"Cumhuriyet tarihinin en gevşek öğretmen nesli" ifadesini kullanarak, öğretmenlere hakaret eden sözde köşe yazarına tepkimizi göstermek için Sabah Gazetesi önünde basın açıklaması yapıldı.  


Türk Eğitim Sen İstanbul 4 Nolu Şubenin ev sahipliğinde yapılan basın açıklamasına, Türkiye Kamu Sen İstanbul İl Başkanı Mustafa KAVLU, Türk Eğitim Sen Şube Başkanları Ali İhsan HASANPAŞAOĞLU ve Remzi ÖZMEN'in yanısıra şubelerin yönetim kurulu üyeleri ve ilçe temsilcileri katıldılar. 

     

Yapılan basın açıklamasının ardından protesto amaçlı olarak sözde yazar Şeref OĞUZ'a iletilmek üzere sabah gazetesi yetkililerine, Erdal DEMİRKIRAN'ın "YAVŞAĞIN AĞZI GEVŞEK" isimli kitabı bırakıldı. 




BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:

Sözü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz

Kişi bile söz demini, Demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini, Sekiz cennet ede bir söz

?..

Değerli basın mensupları, çok saygıdeğer meslektaşlarım, varlığıyla her dem övündüğüm, yüreği vatan sevgisiyle dolu, ülke sevdalısı,  birbirinden kıymetli öğretmenlerim. Saygıdeğer veliler ve misafirlerimiz.

 ÖĞRETMENİ SUÇLAMAK MODA, İTİBARSIZLAŞTIRMAK METOT OLDU.

Gazeteciliği yalakalıktan öteye gitmemiş sözde yazarlar öğretmen hakkında ahkâm kesiyor. Kimi zaman siyasiler ve bürokratlar dahi öğretmenleri aşağılayan ifadeler kullanmaktan ve hakaret etmekten çekinmiyorlar. Öyle ki;

Gün geliyor Öğretmen, Eminönü'nde yem bekleyen güvercinlere benzetiliyor, gün geliyor aylarca tatil yaptığı ve zaten yarım gün çalıştığı ifade edilerek küçümseniyor ve itibar cellatlığı yapılıyor.

Öğretmenin okulda bulunduğu süre ile sınırlı çalıştığı, memurun yan gelip yattığı algısı toplum hafızasına yerleştirilmeye çalışılıyor. Biz bunun sebebini gayet iyi biliyoruz. Bunun sebebi devlet memurluğu sisteminin tamamen kaldırılıp, iş garantisinin birilerinin iki dudağı arasında olduğu, sözleşmeli istihdam modeline yani çağdaş kölelik düzenine geçilmek istenmesidir.

Anlaşılan o ki, bu kölelik düzenine giden yolun taş döşeyicilerinden biri de, 28 Eylül Perşembe günü köşesinde yazdığı ama hiç de köşeli olmayan "Kurmay Öğretmen" başlıklı yazısıyla Şeref OĞUZ olmuştur.

Bu yazıda "Cumhuriyet tarihinin en gevşek öğretmen nesli" ifadesini kullanarak, öğretmenlere hakaret eden sözde köşe yazarı, adından nasipsiz Şeref OĞUZ'a tepkimizi göstermek için burada toplanmış bulunmaktayız.

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK DİYOR Kİ;

Cumhuriyet sizden "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" nesiller ister.

Bizleri  yetiştiren önceki nesil,  bu veciz ifadede işaret edildiği üzere bizleri fikri, vicdanı, irfanı hür olarak yetiştirdi. Hamdolsun. Bizler de sonraki nesli böyle yetiştirmeye yeminli öğretmenleriz.

Şeref OĞUZ. Acaba size göre fikri, vicdanı, irfanı hür olmak gevşeklik midir? Yoksa bundan bir rahatsızlığınız mı var da öğretmenlere hakaret ettiniz ?

 

ESERİNE DEĞER BİÇİLEMEYEN ÖĞRETMENE HAKARET EDİLİR Mİ ?

Ünlü düşünür ve filozof Socrates der ki;

Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez.

Eserine değer biçilemeyen eser sahibine hakaret nasıl bir kafanın ürünür?

 "Sana yazıklar olsun, öğretmeni aşağılamak seni adam yapmaz. Olsa olsa seni gazeteciliğin yüz karası yapar.

Tabi ki her meslek grubu içinde işini yapmayan insanlar bulunur, ancak "Cumhuriyet tarihinin en gevşek öğretmen nesli." Ne demek. 850 bin öğretmenimiz var ve sana göre hepsi gevşek öyle mi ?

BİR YERDE BİR GEVŞEKLİĞİN OLDUĞU DOĞRU.

Gevşeklik tespiti isabetsiz diyemeyiz ancak; sen hangi köşenin yazarısın ve borazanlığını yaptığın yapıya kusur bulunmasın diye mi hedef şaşırttın ? Bilmiyoruz. Ama, gevşek olan şu andaki sistem ve sistemin bu hale gelmesine göz yumanlardır. Bunu çok iyi biliyoruz.

NE SINIR NE DE ENGEL TANIRIZ.

Kelimelerin büyüsünü keşfetmiş kişidir öğretmen ve onu sınırlayan sadece hayalleridir. Evet bizler öğretmeniz ve eğitim öğretim faaliyetlerimizde ne bir sınır, ne de engel tanırız.

Eğitimde soru çözmek mi sorun çözmek mi? Eğitimde soru çözmek mi sorun çözmek mi?

Gözümüz kadar sevdamız da karadır. Sevdik, ama çok sevdik? Anamızın, babamızın hayır duasıydı, hayalleriydi mesleğimiz.  Mesleğimiz aşkımız oldu, karasevdaya tutulduk. Sesimizi söze döküp, anlattık, anlattık, anlattık? Gönlümüzü hep geniş tuttuk. Kelimelerin gücüne sığınıp, her gördüğümüze her yerde öğretmen olduk. Kelimeleri anlayanlarla, sözleri yaşayanlarla şekillendirdik hayatı. Karanlıkta yürümeye mahkum olmasın geleceğimiz diye sorduk, sorguladık, cevapta her tarif bir yol sundu evlatlarımıza.

 

 

18 milyon öğrencimiz var. Dünyada var olan 206 ülkenin 170'inin nüfusundan fazla bu sayı. Bırak eğitim öğretimi, bu ülkede senin iddia ettiğin gibi azıcık gevşeklik gösterse öğretmenler, her gün manşetten haber olacak olaylar yaşanır.

Adından nasipsiz, behey çizgisiz, behey zikzak, her biçilmiş kaftanı giymeye talip, yanlış klavuzlara kızıp yolu satan, noktayı bulamamış virgül, baltayı taşa vurdun, haddini hududunu aştın.

 

BU SANA SON DERSİMİZ.

Hayatın boyunca öğretmenlerden birçok ders aldın elbette. Şimdi bu sana son dersimiz Şeref? 

"Sen gerçek bir gazeteci olsaydın, orta vadeli planda öğretmenden önce, vatandaşın sürekli aldatıldığını görürdün. 15 yıldır tek başına, milli eğitim bakanlığını yöneten aynı hükümet olduğu halde,  sistemi sürekli mıncıklamalarını, neredeyse her yıl, lise ve üniversite sınav giriş sistemlerini değiştirmelerini ya da son tahlilde överek getirdikleri TEOG'u yine överek kaldırmalarını görürdün. Bir zaman "hadi el yazısıyla yazsın çocuklar" diyip, bir zaman sonra "artık düz yazı yazsınlar" demelerini görürdün. Eğitimi deneme tahtasına çevirmelerini görürdün. Liyakat sistemini yerle bir etmelerini, liyakat yerine "Benden olmazsan sana bu makamlarda hayat hakkı yok" diyerek hareket ettiklerini,  kendilerinden görünenleri ya da en iyi takla atanları, okullara idareci yaptıklarını görürdün. Mülakatla idareci, öğretmen aldıklarını görürdün.

BİZİM BİR TANE SIFATIMIZ VAR. O DA ÖĞRETMEN?

Bakan Mehmet ŞİMŞEK kurulması düşünülen Öğretmen Akademisi'nden bahsedince, bu Şeref OĞUZ da köşe yazısında demiş ki, Öğretmen Akademisinde eğitimini tamamlayan öğretmen KURMAY ÖĞRETMEN olsun. Zihniyete bak. Peki sonrasında öğretmeni kıdeme göre TUĞÖĞRETMEN, ORÖĞRETMEN, TÜMÖĞRETMEN mi yapacaksınız ? Bizim bir tane sıfatımız var. O da yanlıca ÖĞRETMEN.

Öğretmen akademisi elbette kurulsun, itirazımız yok. Ancak bunu söylemek için sayısı neredeyse 1 milyona varan eğitim çalışanına hakaret etmek gerekmezdi. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlerin kariyer ve kişisel gelişimlerine yönelik her yıl yüzlerce hizmetiçi eğitim kursu ve programı düzenlemektedir. Bundan bile haberin yok.

Bir gazeteci öğretmen yetiştirme sistemini yerden yere vurabilir ancak "en gevşek öğretmen nesli" ifadesi asıl gevşeklik değilse, nedir?

Öğretmenler ders verdikten sonra konunun pekiştirilmesi için bir de ÖDEV verirler. Bu sana son dersimizdi Şeref OĞUZ. Şimdi bu dersi pekiştirecek ödevini veriyoruz. Bu kıymetli eseri oku ve önemli yerlerin altını çiz. Sonra özet çıkar. Boş konuşmamayı ve özellikle öğretmenlere saygısızlık yapmaman gerektiğini öğren. Ardından da bunu oku. Çok kıymetli bir eğitimci yazarın kitabıdır, aman haylazlık yapıp yabana atma çünkü bu kitap, az konuşup çok şey anlatmanın vücut bulmuş halidir.. Umarız ki güzel sözler ve kelimelerle güzel yazılar yazmayı öğrenirsin.

 

 

                                                                                  Erdinç ÖZTAŞ

                                                           Türk Eğitim Sen İstanbul 4 Nolu Şube Başkanı


Editör: TE Bilisim