BRICS grubu, petrol devi ülkeleri “transfer” ederek sttratejik genişleme başlattı BRICS grubu, petrol devi ülkeleri “transfer” ederek sttratejik genişleme başlattı
Rusya’da düzenlenen G-20 ülkeleri Maliye Bakanları toplantısına katılmak üzere Moskova’da bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avrupa ülkelerinde yaşanan borç krizinin merkez bankalarında para basarak çözülmeye çalışıldığını, kısmi rahatlama olsa da yapısal reformlar olmadan sorunun atlatılamayacağını söyledi.

G-20 toplantıları çerçevesinde dünya ekonomik politikalarının ele alındığını vurgulayan Başbakan Yardımcısı, “Her ne kadar dünya finans sektöründe nisbi bir sakinlik varsa da, eğer doğru adımlar atılmazsa ve önlemler alınmazsa bu sakinliğin kalıcı olmayacağını her kes biliyor. Dünya ülkelerinin merkez bankalarını para basarak piyasaya sürmesiyle ilgili bir durum, sükunet söz konusu. Ama asıl sorununun kaynağına indiğinizde ciddi yapısal sorunlar var, banka ve finans kurumlarıyla ilgili ciddi sıkıntılar var. Dolayısıyla sorunlara köklü çözüm üretilebilmiş değil. Önümüzdeki dönemde bu sakin dönemi en iyi şekilde kullanıp pek çok ülkede yapısal reformları gerçekleştirmek gerekiyor. Maliye politikalarıyla ilgili, bütçe açığı olsun, kamu boşluğu olsun, pek çok ülkenin ne yapacağıyla ilgili net bir şeylerin yapması gerekiyor. Bunu da orta vadeli bir perspektifle yapması gerekiyor. Yine merkez bankalarının bu olağanüstü miktarda bastıkları bu paraları piyasadan nasıl ve hangi zaman dilimi içinde geri çekeceklerini planlarını ortaya koyması gerekiyor.” uyarısında bulundu.

ERDOĞAN EYLÜL’DE RUSYA’YA GELİYOR

Moskova’da basın mensupları ile bir araya gelen Babacan, bu yıl G-20 dönem başkanlığını Rusya’nın yaptığını, gelecek yıl Avustralya ve 2015’de de dönem başkanlığını Türkiye’nin devralacağını belirtti. Rusya’da Eylül ayında düzenlenecek G-20 Devlet Başkanları Zirvesine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağını kaydeden Babacan, “G-20 15 yıllık bir yapı. Fakat son ekonomik krizle beraber profili yükseldi. Eskiden sadece bakanlar toplanırken, şimdi yılda bir kaç kere liderler seviyesinde toplanıyor. Eylül ayında da G-20 zirvesi yine Rusya’da yapılacak. Allah nasip ederse, inşallah Başbakan da gelecek. Bugün Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin’i program çerçevesinde ziyaret edeceğiz.” dedi.

TÜRKİYE IMF’DE HİSSESİNİ YÜZDE 1’İN ÜZERİNE ÇIKARMAK İSTİYOR

Bunun yanında bankacılık sektörünün regülasyonu, küresel ölçekte denetleme ve rekabet konularının ele alındığını kaydedene Babacan, Uluslar Arası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi kuruluşların yönetim yapısıyla ilgili değişikliklerin de tartışıldığını söyledi. Gelişmekte olan ülkelerin hisseleri artarken, gelişmiş ülkelerin hisselerinin azaldığına değinen Babacan, “Son 4 yılda Türkiye’nin bu kuruluşlarda 2 tur hissesi arttı, binden 5 civarından yüzde 1’e yükseldi, iki katına çıkmış oldu. Fakat bunu da yeterli görmüyoruz. Şimdi bunun üçüncü turunu başlatmak istiyoruz, bu turda rakamları yükseltmeye çalışacağız. Şunu gördük, iki turda gelişmiş olan ülkelerde itiraz hakkı azdı, belki gerçeği kabul etmiş oluyorlar. Fakat bu üçüncü turda kendileri iç sıkıntılar çekmeye başladı. Parlamentolarına bunu anlatmayı güçlük çekmeyi başladılar. İki defa parlamentolarına giderek, ‘hissemiz azalıyor, çünkü dünyadaki önemimiz azalıyor’ diye izah etmek zorunda kaldılar. Bu durumda 3. turla ilgili bazı ülkeleri isteksiz görüyoruz. Bunlar da G-20’nin gündeminde. Bunları yapabilmek için üye ülkelerin toplam yüzde 85 oyuna ihtiyaç var.” bilgisini verdi.

IMF’YE 5 MİLYAR DOLAR BORÇ SÖZÜ VERDİK

Türkiye’nin IMF’de hisselerinin artması ile 5 milyar dolar borç verilmesi yönünde bir bağlantı olmadığına değinen Babacan, “Biz onla bağlantı kurmadık, bazı gelişmekte olan ülkeler bağlantı kurdu: bizim hissemizi artırın biz de size destek verelim. Biz öyle bağlantı kurmadık. Çünkü küresel kriz döneminde öyle fazla şartlar ortaya koymak işi yokuşa götürür. Eğer bu gemide hep beraber gidiyorsak her zaman dikkat etmemiz lazım, yapıcı davranmamız lazım. 5 milyarla ilgili teknik detaylar halen devam ediyor. IMF’in kendisinin 400 milyar dolarlık imkanları var. Fakat işlerin kötüye gittiği senaryoda en az 400-500 milyar dolar daha gerekecek. Bizim bu verdiğimiz söz eldeki 400 milyar yetersiz kalıp bir 400 milyar gerekirse oransal olarak biz ona katkı vereceğiz. Örneğin, 500 milyarlık ihtiyaç varsa biz de 5 milyar söz verdiysek bunun ilk 100 milyarı gerektiğinde bizden 1 milyarını isteyecekler. 200 milyarına geldiğinde ikinci milyarı isteyecekler. Bu bir defada verilecek rakam da değil. Belki çok iyi bir senaryoda buna ihtiyaç da kalmayabilir. Dolayısıyla biz ihtiyaç olması halinde böyle bir desteği vermek konusunda söz verdik. Ama teknik çalışmalar bitmiş değil.” açıklamasında bulundu.

POPÜLİST POLİTİKALARLA BİR YERE VARILMAZ

Türkiye’de kamu özel ortaklarıyla önemli açılımlar sağlandığına değinen Babacan, “Kamu borçlusu oluşturmadan, devletin bütçesine yük olmadan nasıl altyapı yatırımları yapılır, bunları ortaya koyduk. Ve birçok ülke tarafından takip ve takdir ediliyor. Gündem bunlar. Bir miktar kurlarla ilgili görüşmeler de olabilir, ama orada çok tartışacak konu görmüyorum. Ülkeler kendi iç reformlarına düzenek koyduktan sonra pek çok iş yoluna gelecek. Suni adım ve uygulamalarla bir neticeye varılamaz. Her ülkenin iç siyaseti var. Burada popülizm rüzgarlarına dikkat etmek lazım, bunlardan uzak durmak lazım. Popülizm sıkıntılar oluşturur, gerçekçi olmak lazım, doğru politikalar yapmak lazım. Ne aldatacağız ne de aldanmayacağız. Açık, şeffaf olacağız. Güven böyle oluyor. Türkiye’de ortaya koyduğumuz başarılardan dolayı bizlerin gelip bunları anlatmamızı istiyorlar. Moskova toplantısı örneğin. Türkiye’nin tavsiyelerini dinlemek istiyorlar. Moskova toplantısında da verdiğimiz ana mesaj da güven. Güvenin üzerine inşa edilen politikalar işi kolaylaştırıyor, ama güven sağlanmazsa işler çok zorlaşıyor.” tespitinde bulundu.

KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARININ OLİGO-POLİK YAPISI DEĞİŞMELİ

Uluslar arası derecelendirme kuruluşlarının reytinglerinin tartışma konusu olduğuna değinen Babacan, “Özellikle kriz döneminde oluşan oligopolik yapıyı mutlaka değiştirmek lazım. Bu kuruluşların daha iyi bir hizmet, daha iyi bir çalışma kalitesi ortaya koymasıyla ilgili daha bir rekabet hissetmesi gerekir kendilerinin. Doğru bir yapı değil. Hatta bazı ülkelerde davalar açıldı. Çünkü kriz döneminde varlıklar birden bire değerini yitirdi. Somut adımlar atılması lazım. Bununla ilgili FSP dediğimiz finansal istikrar kurulu kapsamında çalışılıyor.” bilgisini verdi.

TÜRKİYE’NİN KRİZE YÖNELİK HAZIR PLANLARI VAR

Önümüzdeki dönemde kriz beklentisi ilgili soruya yanıt veren Babacan şu şekilde konuştu: “Geçen yılla kıyaslamada bu yıl daha sakin bir dönem. Risklerin de bir miktar azaldığı bir dönem yaşıyoruz. Bunun sebebi de merkez bankalarının çok yüksek miktarda parayı basıp ne devletlerin iflasına ne de finansal kuruluşların iflasına izin vermemesi. Kim iflas noktasına gelirse, parayı basıp veriyorlar. Ne zaman ödeyeceği de belli değil. Yeterki sen batma ve başımıza bir problem çıkarma. Örneğin Yunanistan’a yaptılar. Portekiz, İspanya ve İrlanda da aynı şekilde. Bu bankalar için geçerli. Dolayısıyla böyle bir ortamdayız. Ama köklü çözümler üretilmediği sürece bu para basmanın sonu yok. Çok basılan para günün birinde değerini kaybeder. Hem para bas hem değerini koru, böyle bir şey yok. Ama madem böyle bir fırsat var şimdi bunu iyi kullanmamız lazım. Bu rahatlama dönemi sonuna kadar devam etmez. Genel bir programları ortaya konmaları lazım. Biz Türkiye olarak her türlü senaryoya hazır olmak istiyoruz. Karşımıza çıkan tablodan dolayı şaşırmamak için. Böyle bir şey olduğunda elimizdeki hazır olan planları devreye sokabiliriz.”

ŞANGHAY, AB’NİN ALTERNATİFİ DEĞİL

Rusya’nın tüm yönleriyle Türkiye için önemli bir ülke olduğunu kaydeden Babacan, “Almanya’dan sonra 2. ticari ortağımız. Hatta petrol fiyatları yükseldiğinde birinci ortağımız da olabiliyor. Aynı zamanda Almanya’dan sonra en çok turistin ülkemize geldiği bir ülke. Enerji alanında çok ciddi bir işbirliğimiz var. Sadece petrol ve doğalgaz değil, nükleer enerji işbirliği söz konusu. Başka alanlarda da gelişmeler söz konusu, örneğin Rusya’nın en büyük bankası Sberbank’ın Denizbank’ı satın alması. Yatırımlar devam eder, ama önemli olan güven ortamıdır. Hem güven hem makul getiriler varsa yatırımlar devam edecek.” dedi. Türkiye’nin çok boyutlu dış politika yaklaşımına değinen Babacan, Şanghay’ın Avrupa Birliği’nin alternatifi olmadığını belirtti.

Editör: TE Bilisim