Türkiye ekonomisi 2017’nin üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.1 büyüdü. Türkiye, 2017’nin üçüncü çeyreğinde yüzde 6.8 büyüyen Çin’i bile geride bıraktı. Beklentilerin üzerinde gelen bu büyüeme rakamlarını uzmanlar, sozcu.com.tr’ye yorumladı.
‘DALGA GEÇMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL’

Sözcü gazetesi yazarı Murat Muratoğlu büyüme rakamları hakkında sozcu.com.tr’ye yaptığı açıklamada, “Türkiye yüzde 11.1 büyüdü demek insanlarla dalga geçmekten başka bir şey değil. Ciddiye alınacak yanı yok. Bu büyümeyi açıklayan kuruma diyorsun ki; “Bu büyümeyi geçen yıl değiştirdiğin yöntemle hesaplıyorsun. Bize bir de eski yöntemle kaç büyüdüğümüzü söyle de karşılaştırma yapalım“ Eski seriyi açıklamıyor.” ifadelerini kullandı.

‘GERÇEK BÜYÜME YÜZDE 5’İ GEÇMEZ’

“Yeni hesaplaması da yanlış… Ya ölçüm hatası yapıyor ya da bilerek manipülasyona imza atıyor.” yorumunda bulunan Murat Muratoğlu, “Gerçek büyüme yüzde 5'i geçmez. O da bu yıl verilen 220 milyar liralık kredi kefaleti, 45 milyar liralık bütçe açığı, dışarıya verdiğimiz 40 milyar dolarlık cari açık ile birlikte toplamadığı vergiler, sonu olmayan teşvikler, işe alım için verilen desteklerle beraber… Ne diyeceksin ki? Kurum yüzde 11 büyüdük diyor. Aferin!”  açıklamasında bulundu.

‘GELDİĞİMİZ NOKTA MATEMATİĞİN BİTTİĞİ YERDİR’

“Sormazlar mı adama, güzel kardeşim biz yüzde 11 büyürken enflasyon cebimizden yüzde 13 çalıyor, buna ne diyorsun diye?” açıklamasında bulunan Muratoğlu, “Siz hiç büyümesi hızlanırken işsizliği yükselen bir ekonomi gördünüz mü? Güven endeksinin düştüğü, anketlerde en büyük sorunun ekonomi olarak çıktığı bir ekonomide böylesine büyüme olur mu, hiç rastladınız mı? Geldiğimiz nokta matematiğin bittiği yerdir. Bari ellerini korkak alıştırmasalardı da yüzde 20 büyüdük deyiverselerdi. Kim ne diyecekti?” ifadelerini kullandı.

‘YÜKSEK CARİ AÇIĞIN SÜRECEĞİNİN GÖSTERGESİ’

Büyümenin alt kırılımları itibariyle, en önemli katkının hanehalklarının nihai tüketim harcamalarında ve gayrisafi sabit sermaye oluşumundan geldiğini söyleyen Enver Erkan, “Sabit sermaye oluşumundaki büyümenin artarak devam ediyor olması olumlu, diğer yandan tüketim harcamalarındaki büyüme ise talep bacağının ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Bu durum aynı zamanda enflasyonda da yukarı yönlü baskının devam etmesi demek olacaktır. Net ihracat büyümesi pozitif olmakla beraber, ithalatın en önemli büyüme katalistlerin birisi olması bu büyüme patikasında aynı zamanda yüksek cari açığın da süreceğini göstermekte.” dedi.

‘BÜTÜN BEKLENTİLERİ AŞTI’

“Maliye politikalarının genişleyici olması, KGF'nin yatırımlara ve sektörlere pozitif etkisinin görülmesi, sektörel teşvik ve vergi indirimleri kapsamında artan canlılık ile iç talebin pozitif etkilenmesi; bunun yanında Avrupa gibi önemli ihracat pazarlarımızdaki toparlanmanın dış talebi pozitif etkilemesi ile üretim ve ihracatta görülen artışların büyüme momentumu üzerindeki pozitif etkilerini 2017’nin ilk yarısında görmüştük.” diyen Enver Erkan, “2016’nın 3. çeyreğinde yaşanan ve Türkiye ekonomisinin daralmasına yol açan malum olaylardan sonra, Türkiye'nin daha düşük büyüme patikasına çekilmemesi için yapılan teşvik ve desteklerin katkısı çerçevesinde, yüksek bir büyüme 2017’nin 3. çeyreğinde de zaten bekleniyordu, ancak bu rakam bütün beklenenlerden de yukarıda oldu.” açıklamasında bulundu.

‘DÜŞÜK BAZ ETKİSİ GÖZARDI EDİLMEMELİ’

“Açıkçası; ortada olan durum enflasyon açısından riskler barındırmakla ve yüksek cari açık ile bütçe açığı oluşumuna meydan vermekle birlikte, niteliksel büyüme açısından da çok fazla tüketim ve daha az yatırım katkısı almasından dolayı sürdürülebilir değildir.” yorumunda bulunan Erkan, “Çeyrekten çeyreğe olan büyümenin de %1,2 seviyesinde gerçekleşmesi, geçen yıldan gelen düşük baz etkisinin de gözardı edilmemesi gerektiğini gösteriyor. Geçmiş serilere ait sektörel büyümelerin de %4-5 bandını işaret ediyor olması, mevcut büyüme rakamlarının sürdürülebilir olmadığını, ekonomide ısınma olduğunu ortaya koymaktadır.” ifadelerini kullandı.

‘4. ÇEYREKTE YÜZDE 5’Lİ BANTLARA DOĞRU YAVAŞLAYACAKTIR’

“2017’nin 2. çeyreğinden sonra KGF kullanımı azaldı. Hem 2017’nin 3. çeyreğindeki gibi geçen yıldan gelen bir baz etkisi olmaması, hem se sektörel teşvik ve desteklerin etkisinin azaldığı bir dönem olması itibariyle 2017’nin 4. çeyreğinde büyüme %5'li bantlara doğru yavaşlayacaktır.” diyen Enver Erkan, “Bu yavaşlama, 2017’nin 4. çeyreğinin ilk öncü göstergeleri ışığında çok da korkulduğu ölçüde olmayacaktır. Neticede sanayi üretiminin büyüme üzerindeki pozitif katma değer etkisi devam etmektedir. Bu kapsamda 2017'nin tamamı için de büyümenin %6 bandı üzerinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Birçok kurumun da 2017 büyüme beklentilerinde son bir yukarı yönlü revizyon yapacaklarını düşünüyoruz.”açıklamasında bulundu.

‘EN HIZLI BÜYÜYEN EKONOMİ’

Özyeğin Üniversitesi İşletme Fakültesi Ekonomi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale is ekonu hakkında yaptığı değerlendirmede, “Hesaplama yöntemindeki kafa karışıklıklarını bir kenara bırakırsak, üçüncü çeyrek tam bir başarı hikayesi. Türkiye, G-20 ve gelişmekte olan ülkeler arasında en hızlı büyüyen ekonomi oldu. Benim en fazla dikkatimi çeken alt kalem ise makine ve teçhizat yatırımları… Geçtiğimiz dönemlerde hızlı büyüsek de sürdürülebilir büyüme açısından büyük önem taşıyan bu veride herhangi bir olumlu tablo yoktu. Yeni açıklanan verilerde ise makine ve teçhizat yatırımlarında yaklaşık bir yıl süren gerilemenin ardından yüzde 15'in üstünde görülen güçlü artış çok olumlu. Bu artışta Kredi Garanti Fonu, teşvikler ve baz etkisinin yanı sıra güçlü talebin iş dünyasında yatırımları artırma yönünde bir kararı tetiklediğini de düşünebiliriz. Yılın ilk yarısında büyümeye katkısı sınırlı kalan tüketimin özellikle dayanıklı mal kaleminde güçlenmesi bunun işaretlerinden biri.” ifadelerini kullandı.

‘2017’Yİ 6,5’İN ÜZERİNDE BİR BÜYÜME İLE KAPATABİLRİZ’

Özlale sözlerini şu şekilde noktaladı: Büyümenin son çeyrekte de biraz hız kesmesine rağmen güçlü bir şekilde devam edeceğini düşünürsek, 2017 yılını yüzde 6,5'in üstünde bir büyüme ile kapatabiliriz. Bütün bu olumlu tabloya rağmen güçlü talebin getirdiği yüksek cari açığı da not etmemiz gerekir. 41,9 milyar dolarlık cari açık GSYİH'nin yüzde 4,7'sine denk geliyor. Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında cari açıkta da en yüksek orana ulaşan ekonomi oldu. Sermaye girişlerinin kısıtlı ve daha maliyetli olduğu bir dönemde kuşkusuz önemli bir gösterge.

(Kaynak: Sözcü)


AB, Macar ekonomisine darbe vurmaya hazırlanıyor AB, Macar ekonomisine darbe vurmaya hazırlanıyor

Editör: TE Bilisim