ancak birçok çocuk anlamadıkları bir dilde aşağılanıyor, itilip kakılıyor. Polisin göçmenleri yıldırma yöntemlerinden biri de 'bir daha gelmeye kalkmayın' demek için ayakkabılarının tabanlarını kesmek" dedi. İtalyan yardım kuruluşu Intersos'tan Daniela Zitarosa da "Bazı çocukların cep telefonlarına, sim kartlarına el konuluyor. Bu çocuklar ailelerini bile arayamıyor" diye konuştu.
Macron İtalya'yı Eleştirmişti
İtalya bu hafta ikiyüzlü davranmakla suçladığı Fransa'nın mülteci krizinde sorumluluğu paylaşmaya yanaşmadığını öne sürmüştü. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da 629 göçmen taşıyan bir gemiyi limanlarına yanaştırmayan İtalya'yı eleştirmişti. Gemiye izin vermeyen İtalya'nın göçmen karşıtı yeni İçişleri Bakanı Matteo Salvini, Ocak ve Mayıs ayları arasında Fransa'nın 10 bin 524 göçmeni sınırdan geri çevirdiğini açıklamıştı.
(Time Türk, 15 Haziran 2018)
İsveç'te Nüfusun 4'te 1'i Göçmen
İsveç Devlet İstatistik Kurumu'nun (SCB) yayımladığı rakamlara göre, İsveç'te göçmen kökenlilerin sayısı 4 yıl içinde yüzde 8 artarak 2 milyon 400 bine yükseldi. Nüfusu 10 milyon olan İsveç'te, göçmen kökenliler nüfusun yüzde 24'nü oluşturdu. Öte yandan, İsveç Göçmenler Ofisi'nin yayımladığı rakamlara göre ise ülkede yaşayan 2 milyon 400 bin göçmenden 1 milyon 64 bin 42'sinin İsveç vatandaşlığı bulunuyor. Geçen sene 160 ülkeden 69 bin kişi İsveç vatandaşı olurken, ilk sırayı 4 bin 106 kişiyle Suriyeliler aldı. Türk vatandaşlarından ise 1212 kişinin İsveç vatandaşlığı aldığı bildirildi. İsveç'e oturma ve çalışma vizesiyle yerleşen göçmenler, ülkede 5 yıl ikamet ettikten sonra İsveç vatandaşlığına geçme hakkı kazanıyor. İsveç vatandaşıyla evliler için ise bu süre 3 yıl olarak belirleniyor. Göçmenlere çifte vatandaşlık hakkı tanıyan İsveç'te vatandaşlığa geçmek için herhangi bir sınav uygulanmıyor.
(Sputnik Türkiye, 15 Haziran 2018)
Kamyon Kasasında Boğularak Ölen 71 Göçmen İçin Ceza Yağdı
Avusturya’da yol kenarına terk edilmiş bir kamyon kasasında 71 göçmenin havasızlıktan boğularak yaşamını yitirmesiyle ilgili görülen davada sanıklara ceza yağdı. Mahkeme 4 sanığa 25 yıl hapis verirken, savcılık ömür boyu hapis talebiyle temyize gideceğini duyurdu. Macaristan'ın Kecskemet kentinde görülen, 11'i Bulgaristan, 2'si Afganistan ve 1'i Bulgaristan-Lübnan çifte vatandaşlığına sahip 14 sanığın yargılandığı davada hakim, tüm sanıkları suçlu bularak hapis cezasına mahkum etti. 4 kişi 25 yıla mahkum edilirken, 7 sanığa ise 3 ila 12 yıl arasında ceza verildi. 2015 yılında 71 göçmenin hayatını kaybettiği olayla ilgili soruşturmayı yürüten savcının ise mahkemenin bu kararına itiraz edeceği ve sanıkların müebbet cezası alması için kararı temyize götüreceği kaydedildi. Mahkeme insan kaçakçılığı ve cinayet suçlamasıyla yargılanan bir Afgan 3 Bulgar asıllı sanığın göçmenleri kamyon kasasında havasızlıktan bilerek öldürdüklerine hükmetti. Olayın Macaristan sınırları içerisinde yaşanması ve kamyonun Macaristan’da kiralanması nedeniyle dava bu ülkede görülmeye başlanmıştı. Göçmen başına 3 bin 500 Euro aldığı tespit edilen sanıkların olaydan bir gün sonra yeni bir kaçakçılık seyahati planladıkları öğrenildi. Avusturya’nın Macaristan sınırında bulunan Neusiedl bölgesinde otobanda yol kenarına park etmiş bir kamyon kasasında Suriye, Irak ve Afganistan asıllı 71 göçmen ölü bulunmuştu. Avrupa’daki göçmen krizinin odağındaki ülkelerin başında gelen Macaristan’da olay sonrası güvenlik önlemleri artırıldı. Ülkeden geçiş yapan kamyon, tır gibi nakliye araçları, göçmen geçişlerine aracılık etmeleri ihtimallerine karşı sıkı aramalardan geçiriliyor.
(Euro News, 14 Haziran 2018)
Angelina Jolie, Kuzey Irak'ta Mülteci Kampını Ziyaret Etti
Birleşmiş Milletler (BM) İyi Niyet Elçisi olan ABD'li ünlü aktris Angelina Jolie, Kuzey Irak'ın Duhok kentindeki mülteci kampını ziyaret ederek, Irak ve Suriyeli göçmenlere yaptıkları yardımdan dolayı Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne teşekkür etti. Irak'ın Musul kentini dün ziyaret eden BM'nin İyi Niyet Elçisi Oscar ödüllü oyuncu Angelina Jolie, bugün de Kuzey Irak'ın Duhok kentindeki Domiz Mülteci kampını ziyaret etti. Ziyaretten sonra basın toplantısı düzenleyen Jolie, "Bu, BM ile çalıştığım seneler içinde gördüğüm en büyük yıkım" dedi. Musul’un istikrarının tüm Irak'ın ve gelecekte bölgenin istikrarı için gerekli olduğunu belirten Angelina Jolie, Irak ve Suriyeli göç zedelere yaptıkları yardımdan dolayı bölgesel Kürt yönetimine teşekkür etti. Jolie, "Savaşın tamamen sona ermesi ve savaşın yarattığı etkilerin ortadan kalkması için tüm ülke ve hükümetlerin sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor. Göç zedelere yaptıkları yardımdan dolayı Irak halkına teşekkür ediyorum. Göç zedelerin korunmasında örnek teşkil eden Kürt Bölgesel Hükümeti’ne teşekkür ediyorum" diye konuştu.
(Hürriyet, 17 Haziran 2018)
Rus Uzman: Sığınmacı Sorunu Türkiye Ekonomisine Ciddi Darbe Niteliğinde
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı verilere göre, Suriyeli sığınmacılar Türkiye nüfusunun yüzde 4'ünden fazlasını oluşturuyor. 2012'de 14 bin 237 olan Türkiye'de kayıtlı Suriyeli sayısı geçen yıllar içinde artış göstererek 31 Mayıs 2018 verileri itibariyle 3 milyon 426 bin 786'ya ulaştı. 17-18 Mart 2016 tarihlerinde düzenlenen AB-Türkiye Zirvesi'nde Avrupa'ya mülteci akınını önlemek için Brüksel ile Ankara arasında mülteci anlaşması imzalanmıştı. Söz konusu anlaşma, Yunan adalarından Türkiye'ye iade edilen her bir Suriyeli için Türkiye'den bir diğer Suriyelinin AB'ye yerleştirilmesi, Türkiye'ye vize muafiyeti sağlanması ve Türkiye'ye 6 milyar Euro tutarında fon sağlanmasını öngörüyordu. Ancak anlaşmanın imzalandığı günden bu yana Brüksel Türkiye'ye sadece fonun 3 milyar Euro tutarındaki ilk dilimini sağlamış durumda. Öte yandan, geçenlerde Avrupa Birliği Komisyonu tarafından yayınlanan 2019 yılı bütçe taslağında Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılar için 1,5 milyar euro kaynak verileceği belirtildi.
'Sığınmacı Sorunu Türkiye'ye Baskı Aracı Olarak Kullanılıyor'
Sputnik'e konuşan Rus uzmanlar sığınmacı sorununun Türkiye ekonomisine etkisi ve AB'nin Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılara yönelik mali yardımını değerlendirdi. Karadeniz ve Hazar Denizi Siyasi ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü, Rusya Bilimler Akademisi'ne bağlı Uluslararası Ekonomi ve İlişkiler Enstitüsü Öğretim Üyesi Viktor Nadein-Rayevskiy, AB'nin sığınmacı sorununu Türkiye'ye baskı aracı olarak kullandığını kaydederek şunları söyledi: ‘Sığınmacılar Türkiye ekonomisine ciddi finansman yükü yaratıyor, çünkü ülke ihtiyaçlarını karşılamak için devlet bütçesinden harcamalar yapmak zorunda.AB ile anlaşmaya gelince, Brüksel sığınmacı sorununu siyasi pazarlık malzemesine dönüştürerek onu Türkiye'ye bir nevi baskı aracı olarak görüyor.Şimdiki gelinen noktada maalesef sığınmacı akışının azaldığı pek söylenemez. Biraz olsun yavaşlasa da Türkiye'nin bu konudaki beklentilerinin altında kaldı. Tabii ki bu durumda AB'nin yardımı Türkiye için çok önemli bir faktör olurdu, ama şu an AB daha çok kendi iç sorunlarıyla uğraşıyor gibi görünüyor. İç sorunlar derken Brexit yansımaları, ekonomik alandaki dalgalanmalar, Rusya ile ilişkilerinde gerginlik olmak üzere birçok meseleyi kastediyorum. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda AB'nin şu an itibariyle sığınmacı konusunda Türkiye'ye ciddi destek vermesi mümkün olmadığı söylenebilir'.
'O Kadar Sığınmacıya Ev Sahipliği Yapmak Pahalıya Mal Oluyor'
Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'ne bağlı Ortadoğu Araştırmalar Merkezi Başkanı, ekonomist Vladimir Fitin de Sputnik'e yaptığı açıklamada, sığınmacı sorununun Türkiye'nin ekonomisi üzerindeki önemli etkisine dikkat çekti. Uzman, "Kuşkusuz ki bu sorun Türkiye ekonomisine ciddi darbe niteliği taşıyordur. O kadar çok sığınmacıya ev sahipliği yapmak pahalıya mal oluyor. Şu anki durumda Türkiye'nin AB'nin 6 milyar dolar değerindeki desteğine çok ihtiyacı var, çünkü bilindiği üzere Türk lirasındaki değer kaybı devam ediyor. Bunda Suriye'deki askeri operasyon harcamaları, AB ve ABD ile ilişkilerde yaşanan gerginliğin yanı sıra sığınmacı sorununun da payı elbette vardır. Sığınmacı krizinin Türkiye ekonomisinin bugünkü hali üzerinde önemli etkisi bulunuyor" ifadelerini kullandı.
(Sputnik Türkiye, 15 Haziran 2018)
Afgan Sığınmacıları, Ankara Yerine Adana’ya Bıraktılar
Van’dan otobüsle Ankara’ya gitmek için bir turizm firmasıyla anlaşan 40 Afgan sığınmacı, Ankara'ya geldikleri söylenerek Adana'ya bırakıldı. İran üzerinden bir süre önce Van'dan Türkiye'ye giriş yaptıktan sonra sığınmacı hakkı edinen Afganistanlılar, seyahat izinlerini aldıktan sonra iyi şartlarda çalışmak için Ankara'ya gitmek istedi. Aralarında çocukların da olduğu sığınmacılar, seyahat için bir turizm firmasıyla kişi başı 200 liraya anlaştı. Yolculuğun ardından Adana'nın Seyhan ilçesindeki otoban çıkışında bulunan Öğretmenler Bulvarı'nda, Ankara'ya geldikleri belirtilerek indirilen grup, bir otobüs durağında bekleyip, cep telefonlarıyla yakınlarını aramaya başladı. Vatandaşların ihbarı üzerine Afganların yanına gelen polis ekipleri, kendilerine indirildikleri yerin Ankara değil, Adana olduğunu söyledi. Rashid Malkan, Ankara'ya yeğeninin yanına gitmek istediğini, ancak kandırıldıklarını öğrendiğini bildirdi. Aralarında çocukların da bulunduğu Afganlar, işlemleri yapıldıktan sonra polis tarafından otobüsle Ankara'ya gönderildi.
(CNN Türk, 15 Haziran 2018)
Bangladeş'te Muson Yağmurlarında 3 Arakanlı Müslüman Öldü
Bangladeş'in Arakanlı Müslüman mültecilerin kaldığı Cox's Bazar kentini etkisi altına alan muson yağmurlarında 3 Arakanlı Müslümanın öldüğü bildirildi. Bangladeş'in Arakanlı Müslüman mültecilerin kaldığı Cox's Bazar kentini etkisi altına alan muson yağmurlarında 3 Arakanlı Müslümanın öldüğü bildirildi. Yerel kaynaklar, Kutupalong Kampı'nda pazartesi 3 yaşındaki bir erkek çocuğu ile dün biri kadın diğeri erkek 2 Arakanlı mültecinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Muson yağmurları nedeniyle büyük zarar gören kamplarda çok sayıda Arakanlı Müslümanın da yaralandığı belirtildi. Ordu, itfaiye, sivil savunma ve insani yardım örgütlerinin, bölgede muson yağmurlarından etkilenen mültecilere yardım çalışmalarını yürüttüğü kaydedildi. Bangladeş ve çevre ülkelerde haziranda başlayıp eylüle kadar devam eden muson mevsiminin neden olacağı şiddetli yağış ve fırtına, Arakanlı Müslümanların yaşadığı kamplar için ciddi tehdit oluşturuyor. Arakanlı Müslümanların bambu ya da plastikten yaptıkları derme çatma barınaklar, muson mevsimin getirdiği şiddetli yağış, rüzgar ve sellere karşı hiçbir savunma sağlamıyor. Muson mevsiminde kamplarda yaşanabilecek toprak kaymaları nedeniyle 200 binden fazla kişinin evsiz kalmasından endişe ediliyor.
(Haber Türk, 13 Haziran 2018)
Kırklareli'nde 44 Kaçak Ve Sığınmacı Yakalandı
Kırklareli'nde, yasa dışı yollardan yurt dışına çıkmak isteyen 44 kaçak ve sığınmacı yakalandı. Alınan bilgiye göre, İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Demirköy, Kofçaz ve Babaeski ilçelerinde yasa dışı yollardan Avrupa'ya gitme hazırlığı yapan 4 ayrı grubu tespit etti. Operasyonda, Irak, Afganistan, Pakistan ve Suriye uyruklu 44 kişi yakalandı. Jandarmadaki işlemlerinin ardından kaçak ve sığınmacılar, Kırklareli Göç İdaresi Müdürlüğü'ne teslim edildi. Kaçak ve sığınmacılara organizatörlük yaptığı iddiasıyla 2 şüpheli gözaltına alındı.
(Milliyet, 18 Haziran 2018)
Kuşadası'nda Kaçak Göçmenler Yakalandı
Kuşadası Körfezi’nden yasa dışı yollarla yurt dışına kaçmaya çalışan 30 kaçak göçmen sahil güvenlik ekipleri tarafından yakalandı. Kuşadası Körfezi’nde havadan denetleme yapan Sahil Güvenlik uçağı tarafından Çam limanı açıklarında lastik bir bot içerisinde bir grup kaçak göçmen tespit edildi. Görevlendirilen Sahil Güvenlik botu tarafından yasa dışı yollardan Yunanistan’ın Sisam adasına kaçmaya çalışan lastik bot içerisindeki 22 Somali, 6 Filistin, 1 Yemen ve 1 Etiyopya uyruklu olmak üzere toplam kaçak göçmeni yakalandı. 4’ü çocuk, 13’ü kadın toplam 30 kaçak göçmen ifadelerinin alınıp, işlemlerinin tamamlanmasının ardın İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne teslim edildi.
(Milliyet, 16 Haziran 2018)
Didim’de 33 Kaçak Göçmen Yakalandı
Didim’de yasa dışı yollardan yurt dışına kaçmaya çalışan 33 kaçak göçmen yakalandı. Edinilen bilgiye göre, Bir ihbarı değerlendiren Sahil Güvenlik ekipleri, sabaha karşı saat 03.35’te, Didim’e bağlı Tekağaç Burnu açıklarında lastik bot içerisinde bir grup düzensiz göçmen olduğunu tespit etti. Görevlendirilen Sahil Güvenlik Botu tarafından durdurulan lastik bot içerisindeki Irak uyruklu 33 düzensiz göçmen yakalandı. Yasa dışı yollardan Yunanistan'ın Sisam adasına kaçmaya çalışan 9’u çocuk, 6’sı kadın toplam 33 Iraklı uyruklu göçmen ifadelerinin alınmasının ardından il göçmen bürosuna teslim edildi.
(HaberTürk, 14 Haziran 2018)
Edirne'de 71 Kaçak ve Sığınmacı Yakalandı
Edirne'de yasa dışı yollardan yurt dışına çıkmaya çalışan 71 kaçak ve sığınmacı yakalandı. Alınan bilgiye göre, İl Jandarma Komutanlığı ekipleri ve 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı hudut askerleri, Meriç ilçesinde denetim yaptı. Denetimlerde Suriye, Irak, Afganistan, Filistin ve Bangladeş uyruklu 71 kaçak ve sığınmacı yakalandı. Kaçak ve sığınmacılar, işlemlerinin ardından Edirne Göç İdaresi Müdürlüğü'ne gönderildi.
(Milliyet, 13 Haziran 2018)
Aydın'da Göçmen Kaçakçılığı Operasyonu
Aydın'ın Didim ilçesinde, yasa dışı yollardan yurt dışına kaçma girişiminde bulunan 46 göçmen ve 2 organizatör yakalandı. Didim İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, ihbar üzerine durdurduğu minibüste Suriye uyruklu 46 göçmeni yakaladı. Göçmenlerin yasa dışı geçişlerini organize ettikleri iddiasıyla 2 organizatör gözaltına alındı. Göçmenler işlemlerinin ardından Aydın İl Göç İdaresi Müdürlüğüne gönderildi. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 2 organizatör tutuklandı.
(Milliyet, 13 Haziran 2018)
Balıkesir'de 43 Yabancı Uyruklu Yakalandı
Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde, yasa dışı yollarla Yunanistan'ın Midilli adasına geçme hazırlığında oldukları belirlenen 43 yabancı uyruklu yakalandı. Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, Altınova Mahallesi açıklarında bir grup yabancının yasa dışı yollardan yurt dışına çıkmak için denize açıldığı ihbarı üzerine bölgeye hareket etti. Lastik şişme botu durduran ekipler, 29'u Suriye, 10'u Irak, 2'si Afganistan ve 2'si Filistin vatandaşı 43 kişi ile bir organizatörü yakaladı. Söz konusu 43 kişi, işlemlerinin ardından Balıkesir Göç İdaresine gönderilecek.
(Milliyet, 13 Haziran 2018)
Borisov’dan Yıldırım’a ‘Göç’ Teşekkürü
İzmir’de Bulgaristan-Türkiye Buluşması
İzmir’de Türk mevkidaşı Binali Yıldırım ile bir görüşme yapan Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, “Yasa dışı göçmen hareketlerini Bulgaristan’da kaldırabildik. Bu da Türkiye sayesinde oldu. AB’deki dostlarımıza hep bu konuların altını çiziyorum. Türkiye Balkanlar’a etkisi olan bir ülke ve hedefimiz altyapı konularına, dijital konulara odaklanmak. Alt yapı olarak ulaştırma koridoru olarak 10 ve 8 no’lu koridor üzerinde yoğunlaşıyoruz. Bu şekilde İpek Yolu’nu yeniden canlandırmış olacağız” dedi. Gaz bağlantıları konusunda AB ile de sürekli istişare halinde olduklarını dile getiren Başbakan Borisov, Rus tarafıyla da mutabık kaldıklarını ve Türk akımının da Bulgaristan’a geleceğini söyledi.
Bulgar mevkidaşı Boyko Borisov ile ortak basın açıklaması yapan Başbakan Binali Yıldırım, AB’ye göçmen politikası konusunda mesajlar verirken, cami kapatma kararı alan Avusturya hükümetine de “Bu yanlıştan Avusturya hükümetinin bir an önce dönmesini bekliyoruz. Tam da dönem başkanlığı devralması öncesinde büyük bir yanlış ve talihsizlik olduğunu düşünüyoruz” dedi. Başbakan Binali Yıldırım, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile İzmir’de bir araya geldi. İkili Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) başta olmak üzere çeşitli konularda görüştü. timebalkan.com’a göre; yaklaşık bir saat süren görüşmenin ardından iki başbakan ortak basın açıklaması yaptı. Başbakan Yıldırım, ” İki ülke arasındaki üst düzey siyasi diyalog bu ilişkilerin gelişmesine katkı yapıyor. En son 7 Ocak 2018 tarihinde ülkemizi ziyaret etti, yine 26 Mart 2018’de Varna’da düzenlenen Türkiye AB Liderler Zirvesi vesilesiyle Sayın Cumhurbaşkanımız da Bulgaristan’a gitti ve orada ilişkiler konusunda kapsamlı görüşmeler yapıldı. Bu vesileyle AB Dönem Başkanı değerli dostum Borisov ve Bulgaristan’ı tebrik ediyorum. Bulgaristan’ın Türkiye’nin de dahil olduğu Balkanlar bölgesini AB gündemine taşıma çabalarını takdir ediyoruz” diye konuştu.
Tarihi İpek Yolu
Bulgaristan ile Türkiye’nin ilişkileri sürdürmeyi ve iki ülkenin ortak çıkarları doğrultusunda ilişkileri geliştirdiklerini belirten Yıldırım, “Ekonomi, turizm, kültür ticaret başta olmak üzere ilişkilerimiz günden güne gelişiyor. Bu alandaki ilişkilerimizin temelini kazan kazana göre inşa etmiş durumdayız. Özellikle trans Avrupa ulaşım koridorunun Türkiye tarafının yanı sıra hızlı tren projesinin iki ay içerisinde başlatıyoruz. Ayrıca Balkanlardan Uzak Doğu’ya kadar gidecek, tarihi ipek yolu tekrar canlanmış olacak. Ayrıca Türkiye üzerinden Bulgaristan ve Avrupa’ya ulaşım yollarının tamamlanmasını temin edecektir” ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım’ın ardından söz alan Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, ülkesinde helikopter kazasında vefat eden pilotların ailelerine başsağlığı dileyerek, ilgili incelemelerin yapıldığını ve teknik anlamda uçağın teknik özelliklerine bakıldığını ifade etti. Türkiye ile ilişkilerinin günden güne geliştiğini ve TANAP projesinin çok önemli bir proje olduğunu belirten Borisov, “TANAP uzun yıllardır sözü edilen projeydi. Azeri doğal gazından siyasiler bahsediyordu. Pek çok siyasetçi Azeri gazının Bulgaristan gelmesinde etkili oldu. Belki filli görüşmeler yaptılar ama böyle bir güzergah ile kimse bunu net olarak gerçekleştirememişti. Türkiye ile birlikte bunu hayata geçirebilirdik. Ayrıca Sayın Erdoğan’a da selamlarımı iletmek isterim” şeklinde konuştu. Türkiye’nin Bulgaristan’a verdiği sözleri ve yaptığı taahhütleri yerine getirdiği vurgulayan Borisov, “Yasa dışı göçmen hareketlerini Bulgaristan’da kaldırabildik. Bu da Türkiye sayesinde oldu. AB’deki dostlarımıza hep bu konuların altını çiziyorum. Türkiye Balkanlar’a etkisi olan bir ülke ve hedefimiz altyapı konularına, dijital konulara odaklanmak. Alt yapı olarak ulaştırma koridoru olarak 10 ve 8 no’lu koridor üzerinde yoğunlaşıyoruz. Bu şekilde İpek Yolu’nu yeniden canlandırmış olacağız” dedi. Gaz bağlantıları konusunda AB ile de sürekli istişare halinde olduklarını dile getiren Başbakan Borisov, Rus tarafıyla da mutabık kaldıklarını ve Türk akımının da Bulgaristan’a geleceğini söyledi. Borisov önümüzdeki günlerde Başbakan Yıldırım’ın Bulgaristan’a bir ziyaret gerçekleşmesi konusunda mutabık kaldıklarını belirtirken, aynı zamanda ülke topraklarındaki camileri de tıpkı Türkiye’nin kiliselere yaptığı gibi tamir ettiklerini söyledi.
(Balkan Günlüğü, 16 Haziran 2018)