Çocukluğumda çayın yüzeyinde yüzen küçük bir çay sapı gördük mü “Misafir gelecek” diye heyecanlanır, sevinirdik. Bir komşunun evinde ilk kez çay süzgeci denen uğursuz icadı görmüş, varlık sebebini öğrenince öfklenmiş “Ama misafirler nasıl gelecek” diye feryat figanı basmıştım.
Yıllar geçti… Önce çaylar poşete girdi, sonra misafirler gelmez oldu.
Hoş neden gelsinlerdi ki? Benim çocukluğumda misafir geldimi baş köşe ona verilir, sırtına kallavi bir minder konur, evdeki tüm diğer minderler o rahat etsin diye etrafina serpiştirilirdi. Islak mendil yoktu ama meyve yedikten sonra ellerini silsin diye misafire ılık suyla ıslatılmış bir ıslak el bezi, bir de kurulasın diye kuru el bezi verilirdi.
Şimdi, daha otoparkta “Misafir araçları giremez” yazıyoruz kapılara. Bir zamanlar baş köşeye oturttuğumuz misafirin aracını otoparkımıza almıyoruz artık. Muhitine, semtine, evine göre bazen bekçiler misafirin GBT’sini alıyor “Kimsin, kime geldin, niye geldin” diye. Bazen zil sesine koşan evin çocuğu bağırıyor diafondan “Ne varrr?” sonra içeri bilgi veriyor “çocuk istihbarat servisi” “Babaaa, bir adam gelmiş”
Bunlar iyi günlerimiz galiba. Bir gün belkide “Misafir Giremez” yazacağız apartman kapılarına…
Misafir geldiğinde elleri ayaklarına dolanan en temiz örtüleri döşekleri misafirlerine seren , adına misafir odası dedikleri odaları olan, damdaki(ahırdaki) iki koyunun birini misafiri için kesen çocuklarına yedirmediğini misafirlerine yediren görürseniz bilinki Gümüşhanelidir .!!
Sosyal ,siyasal, ahlaki ve kültürel yozlaşma ülkemizi kuşatmış durumda.
Editör: TE Bilisim
