BRICS grubu, petrol devi ülkeleri “transfer” ederek sttratejik genişleme başlattı BRICS grubu, petrol devi ülkeleri “transfer” ederek sttratejik genişleme başlattı
Osmanlı Türk Devletinde kapitülasyonlar ve imtiyazlar Duyun-u Umumiyeyi doğurmuştu.

Bu dönemdeki Özelleştirmeler ve alım garantileri de Varlık Fonunu doğurdu.

Şöyle ki; Kapitülasyonlar ilk kez 1536 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Fransızlara verilen ticari imtiyazlardı.

Kanuni dönemindeki kapitülasyonlar güçlü olan Osmanlı Türk Devletinin zayıf olan milletleri korumak amacı ile verdiği lütüf idi, yardım idi ve sadece ticari alanları kapsıyordu.

Ancak sonradan devletin zayıflama döneminde ise işler tam tersine döndü. Artık kapitülasyonlar ve imtiyazlar verilmiyordu, güçlüler tarafından zorla alınıyordu. Kapitülasyonlar artarak devam etti. Ticari, hukuki ve siyasi alanlarda, başka milletlere, içerideki ve dışarıdaki kişilere, kuruluşlara, Ermenilere, Rumlara, Yahudilere de verilir oldu.

Öyle ki Türklerin kendi devletlerinde yapabilecekleri bir işleri bile kalmamıştı. Artık Türk olmak, her türlü haklardan yoksun olmak, ikinci, üçüncü sınıf vatandaş olmak demekti.

Kapitülasyonlarla ve imtiyazlarla devletin gelirleri bir bir azalmaya başladı. Osmanlı Türk Devleti artık vergi toplayamaz, gelir elde edemez, dış borç bile bulamaz hale gelmişti.

Maalesef para ve kaynak eksikliği çok daha kötü bir şekilde yani “Duyun-u Umumiye Yönetimi” kurularak bulundu. Duyun-u Umumiye Yönetimi, 1881 yılında II. Abdulhamit tarafından kuruldu. İkisi Türk, biri İngiliz, biri Fransız, biri Alman, biri Avusturyalı ve biri de İtalyan olmak üzere 7 kişiden oluşturuldu.

Böylece Osmanlı Türk Devletinin en önemli gelir kaynakları yabancılardan oluşan Duyun-u Umumiye Yönetimi tarafından toplanır oldu.

Yani kasanın başına yabancılar oturdu, gelen vergiler, harçlar, paralar bizzat yabancılar tarafından ilk elden toplanır oldu.

Ancak Türk kurtuluş savaşı sonucunda, 1923 yılında Lozan Anlaşması ile ekonomik, siyasi, hukuki tüm kapitülasyonlar/imtiyazlar kaldırılmıştır ve hızla devletleştirmeler başlamıştır.

Duyun-u Umumiye Yönetimi ise, süreç içerisinde borçlar bir bir ödenerek, kısım kısım tasfiye edilerek ortadan kaldırılmıştır.

Özelleştirmeler ise, ilk kez 1984 yılında Turgut Özal’ın kamu mallarını satması ile başladı.

O günden bugünü yüzlerce, kamu kurum ve kuruluşu, gayrimenkuller, hizmet sektörleri özelleştirildi, satıldı. Gerçekte ise birilerine peşkeş çekildi, yağmalandı, talan edildi. Yetmedi, yatırım teşviki yalanı ile yandaş iş adamlarına üretim ve istihdam sağlamayan, ihracat yapmayan, tam tersi ithalatı ve tüketimi teşvik eden, vergi, harç, skg gibi muafiyetler verildi.

Yetmedi, şimdi de yandaş iş adamlarının yaptıkları köprülere, havalanlarına, yollara, şehir hastanelerine, tarihte görülmeyen ve dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmayan bir şekilde “Alım Garantileri” verildi.

Her biri birer kara delik oldu, para yutuyorlar.

Devlet, vergi toplayamadığı ve gelir elde edemediği gibi, verilen garantiler nedeni ile üstüne birde paralar ödemektedir.

Maalesef yine artan para ihtiyacı, gelirlerin eksilmesi ve zayıf ekonomi nedeni ile bu kezde çareyi “Varlık Fonu” kurmakta buldular. Varlık Fonu, para bulabilmek, borçların idaresi ve fondaki kamu kurumlarını rehin vererek daha rahat borçlanabilmek için, yani günü kurtarmak için kurulmuştur.

Bugünün Özelleştirmeleri ile geçmişin Kapitülasyonları aynıdır.

Yine bugünün Varlık Fonu ile geçmişin Duyun-u Umumiyesi de aynıdır.

Anlayacağınız, geçmiş satıldı, bugün satıldı. Artık ihalelerdeki alım garantileri ile ve Varlık Fonu ile de gelecek satılmaktadır. Tarihi bilmeyenler, anlamayanlar, tarihte yaşanmış olumsuzlukları, kan ve gözyaşlarını, yoklukları tekrar tekrar yaşamak zorundu kalırlar.

Çünkü tarih tekerrürden ibarettir ve aynı olaylar hep aynı sonuçları doğurur. Geçmişteki Kapitülasyonlar ve Duyun-u Umumiye, Türk egemenliğinin ve devletin hükümranlık haklarının kaybolmasına, işgale ve Türk kurtuluş savaşına sebep olmuştu. Bakalım bugünkü özelleştirmelerin, alım garantilerinin ve Varlık Fonununun sonu nereye varacak.

(Bayri Ali Hacımustafaoğlu)


Editör: TE Bilisim