Faiz lobisine bugüne kadar yapılan en büyük kıyak! Faiz lobisine bugüne kadar yapılan en büyük kıyak!
Türkiye'nin önde gelen sanayicileri iklim değişikliği ve çevre konusunu tartıştı. Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, iklim değişikliği sorununa farkındalığın oluşmadığından yakındı.


TAV Yönetim Kurulu Başkanı Sani Şener de havayolu şirketlerinin sera gazı salınımında daha duyarlı, dikkatli olması gerektiğini söyledi.

Bursa Uludağ’da dördüncü kez düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin ikinci günün ikinci oturumunda ‘Liderin Sürdürülebilirlik Ajandası’ konusu ele alındı. Moderatörlüğünü Avea’dan Erkan Akdemir’in yaptığı oturuma, konuşmacı olarak TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, Eczacıbaşı Holding’den Bülent Eczacıbaşı, BriSA’dan Hakan Bayman, Borusan Holding Agah Uğur, TAV’dan Sani Şener ve Yaşar Holding’den İdil Yiğitbaşı katıldı.

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Birleşmiş Milletler iklim değişikliği ile mücadele ile ilgili olduğunu ifade ettiği ‘Nuh’un gemisine biniş kartı’ diye bir davetiye dağıtmak istediğini belirterek sözlerine başladı. Eczacıbaşı, sürdürülebilirlik konusunda öncelikle çevresel, ekonomik ve sosyal boyutların ön plana çıktığını belirterek, “Çevresel boyutlarında iklim değişikliği ön plana çıktı. İklim değişikliği insanların neden olduğu bir olay. İklim değişikliği insanlığın sonunu getirecek veya çok önemli felaketlere neden olabilecek bu da bir tespit.” dedi. Liderlerin iklim değişikliğinin farkında olduğunu anlatan Eczacıbaşı, bu kuşağın iklim değişikliğini geri çevirecek son kuşak olduğuna dikkat çekerken, “Bu gidişatın sonunda büyüklerin öğüdüne uymanın zorlaşacağını ve ‘ayaklarını sıcak, başını serin tutun’ sözüne uyamayacağız, çünkü tepemizdeki güneş biraz daha yakıcı hale gelecek. İnsanlığın geleceği yoksa ekonominin de anlamı yok bu nedenle öncelikle iklim değişikliğini ele almalıyız.” şeklinde konuştu.

Birleşmiş Milletlerin iklim değişikliği üzerinde önemle durduğunu aktaran Bülent Eczacıbaşı, şöyle devam etti: “İklim değişikliği ile ilgili iki önemli fırsat var. Bunlardan biri siyasi fırsat. Bu senenin sonunda Paris’te toplanacak iklim zirvesi insanlık için belki de son fırsat. Birleşmiş Milletler bu toplantıda tüm ülkelerin iklim değişikliği ile ilgili fikir birliğine ulaşmayı ve ülkelerin karbon salınımının kısıtlaması konusunda ne gibi tedbirler alacağını taahhüt altına almak istiyor. Bu hedefe ulaşılırsa tarihi bir sonuç alınmış olacak. İkincisi de bu yatırımlar yeterince yapılıyor mu? Bence bu yatırımlar yeterli değil.” Eczacıbaşı, özelikle Paris zirvesinden sonra ‘Yeşil etiket’ gibi yeni yaptırımların olabileceğini belirterek şirketlerin buna hazırlıklı olması gerektiğini kaydetti.

Kurumların inovasyon ve sürdürülebilirlik konusunu bir tek yöneticide toplaması gerektiğini anlatan Bülent Eczacıbaşı, şunları kaydetti: “Ülkedeki sürdürülebilirliği ve ülkenin makro ekonomik gelişmesi açısından sürdürülebilirliğe bakış açısı. Eğer ülkede düşük karbon eğilimine yönelik bir bakış açısı varsa kurumlarda buna göre yatırım yapıyorlar. Gelişmiş ülkelerde Almanya buna örnek. Gelişmekte olan ülkelere ise Şili örnek olabilir. Fas ise güneş enerjisi yatırımlarını 6 kat artırdı. Türkiye’de bu örnekler arasına katılabilir, öncü ülkelerden biri olabilir. Düşük karbon ekonomisi yaklaşımı ile gelişmesini hızlandırabilir. Artacak yatırımlarla hem öncü ülke, hem de gelişmesini hızlandıracak ülke olabilir. Dünyada bizlerde elimizdeki görevleri yapamazsak hiç kuşkumuz olmasın ki dünyamız da uzaydaki yolculuğuna devam edecektir biz olmasak da.”

Borusan CEO’su Holding Agah Uğur ise 2009’dan bu yana sürdürülebilir bir çalışma yaptıkların dile getirirken şöyle konuştu: “Sürdürülebilirliği şirketlerin uygulaması kolay olmuyor. Bütünsel yaklaşımın nasıl olması gerektiğinde şirketler zorlanıyor. Biz bunu üç kategoride ele alıyoruz. Ekolojik sürdürülebilirlik, sosyal sorumluk ve kurumsal yönetimi başlığı altında biz bu sürdürülebilirliği kategorize ettik. Ekolojik sürdürülebilirlikte kaynakların doğru kullanılması var. Su ve elektrik gibi kaynakların doğru kullanılarak. İkincisi atık yönetiminin çok daha etkinleştirilmesi ve çevreye hazır hale getirilmesi. Üçüncüsü de salınımlar, sera gazı salınımlarının da azaltılması konusunda çalışıyoruz. Sosyal sorumlulukta ise birincisi çalışanlar. Bundan bütünsel yaklaşım daha farklı oluyor. İş güvenliği ve çalışan sağlığı bir numaralı faktör. İkincisi ideal bir kurum kültürü, fırsat eşitliği üzerine inşa edilecek bir adil kurum kültürü, üçüncüsü de çalışanların profesyonel olarak geliştirilmesi.”

"HAVACILIKTA YÜZDE 2 SERA GAZI SALINIMI"

TAV Yönetim Kurulu Başkanı Sani Şener de yüzde 2 civarında havayolu ulaşımında sera gazı salınımının yaşandığını ifade etti. Şener şunları anlattı: “Havacılık sektörü olarak önde olduğumuz için çevre güvenliğine büyük önem verdik. Ayrıca halka açık bir şirket olduğumuz için bunlara önem verdik. İşte lider bu işe nasıl katıldığı yönünde ise biz başarılı olmak için bir hedef koyuyoruz. Ondan sonra deli gibi uyguluyorsunuz. Uygulamazsanız kesinlikle bir işe yaramaz. Bizde lider olarak bunların uygulanmasına büyük önem veriyoruz. Çevresel sürdürülebilirlikte sadece yeşil akla geliyor, doğru çok önemli ama bunun yanında ekonomik ve soysal sürdürübelirlikte bununla birlikte gelir. Bunları birbirinden ayırmamak gerekir. Enerji verimliğinden az karbon salınımı nedeniyle 7 milyon TL para harcadık. Çevresel ekonomik sürdürülebilirliği birbiri ile ilgili tutmak gerekiyor.” Sani Şener, ayrıca iklim değişikliğine yönelik gerekli adımların atılamaması halinde gelecekte türbülanstan dolayı uçakların dahi uçamayacağını belirterek, geçen sene İstanbul’da yaşanan hortumları buna örnek gösterdi.

Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı ise, firma olarak sürdürülebirliğiye büyük önem verdiklerine vurgu yaparken şunları söyledi: “Sürdürülebilirlikte yeni ürün geliştirmek ve sürdürülebilir iş üretimleri geliştirmek, iş yaparken operasyonel mükemmellik, verimlilik, nakliye optimizasyonu ve enerji verimliliğini birlikte ele alıyoruz. En mükemmel şekilde üretimi gerçekleştirip minimum israf ve iadeyle üretimi geçekleştirmeyi sürdürülelirlik açısından algılıyoruz. Ayrıca imzaladığımız Küresel İlkeler Sözleşmesi sonrasında da 2009’dan bu yana sürdürülebilirlik raporlarımızı da yayınlıyoruz. Sürdürülebilirlik ana stratejimizden biri. Uzun vadeli stratejilerle topluluuğumuz bunu gerçekleştiriyor.”

Oturumun öncesinde Kadın dostu şirketlere ödülleri verildi. Burada en çok kadın çalıştıran şirketlere ödülleri verildi.



Editör: TE Bilisim