Trafik kanununda yeni dönem! Cezalar peş peşe gelecek Trafik kanununda yeni dönem! Cezalar peş peşe gelecek
 Türkiye küresel emperyalizmin merceği altında. Attığı her adım takip ediliyor. Tam anlamıyla küresel bir abluka yaşıyoruz. Amaç, Türkiye’nin uluslararası platformlarda hareket kabiliyetini sınırlamak.

Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden yapılan tartışmaların arka planında hiç şüphesiz bu uluslararası çıkar şebekesinin parmağı var.

Türkiye’nin mali portesi masaların üzerinde duruyor. En fazla ilgilendikleri konulardan biri Türkiye merkezli sıcak para trafiği.

Türkiye’den çıkan para ve Türkiye’ye giren para finans ajanlarının radarlarına takılıyor olmalı ki, durmadan rapor yayınlıyorlar ve Türkiye’yi uluslararası kuruluşlara üstü örtülü şikâyet ediyorlar.

Mali İstihbarat Birimi MASAK

Suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadele ederek etkin bir ekonomi ve temiz bir toplum oluşmasına katkıda bulunmayı kendisine hedef olarak belirleyen MASAK’ın ne eksik ne fazla kelimenin tam anlamıyla mali istihbarat birimi olduğu söylenebilir.

17 Şubat 1997 tarihinde fiilen göreve başlayan Mali Suçları Araştırma Kurulu, Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karapara aklama suçunun araştırılması ve incelenmesi ile görevlendirildi.

18.10.2006'da yürürlüğe giren 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunla; terörün finansmanının önlenmesi kapsamında veri toplamak, şüpheli işlem bildirimlerini almak, analiz etmek ve değerlendirmek de MASAK’ın görevleri arasında.

Maliye Bakanlığı bünyesinde ana hizmet birimi statüsünde ve doğrudan Maliye Bakanına bağlı olarak görev yapıyor.

Mali Suçları Araştırma Kurulu MASAK’ın temel fonksiyonu suç gelirlerinin aklanması alanındaki gelişmeler ile aklama suçunun önlenmesi ve ortaya çıkarılmasına yönelik yöntemler konusunda araştırmalar ve sektörel çalışmalar yapmakla sınırlı değil.

Aynı zamanda önlemler geliştirmek, veri toplamak, toplanan verileri analiz etmek ve değerlendirmek, araştırma ve incelemeler yapmak veya yaptırmak ve elde edilen bilgi ve sonuçları ilgili makamlara iletmek gibi görev tanımları mevcut.

Fınancıal Actıon Task Force- FATF Türkiye’ye Kafayı Takmış

Türkiye’de Mali Suçları Araştırma Kurulu MASAK ne ise Uluslararası platformlarda Fınancıal Actıon Task Force- FATF/ Mali Eylem Görev Gücü o. Bir farkla?

MASAK, Türk devleti ve milletinin çıkarlarını korumak için, FATF ise Uluslararası vampir şebekesinin devamı için var.

Küresel emperyalizmin kan emici finans sistemi; kontrol edemediği kayıt dışı para trafiğine kara para damgasını vuruyor.

Uluslararası sömürü düzeninin vazgeçilmez kurumları bankacılık sistemi ve finans sektörüne yönelik tehdid tanımlamasından hareketle Kara Para Aklanmasına İlişkin Mali Eylem Görev Gücü (FATF), 1989 yılında Paris'te düzenlenen G-7 Zirvesi tarafından kuruldu.

G-7 ülkeleri (ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada) tarafından karapara aklamanın uluslararası alanda önlenmesi amacıyla OECD bünyesinde oluşturuldu.

FATF Türkiye’nin kara para aklama ve terörle mücadelesi odaklı

Mali Eylem Görev Gücü (FATF), son raporunda Türkiye'nin kara para aklama ve terörle mücadele finansmanını (AML / CFT) masaya yatırdı.

Sözde nesnel bir üslup kullanılan raporda Türkiye ile ilgili 2018 Yılı verilerinin baz alındığı bir risk değerlendirmesi var.

Türkiye’nin coğrafi konumu nedeniyle, uyuşturucu kaçakçılığı, göçmen kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve yakıt kaçakçılığından kaynaklanan en yüksek kara para aklama riskleriyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor.

FATF ajanlarına göre Türkiye aynı zamanda hem ulusal hem de uluslararası tehditlerden kaynaklanan önemli terör finansmanı riskleriyle her an yüzleşebilir.

Türkiye'nin kara para aklama ve terör finansmanı ile karşı karşıya olduğu riskleri anladığını düşünmekle birlikte terörle bağlantılı mali varlıkların dondurulması ve kitle imha silahlarının yayılmasını önlemek için tedbirlerin iyileştirilmesi ihtiyacı da dahil olmak üzere ciddi eksikliklerin devam ettiğini belirtiyorlar.

Son yıllarda, Türkiye, ilgili yasa ve yönetmelikleri önemli ölçüde güçlendirmiştir. Bu riskleri ele almanın suçluları, mali sistemi kötüye kullanan terörist yapılanmaları saptamak ve önlemek için olumlu eylemlerin temelini oluşturacağını söylüyorlar. *

Voice of Amerika ise başka telden çalıyor. Amerikanın Sesi diyorki; "Uluslararası kara para aklama ve terörün finansmanının önlenmesine ilişkin Mali Eylem Görev Gücü (FATF), Türkiye'nin her iki alanda da yetersiz olduğunu vurgulayarak, hızla önlem almazsa, mali kontrolleri yetersiz olan ülkelerin yer aldığı "gri ülkeler" listesine girme riskiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.


Raporda, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu riskleri anladığı ancak "terörle bağlantılı varlıkların dondurulması ve kitle imha silahlarının çoğaltılmasına karşı tedbirlerin iyileştirilmesi ihtiyacı da dahil olmak üzere ciddi eksikliklerin devam ettiği" belirtildi.**

Türkiye FATF’e 24 Eylül 1991'de üye oldu

11 Eylül 2001 tarihinden sonra vizyonuna terörün finansmanı ile mücadeleyi de dahil eden FATF’nin halen 32 ülke ve 2 bölgesel kuruluş olmak üzere toplam 34 üyesi var.

Türkiye FATF’e üye oluşu 24 Eylül 1991'de. Türkiye’nin para trafiğini uluslararası denetime açan dönemin iktidarlarının aklına çok sonradan gelmiş olmalıki Mali Suçları Araştırma Kurulu MASAK ancak 17 Şubat 1997'de kurulabilmiş.

FATF, üye ülkeleri karapara aklama ve terörün finansmanının önlenmesi konusunda gösterdiği gelişmeler bakımından periyodik olarak denetliyor ve değerlendiriyor.

FATF, ülke raporunda tespit edilen eksiklikleri iki yılda bir yapılan güncelleştirme (Biennial Update) ve düzenli izleme (Regular Follow Up) ile takip ediyor.

FATF tarafından 1990 yılında çıkarılan, 1996 yılında gözden geçirilerek yayınlanan ve 2003 yılında tekrar revize edilerek yayınlanan 40 Tavsiye Kararı, karapara aklama ve terörün finansmanı ile mücadele için yasal, finansal, operasyonel ve uluslararası işbirliği konularında üye ülkelerce uyulması gereken standartları içeriyor.***

Asıl kara para aklayıcıları kimler?

Az gelişmiş ama petrol zengini Arap ülkelerini kasıp kavuran Arap Baharı neden ve kimler yaptı dersiniz?

Pentagon-Rockefeller ve Rothschild ailesinin son ortak operasyonu Arap Baharı’ydı.

Operasyon öncesinde taraflar Arap Baharı’nın en önemli oyuncuları Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih (95 milyar dolar), Libya lideri Kaddafi (153 milyar dolar), Tunus lideri Zeynel Abidin bin Ali (103 milyar dolar) ile Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in (145 milyar dolar) tutarındaki kişisel servetlerinin pay edilmesini kararlaştırmıştı.

Evdeki pazarlık çarşıya uymadı!

Bu 4 lider yaşarken paraları İngiliz fonlarında kullanılmıştı. İnşallah bizdeki siyasi liderler aynı hataya düşmemiştir. Asılacaksan İngiliz sicimiyle asıl deyimini bilmiyor olamazlar

Anlaşma gereği bu 4 liderin yaşarken İngiliz fonlarında kullanılan paralarının yarısı, Amerikan silah şirketlerine devrolacaktı, petrol sahaları da iki güç arasında paylaştırılacaktı.

Ancak operasyon bittiğinde ABD ve Rockefeller ailesinin tetikçi kurumu Pentagon avucunu yaladı. Bazı ülkelerdeki petrol rafinerileri Rothschild ailesine geçti. Pentagon’a büyük kazık atıldı.

Deyim yerindeyse hem paraların hem de petrol sahalarının üstüne bir bardak soğuk su içti. 496 milyar dolar tutarındaki meblağ, “allem-kallem" edilip Rothschild ailesinin hissesine geçmişti.

Rothschild ailesi, Arap Baharı’nda tek mermi atmadan, tek dolar kullanmadan trilyonlarca doların sahibi oldu. Petrol rafinerilerinden günlük kazançları 200 milyon dolar civarında.

Trump yönetimi bunun hesabını sormak istiyor. Çünkü Pentagon tarihinde ilk kez bu kadar güçlü aldatıldı. Trump’ı azil operasyonunun arkasında bu hesap görme fikri yatıyor.

Birilerinin dikkatine İngilizler Kaddafi'yi nasıl aldattı?

Kaddafi devrildiğinde İngiliz istihbarat servisleri MI5 ve MI6’in Muammer Kaddafi döneminde Libya gizli servisi ile ortak istihbarat yürüttüğü operasyonların ortaya çıkmıştı.

Libya ajanları Britanya topraklarında operasyon düzenlemeye davet edilmiş, bu ajanlar MI5 görevlileri ile birlikte çalışmışlar ve Britanya’nın sığınma hakkı verdiği, dönemin lideri Muammer Kaddafi’nin bazı muhaliflerini yok etmişlerdi.

Yani Demokrasinin beşiği diye yutturulan İngiltere’de canlı insan avı düzenlenmişti.

İngiliz servisi MI5 ve MI6’in Libya’da veya Libya dışında Kaddafi’nin izni ve bilgisi dahlinde ne tür operasyonlar yaptığı ise bilinmiyor.

Zulümle abad olunmsyacağını hesaba katmayanların sonu böyle.

Fınancıal Actıon Task Force Saddam ve Kaddafi'nin Türkiye’de Olduğu İddia Edilen Servetlerinin Peşinde

Küresel kefen hırsızları mezar soyucusu nebbaşlar, Türkiye’nin para trafiğini, mali hareketliliğini boşuna takip etmiyor?

Şehir efsanelerine bakılırsa önce Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin’in daha sonra Libyadevlet başkanı Muammer Kaddafi’nin hazinesi özel operasyonlarla Türkiye’ye getirildi.

Tabii ki doğruluğu teyide muhtaç. Bağdat düşmeden yani Amerikalı sığır çobanı katiller sürüsü Bağdat’a girmeden önce Saddam’la görüşmeye giden Türk heyetinin iki görevi vardı.

Birincisi ordusunun Amerikalılara direnmeden teslim olacağı bilgisini kendisine ulaştırmak, diğeri de bizzat Saddam’ın talebi üzerine şahsi servetinin Irak’tan çıkarılarak Türk bankalarında korunmaya alınması.

Rus haber ajansı TASS, Türkiye'nin Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen aracılığıyla Saddam'a ‘Kansız çözüm için çekil’ mesajı verdiğini duyurmuştu.

Tüzmen'in ‘‘Krizin Irak halkı açısından kansız çözülmesini istiyorsan, bölgedeki istikrarı düşünüyorsan, iktidarı devredip çekilmen gerek’’ mesajını ilettiği ileri sürülmüştü.****

O dönem sıklıkla Bağdat’a giden 58. Hükümet'in Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen tarihe tanıklığını paylaşmalı.*****

Benzer bir talebin Kaddafi'den gelmiş olması olası. Türkiye’de madem bu kadar para var neden ekonomisi kötü? Yoksa bu küresel şeytanlara külahı ters giydirdik te bizim mi haberimiz yok?

Ömür ÇELİKDÖNMEZ

Editör: TE Bilisim