Öğretmenler çaresiz Öğretmenler çaresiz
 Kendisini muhafazakar olarak gören ve muhafazakar söylemleri güçlendirdiği için mevcut iktidara destek veren vatandaşlarımızı uyandırmak için Eğitim alanından canlı bir örnek vereceğiz. Takipçilerimizin çok iyi bildiği gibi Felsefe Öğretmeni olarak görev yapıyoruz. Eğitim-Öğretim alanında gerekli düzenlemeler "Öğretim Programları" ile yapılır. Herkesin anlayacağı şekilde söylersek, hangi derste hangi konuların hangi oranda işleneceği ve öğrenciye hangi kazanımların edindirilmesine çalışılacağı Öğretim Programları ile düzenlenir. Şu an itibarı ile Öğretim Programları değiştirilmiş durumdadır. Önümüzdeki öğretim yılında yeni program uygulanacak. Bu çerçevede Felsefe Öğretim Programı da değişiyor.

Bizim muhteremler Felsefe Grubu Dersine oldum olası soğuk bakarlar, çünkü felsefe dersi bünyesinde ateist ve materyalist filozofların öğrencileri imanlarından edeceğini düşünürler. Bu sebeple yıllar içerisinde peyderpey Felsefe Grubu Derslerini budadılar. Bundan 20 yıl evvel orta büyüklükte bir okulda üç felsefeci derslere yetişemezken şimdi iki okulda derslere giriyor ama yine de 30 saat ders sayısına ulaşamıyoruz.

Son program değişikliği ile Felsefe Dersi müfredatı değiştirilerek, felsefenin tarihi süreci içinde işlenmesi esas alınıyor. Bu çerçevede program, ilk Çağ Felsefesi, Orta Çağ Felsefesi, Yeni Çağ Felsefesi ve Çağdaş Felsefe konularından oluşuyor.

Felsefe Tarihi içerisinde Türk-İslam filozofları Orta Çağ Döneminde yaşadıklarından dolayı Orta Çağ Felsefesi bölümünde okutulabilecek. Yeni programa göre bu bölüm bir sene içerisinde işlenecek olan derslerin ancak % 20'sini kapsayabilecek, Orta Çağ bölümü de Skolastik Hıristiyan Orta Çağ Avrupa ve Türk-İslam Felsefesi bölümleri olmak üzere ikiye ayrıldığından dolayı Türk-İslam Felsefesi % 10 olarak işlenecek. Türk-İslam Filozofları ise sekiz ekole ayrılır. Bu ekollerden biri Dehriyün (Materyalist/Maddeci), diğeri Tabiyun (Naturtalist/Doğa Felsefesi) gibi itikadi açıdan sakıncalı sayılan ekollerden oluşmaktadır. Ekolerden biri ise İhvanı-ı safa risalelerinden (Ansiklopedistler) oluşur ve bu ekol bugünkü işid benzeri bir düşünce ihtiva eder.

Kısaca gelecek nesillerimize müspet anlamda felsefecilerimizi aktarmamız için % 5-7 müfredat payımız olacak...

Şimdiki müfredata göre örneğin, Bilgi Felsefesi Ünitesinde Farabi ve Gazali'nin bilgi felsefesi alanında ki görüşlerini işleyebiliyorduk. Hemen hemen her felsefe konusunda konu ile ilişkili görüşlerinden dolayı Türk-İslam filozoflarının fikirlerine yer verebiliyorduk. Yüzdelik oranlar ünitelerle belirlendiği için ortalama % 25 oranında kendi kültür ve düşünsel dünyamızın düşünürlerini de işleyebiliyorduk. Örneğin Ahlak Felsefesi ünitesinde Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli ve Hoca Ahmet Yesevi'nin görüşleri ve söylemlerinin üzerinde durabiliyorduk.

Bilindiği gibi filozofların ve felsefi düşünce tarihinin içerisinde Türk-İslam Filozofları önemli bir pay alıyorlar. Daha önceki müfredatta felsefe disiplinlerine göre yüzdeleme yapıldığından dolayı öğretmen bir denge tutturabiliyordu.

Ancak, şimdi getirilen Öğretim Programına göre müspet anlamda fikir ileri süren filozoflarımızı ancak bir yılın içerisinde % 5-7 oranında işleyebileceğiz. Aksi taktirde suç işlemiş gibi olunacaktır.

İmdi, bu programı CHP Hükümeti hazırlasa bizim muhteremler acaba neler söylerlerdi?

Biz Rahmetli Erdal İNÖNÜ'nün Türk-İslam Bilgi birikimi ile ilgili konferansına katıldık ve İslam Felsefi birikimine çok büyük önem verdiğine şahit olduk.

Yani, eğer CHP iktidarda olsa İslam Felsefesini bu kadar dışlayan bir program hazırlayamazdı.

Aynı programda körü körüne biat içeren ve tek pencereden dünyaya bakan, sorgulamayı dinden afaroz sebebi sayan Skolastik Hıristiyan Orta Çağ Avrupa Felsefesi de % 10 olarak işlenecek.

Ne güzel! Düşünme, sorgulama, körü körüne biat et! Dindar nesil olarak neyin kastedildiği iyice anlaşılmaya başlanıyor.

Halil Konuşkan




Editör: TE Bilisim