Osmanlı’nın Kürtleştirdiği  Türkler! Osmanlı’nın Kürtleştirdiği Türkler!
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, 1987 tarihli bir Avrupa Parlamentosu (AP) kararı ile Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı’nın devamı olmadığını kabul ettiğini belirterek, dolayısıyla Osmanlı döneminde yapılmış olan hareketlerin, yanlışlıkların, suçların hiç birisinin Türkiye Cumhuriyeti'ni bağlamayacağını söyledi.

Feyzioğlu, Sakarya Barosu'ndaki programının ardından Baro Başkanı Zafer Kazan ile birlikte Sakarya Gazeteciler Cemiyeti’ni (SGC)ziyaret etti. Cemiyet Başkanı Sezai Matur tarafından karşılanan Feyzioğlu, SGC Basın Merkezi’nde gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak nitelendiren karar tasarısını oy çokluğuyla kabul etmesinin Türkiye’ye hukuki bir sorumluluk yükleyip yüklemeyeceği yönündeki soruya Feyzioğlu, AP’nin 1987 tarihli kararını hatırlattı.

“BU HİÇ KONUŞULMUYOR İKTİDARA HATIRLATIRIM”
Bu kararla Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı’nın devlet olarak devamı olmadığını vurgulayan Feyzioğlu şunları kaydetti: “ 1987 tarihli bir Avrupa Parlamentosu (AP) kararı var. Maalesef bunu şu anda hiç kimse konuşmuyor. Ben hatırlatayım konuşulmaya başlansın. 1987 tarihli kararında yine soykırımdan söz edilmekle birlikte ‘Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’nın devamı değildir, dolayısıyla Osmanlı döneminde yapılmış olan hareketlerin yanlışlıkların suçların hiç biri Türkiye Cumhuriyetini bağlamaz. ‘ yazıyor. Tabi ben buradan siyasi iktidara bir hatırlatmada bulunayım. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar, Cumhuriyeti Osmanlı’nın devamı olarak nitelendirmeyerek ve fakat sadece maddi borçlarını kabul ederek Osmanlı’nın olası bütün sorumluluklarından da yasal zeminde kurtulmuşlardır sorumlu olmadıklarını dünyaya kabul ettirmişlerdir.”

“CUMHURİYETİ KURANLAR BUNU DÜŞÜNMÜŞLER”
Kendisinin burada ‘Soykırım vardır’ demediğini, hukuken olmadığını düşünen birisi olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, 1915 olaylarını ‘Büyük bir trajedi’ olduğunu söyleyen biri olduğunu belirtti. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranların bu tartışma hiç gündeme gelmesin diye ‘Ben yeni bir devletim’ dediğini hatırlatan Feyzioğlu “ İşte ‘Ben yeni bir devetim’i bir türlü içine sindiremeyen, aralarını atlayıp Türkiye Cumhuriyeti’ni Fatih devrinden sonraya ekleyenler ; duraklama ve çöküş devrini de görmezlikten gelerek, sanki Fatih, en fazla Yavuz Sultan Selim ( orada bitti), Kanuni devrini de dizilere göre de bir tek Hürrem’den ibaret sananlar Türkiye Cumhuriyeti’ni maalesef Osmanlı’ya yönelik yüzlerce yıllık ve bu gün artık tartışmanın, kimseye fayda sağlamayacağı kargaşanın da içine sokmuşlardır. “ şeklinde konuştu.

“AP ERMENİLERDEN ARŞİVLERİNİ AÇMASINI İSTERSE OLUMLU BİR İŞ YAPMIŞ OLUR”
Türkiye’nin arşivlerini açmaya hazır olduğunu, Eğer AB olumlu , faydalı bir iş yapmak istiyorsa Ermenistan’a da arşivlerini açmasını söylemesi gerektiğini dile getiren Feyzioğlu “ Arşivini açmayan Ermenistan Türkiye değil. Biz arşivimizi açmaya hazırız. Ama Ermenistan’da açacak. Ermenistan ısrarla arşivlerini açmıyor. Acık söyleyeyim Ermenistan’da yaşayan Ermeni halkının bütün menfaati Türkiye’yi soykırımla suçlamak yara Diyasporanın , Diyaspora’nın soykırımla suçlaması değil, Türkiye ile güzel komşuluk ilişkileri kurulması için Ermeni Diyasporası’nı ikna etmekten geçiyor. Bizim komşularımızla yurtta barış dünyada barış ilkesi içerisinde sorunsuz ticaretle, ekonomik gelişmeyle, ziyaretlerle oluşacak çok g güzel bir barış ortamını hatırlama zorunluluğumuz var. AP’nin bu kararı yanlış olmuştur. “ diye konuştu.

‘SOYKIRIM OLMASI İÇİN DOĞU VE İSTANBUL TEBAASI AYRIMI YAPILMAMASI GEREKİR”
Feyzioğlu, 1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’nin 1915’den sonraki bir sözleşme. Olduğunu da hatırlatarak dolayısıyla geçmişe yürütülmesi söz konusu olmadığına da dikkat çekti. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti’nin almış olduğu bir karar olduğunu belirten Feyzioğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Bu iş tarihçilerimizin meselesidir. Karşılıklı olarak çok üzücü olaylar yaşanmıştır 1.Dünya Savaşı’nda. Cephe gerisinde ordumuz ağır zayiat uğratılmıştır. Sivillere ağır saldırılarda bulunulmuştur. Osmanlı’nın Ermeni tebaasına mensup olan yurttaşlar tarafından. O bölgede. Ancak Doğu vilayetlerimizin dışında mesela İstanbul’da bunlar olmamıştır. Dolayısıyla soykırım olabilmesi için oradaki Ermeni, buradaki Ermeni tebaa diye ayrım yapılmaması gerekir. Hepsine yönelik bir girişim varsa soykırım olar şeklinde gayette ayakları yere basan bir karşı hukuki tez savunuluyor. Yani İstanbul’daki Ermenilere kimse dönüp de yan bakmamıştır. Yanlış uygulama olmamıştır. Fakat o devrin şartlarında Ermeniler başka illere zorunlu olarak göçe tabi tutulurken Osmanlı’nın almış olduğu ya da almamış olduğu tedbirler tabi ki tartışılacaktır.”

Editör: TE Bilisim