Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ın başına gelenler, Türk medyasının nasıl bir baskı altında olduğunun acı bir sembolü olmuştur. AKP iktidarında medya üzerindeki baskı, zulüm, tehdit her geçen gün artmaktadır.

"Ergenekon davası" adı verilen süreçte birçok medya mensubu sırf AKP'ye muhalif olduğu için hapislere tıkılmıştı. Medya üzerindeki baskı o günlerden itibaren artmaya başladı. Sonra hadise artık ölümle, dayakla tehdit noktasına geldi. Ahmet Hakan da son zamanlarda bu tehditlerin muhatabıydı. Ahmet Hakan'ın başına gelenler, muhalif yazı yazan, AKP'nin yanlışlarını dile getiren her yazarın başına gelebilecek bir durum haline gelmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de öyle bir atmosfer yarattı ki, AKP milletvekilleri artık gazete basıyor ve gazeteci dövmekle tehdit ediyor.
AKP İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın, Ahmet Hakan'a yönelik "Ben bugün Nişantaşı'na evinin önüne gitmeyi düşünüyordum, tek başıma. Gidecektim oraya bekleyecektim, gel bakayım buraya diyecektim. Bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmamak olmuş" diyordu. Sonunda başkaları aracılığıyla hedefine ulaşmıştır. Abdurrahim Boynukalın'ın düşündüklerini "elikalın" serseriler gerçekleştirmiştir.
Ahmet Hakan'a saldıranların üçünün resmi AKP'li, birinin HDP'li olması da Dolmabahçe mutabakatının gazeteci dövme konusunda da serserilere yol gösterdiği anlaşılıyor.
Yazarların, gazete patronlarının ölümle, dayakla, dişlerini sökmekle tehdit edildiği "Yeni Türkiye" AKP'nin eseridir. AKP iktidarında her gazetecinin, medya patronunun hayatı ve sağlığı tehlikededir.
Ahmet Davutoğlu "Soru soran gazeteci rahatlıkla evine gidebiliyorsa basın özgürdür" diyordu, demek ki gazeteci evinin önünde dayak yiyorsa "Basın özgür değildir" durumu artık tescillenmiştir.
AKP, medya üzerinde bu kadar baskı kuruyorsa bilin ki, saklaması ve gizlemesi gereken yanlışları çoktur. Bir Cumhurbaşkanı medya ile bu kadar çok uğraşıyorsa ve adı geçen her yazıya, cümleye dava açıyorsa bilin ki, büyük bir korkusu vardır.
Türkiye bugüne kadar ne böyle bir iktidar, ne böyle bir Cumhurbaşkanı görmüştür. Kendilerinden olmayan her kesime baskı kuruyorlar ve bunu zulme dönüştürüyorlar. Medya da bunu en fazla yaşayanların başında geliyor.
Ahmet Hakan en fazla eleştirdiğim yazarların başında geliyor. Ama ona yapılanların sürecini incelediğinizde, ona yapılanın tüm medya mensuplarına yapılabileceğini çok iyi anlarsınız.
Bugün Ahmet Hakan ise, yarın Mehmet Hakan durumu hala sıcaklığını korumaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ahmet Hakan'a saldırı olayı sonrası günler sonrası "Olayı tasvip etmek mümkün değil. Ancak köşelerinde, başka köşe yazarlarını lanetleyen yazılardan bu arkadaşlarımızın kaçınması lazım" açıklamasını yapması hiçbir anlam ifade etmiyor. Cem Küçük, Mehmet Metiner gibiler hala AKP'nin gazetelerinde yazıyor, televizyon programlarına çıkmaya devam ediyorsa, Abdurrahim Boynukalın gibiler hala AKP'de siyaset yapıyorsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan millete sadece masal anlatıyor demektir. Medyaya baskı atmosferini oluşturan bizzat Recep Tayyip Erdoğan'dır.
AKP demokrasinin düşmanı, medya üzerindeki en büyük tehdit kılıcıdır. AKP eridikçe medya üzerinde baskısı da artıyor… Çünkü kendi çamuruna battı ve şimdi debeleniyor. Baskı ve tehditle kendini kurtaracağını sanıyor.