Almanya Mesleki Teknik Eğitimde neden başarılı? Almanya Mesleki Teknik Eğitimde neden başarılı?
Başbakan Ahmet Davutoğlu, konut alımında vatandaşa verilecek yüzde 15 oranında desteğe ilişkin ayrıntıları açıkladı. Sadece ilk evini alanlara verilecek desteğin önemli ayrıntılarından birisi şöyle: Bunun için bankada hesap açılacak ve yatırılan para 5 yıl tutulacak.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 10. Ekonomik Kalkınma Planı'nı Ankara Palas’ta düzenlediği bir basın toplantısı ile açıkladı. Basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Davutoğlu, gazetecilerin dün açıkladığı konut alacaklara yüzde 15 devlet yardımı ile ilgili ayrıntılar soruldu. Başbakan bunun üzerine şu açıklamayı yaptı:

"Kanun yürürlüğe girdikten sonra, bir bankayla anlaşarak, ben konut edinmek üzere bir hesap açmak istiyorum deyip o hesaba para yatırmaya başladığında, bu hesaba yatırılan para 5 yıl tutulup daha sonra kullanıldığında yüzde 15 devlet verecek. 100 bin lira biriktirmişse 15 bin lira da devlet verecek. 50 bin biriktirmişse 7 bin 500 lira devlet verecek. Böylece peşinat yükümlülüğü, peşinatı temin etmek kolaylaşmış olacak. Ama birisi derse ki; ben 5 yıl için yatırdım ama dördüncü üçüncü yılda evi almak istiyorum. Dördüncü ve üçüncü yıllar için de kademelendirilmiş bir teşvik uygulaması olacak. Beş yıl için yüzde 15’se, dört yıl için yüzde 12, üç yıl için yüzde 10 gibi kademelendirilmiş şekilde. Bu şimdi takriben ufak oranlarda değişiklik olur. Böylece en az üç yıl o tasarruf teşvik edilmiş olacak. Erken çekimlerde de yüzde 15’ten daha aşağıya inen kademelendirme uygulanacak. Bu devletin konut talebini artırmak suretiyle inşaat sektörüne, konut alımlarında peşinat yükünü hafifletmek suretiyle de yeni evlilere ve daha düşük gelirli kesimlere yaptığı destek olacak."

Konuşmasında inşaat sektörü ile ilgili görüşmesine de değinen Başbakan Davutoğlu, "Dün akşam inşaat sektörüyle yaptığımız görüşme çok faydalı geçti. Ekonomimizin lokomotif sektörlerinden birisidir. Orada Konutder Başkanı'nın sunduğu hususlardan birisi, son dönemde talep ve arz arasında, arz lehine bir artış olduğu ve bunun bir sıkıntı doğurabileceği... Yeni evlilikleri teşvik ve diğer arkadaşların sunduğu hususlardan birisi son dönemde konut talebi ile arzı arasında arz lehine bir artış olduğu ve bir müddet sonra bunun bir sıkıntı doğurabileceği." ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, ardından TOKİ'nin faaliyetlerini gündeme getirdi ve TOKİ'nin yaptığı 600 bine yakın konutu, 'en büyük devrimlerimizden biri' diye niteledi. "Konut sahibi olma konusunda devrim mahiyetinde bir dönem yaşandı 12 yılda." diyen Başbakan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bir taraftan dinamik nüfusumuz var, yeni evlilikleri teşvik emek istiyoruz. Eskiden şöyle birşey vardı. Nüfus az olsun konut az ihtiyaç olsun az üretilsin. Şimdi ise aksini söylüyoruz. Nüfus dinamik olsun, arz artsın, çok üretilsin. Ama öyle bir yapı kuralım ki öyle bir mekanizma kuralım ki bunu teşvik etsin. Teşvik nasıl olur? Yeni konut edineceklerin konut edindirmek için getirilen şartları hafifletmek suretiyle olur. Yüzde 25 peşinat şartı, aslında Amerika’da çıkan gayrimenkul krizi üzerinden çıkan finansal krizi engellemek için alınan bir teminattır. Yüzde 25'i peşin ödendiğinde bir teminat oluyor o sektör için. Aksi takdirde bir balon gibi şişen bir kriz olduğunda, belli bir finansal stok yoksa işte ABD'de yaşanan krizin diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de yaşanabilirdi. Olmadı. İşte şimdi o tedbirlerle biz bir anlamda tasarrufu teşvik edip, tasarruflar üzerinde konut kredileri bağlamında çıkacak bir krizi engelledik. Şimdi yapmayı düşündüğümüz uygulama şu; bu bir yükse, yüzde 25 peşinat toplamak, bunu hafifletelim. Bu yükün hafifletilmesinde doğacak sonuçlar ne? Bir; konut sahibi olmakta talebi artırıcı bir etki yapacak ve bu çerçevede özellikle düşük gelirliler için daha kolay konut sahibi olması temin edilecek. Yani ilk evde olacak, ikinci üçüncü evde değil. İlk ev edinenler için bu sağlanacak. Bu da daha çok yeni evliler ile ilgili olduğu için evlilikleri aynen çeyiz sandığında olduğu gibi evlilikleri de teşvik etmiş olacağız. Evlilikle gelen zorlukları paylaşmış olacağız."

"DESTEK İÇİN EN AZ 3 YIL TASARRUF OLACAK"

Bu talebin artışı inşaat sektörünü de rahatlatacağını söyleyen Davutoğlu, şunları söyledi:

"Düşündüğümüz model şudur. Kanun yürürlüğe girdikten sonra, bir bankayla anlaşarak, ben konut edinmek üzere bir hesap açmak istiyorum deyip o hesaba para yatırmaya başladığında, bu hesaba yatırılan para 5 yıl tutulup daha sonra kullanıldığında yüzde 15 devlet verecek. 100 bin lira biriktirmişse 15 bin lira da devlet verecek. 50 bin biriktirmişse 7 bin 500 lira devlet verecek. Böylece peşinat yükümlülüğü, peşinatı temin etmek kolaylaşmış olacak. Ama birisi derse ki ben 5 yıl için yatırdım ama dördüncü üçüncü yılda evi almak istiyorum. 4 ve üçüncü yıllar için de kademelendirilmiş bir teşvik uygulaması olacak. Beş yıl için yüzde 15’se, dört yıl için yüzde 12, üç yıl için yüzde 10 gibi kademelendirilmiş şekilde. Bu şimdi takriben ufak oranlarda değişiklik olur. Böylece en az üç yıl o tasarruf teşvik edilmiş olacak. Erken çekimlerde de yüzde 15’ten daha aşağıya inen kademelendirme uygulanacak. Bu devletin konut talebini artırmak suretiyle inşaat sektörüne, konut alımlarında peşinat yükünü hafifletmek suretiyle de yeni evlilere ve daha düşük gelirli kesimlere yaptığı destek olacak."

DEĞER ARTIŞI VE DÜŞÜŞÜNÜN TAZMİNİ İÇİN ÇALIŞMA YAPILACAK

İnşaat sektörü ile yaptıkları toplantıyı, 'model bir toplantı' şeklinde tarif eden Davutoğlu, görüşmede gündeme gelen bazı talepleri değerlendireceklerini belirterek, şöyle konuştu:

"İlk defa 8 bakan arkadaşımızla birlikte bir sektörü 5 saat dinledik, her konuyu not aldık. Bazı taleplerine arkadaşlarımız, dinledikten sonra ben söz verdim, bazı taleplerin gerçekleşmesi zor dedik, bazı talepler çok iyi düşünülmüş talepler bunları yaparız dedik, bazıları adalet gereği bunu zaten vermemiz lazım dedik. Değer artışı için biraz önce zikrettiğim eğer bireysel imar değişikliğinde bu artış olacaksa bir pay alınması karşılığı dediler ki mesela inşaat sektörü, peki değer düşüşü olursa tazmin edilecek mi? Haklı bir talep. Değer artışı olunca pay alınıyorsa değer düşüşü olunca onun karşılanması lazım. Bunu gayrimenkul sertifikası ile başka bir yerde mi karşılanır, başka bir yöntemle mi bunu çalışacağız. Bu haklı bir talepti. Çalışmamız esnasında gündeme gelmeyen bir konuydu. Onu nasıl karşılayacağımızı planlayacağız. Bunun gibi önemli sektörlerde de bunu kademeli şekilde yapmayı düşünüyoruz. Otomotiv sektörü, demir çelik, gıda tarım, enerji elektrik elektronik sektörü, hazır giyim tekstil sektörü, benzer şekilde sektör temsilcilerimizle oturacağız sektörlerin problemlerini tek tek ele alacağız."

"MERKEZ BANKASI KENDİ ÇALIŞMA SİSTEMİNİ YAPACAK"

Davutoğlu, Merkez Bankası’nın faizi yarım puan indirmesi ile ilgili bir soru üzerine de şunları söyledi:

"Merkez Bankası, Türkiye'de kendi değerlendirmelerini yapıp belli faiz oranları konusunda açıklamalar yapılıyor. Enflasyon beklentileri ile ilgili açıklamalar yapıyor. Dün de sayın Başçı açıklamalar yaptı. Biz hükümet kurulduktan sonra gerek Başçı ile yaptığım görüşmede, gerek merkez bankasından aldığım brifingde kanaatlerimizi kendileriyle detaylı olarak paylaştık. Dün de sayın Başçı’nın söylediği gibi Merkez Bankası bağımsız olmakla birlikte hükümete Başbakana danışmanlık şeyiyle ekonominin genen performansı itibariyle öyle bir rolü de vardır. O yüzden Bakanlar Kurulu’nu yılda 2 kez bilgilendirir. Tamamıyla birbirinden kopuk mekanizmalar olarak görmek yanlış. Biz de kanaatlerimizi kendileriyle paylaştık. Davos'ta da yine görüşme yaptık. Düşünceleri ve bu perspektifte yaklaşımını bakış açısını ortaya koydu. Biz de kanaatlerimizi paylaştık. Önemli olan burada en doğru kararları, ekonominin dünya ve Türkiye ekonomisinin gelişim seyrinde en doğru zamanda alabilmek. Enflasyondaki düşüş göz önüne alındığında, dünya ekonomisindeki genel trend göz önüne alındığında zaten bir faiz oranlarında düşme zaten beklenen bir gelişmeydi. Aslında bunu da daha önce zikrettiğim için söylemekte beis görmüyorum; siyasi istikrar da faiz oranlarını etkileyen bir unsurdur. Siyasi istikrarsızlık olan ülkelerde çok ciddi sıçramalar yaşanır. Türkiye'de özellikle iki seçim sonrasında 2014 yılında siyasi istikrarın 62 hükümetle birlikte bir anlamda görev değişimleri vesaireden sonra çok güçlü devam etmesinin bizatihi kendisi bile faiz oranlarını etkileyen istikrarı yansıtan bir husus. Daha önceden de böyle bir faiz indirim beklentisi bizim açımızdan vardı ve bunlar tamamıyla teknik düzeyde her zaman yaptığımız görüşmelerde ifade edilmiştir. Merkez Bankası’nın enflasyonu kontrol altında tutabilmek ve fiyat istikrarı konusunda kaygıları da göz önünde bulundurarak takip ettiği bir politika vardı. Son faiz indirimi kararı doğru bir karardır. Sayın Başçı'nın dün yaptığı açıklama doğru yönde atılan bir adımdır. Artık o kadar dinamik seyrediyor ki göstergeler, bir ay para piyasası ve diğer gelişmeler de değerlendirerek bir ay toplantı için beklemek yerine gerektiğinde olağanüstü toplantılarla, öne alınmış toplantılarla piyasaların nabzını ekonominin trendini doğru takip edip, doğru zamanda doğru kararı almak lazım. Bir tabu değil. Sayın Başçı, dün açıklamasıyla daha erkene alınabilir toplantı demesi bu konuda karar alınabilir demesi doğru bir açıklamadır. Bu konudaki beklentilerin ne olması gerektiğini de biz kendileriyle de konuşuruz, dediğim gibi ekonomik değerlendirmeler yaparız. Ama kamuoyunda özellikle ekonomik istikrar konusunda hiçbir tereddüdün olmaması önemli. Ekonomik istişare mekanizmalarında bir tereddüt olmaması önemli. Türkiye atılması gereken adımları atma konusunda AK Parti döneminde zaten bir tecrübe ve birikim kazanmıştır. Daha önceki o iniş çıkışlar istikrarsız tavırlar hiçbir zaman bizde gözlenmedi. Bu çerçevede önümüzdeki günlerde bu yapılacak toplantılarla faiz oranlarının daha aşağı bir trende doğru yönelmesi beklentisi hepimiz için söz konusudur. Bu yönde bir karar alınacağı düşüncesindeyim. Ama Merkez Bankası kendi çalışma sistemini bu anlamda uygulayacak."

Editör: TE Bilisim