Aydınlar Ocağından Gerekli Yerlere Açık Dilekçe! Aydınlar Ocağından Gerekli Yerlere Açık Dilekçe!
HALLAC-I MANSUR (MS. 858--922) 

Mansur el Hallac'ın düşüncesine göre:
"iyilik ve kötülük arasındaki farkı gösterecek bilginin objesi kalptir.
Kalp ile akıl birbirlerini tamamlayıcı bir mizandır.
İnsanda Allah'ın tüm "zerre sıfatları" mevcuttur.
İnsan fıtratındaki, zerre sıfatlarını aşması için ilk önce "gönül gözünü" açması gerekiyor.
Ona göre, Allah'a ulaşmanın 3 aşaması vardır.
Birincisi: Hakk'a ulaşmak için dünyadan uzak olmak.
İkincisi: kalbi saflaştırmak.
Üçüncüsü: varlık ile vuslattır.
Amaç: Allah ile bütünleşmektir.

Bunun dışındakilerin önemi yoktur.
Allah'a ve Hz. Muhammet'e teslim olmaya götüren hac yolculuğu, kalbe yapılan yolculuktur.
Hac, esasta, Allah aşkını, insanın içinde yaşatması ve içteki aşka canı gönülden bağlanmasıdır.
Beş farz amaç değil, insanları amaca götürecek araçlardır
İnsan, kalptir.
Kalp, yüreğe ruh verir ve insanı "zat aleminden" yükseltir.
Akıl, zat aleminin yol göstericisi ise, gönül de ruhun mürşididir.
Buradan da, aklın kalbe tabi olması gerektiği sonucu çıkar.
Sebebi ise:

Kalp, insandaki Allah'ın evidir."

Birkaç defa hacca giden, oradan Asya kıtasında, İslamiyeti ve Allah inancını yaymak için, Hindistan üzerinden, Çin sınırına kadar ulaşan mutasavvıf, düşünür, hak aşığı Hallacı Mansur, bu kadar güzel düşüncelerine rağmen, kendini Abbasi yöneticilerine beğendiremedi.
-Vahdet i Vücut- dedi.
-Allah'ın Birliği-dedi.
-Allah ile bütünleşmek- dedi.
-Allah aşkıyla, ölmeden önce ölmek- dedi
-Enel hak- dedi. 
Kendini Abbasi Halifesine ve özellikle döneminin din otoritelerine beğendiremedi. 
Döneminin Abbasi din otoritelerinin verdiği fetvalarla suçlandı.
Yargılandı. İdamına karar verildi.
Önce kolları kesildi, ayakları kesildi, başı kesildi, derisi yüzüldü.
Yetmedi kalan parçaları halka teşhir için meydana asıldı.

Yani:
Daha sonra İslama en doğru hizmetleri yapmış olan Hoca Ahmet Yesevi ve Yesevi'nin yetiştirdiği yüzlerce mutasavvıf hak aşığı alim yetişmesine rehberlik etmiş olan Hallacı Mansur, böyle hunharca katledildi.

Kalbiyle, beyniyle, aklıyla, vicdanıyla tarihin en inançlı hak aşığı ilim adamı,
Allah'ın, Yaratılışın, hakk'ın ne olduğunu bilmeyen dincilerin fetvasıyla katledildi.
En dindar alim, dincilerce parçalandı.

Bundan da yeterli ders alınmadığı için, Osmanlıda da bu Din dışı, akıl dışı, vicdan dışı fetvalar devam etti.
Yetmedi, bugünlerde hem Türkiye Müslümanlığı, hem dünya Müslümanlığı, 1400  yılın en geri din anlayışına tekrar sarıldı.

Tarikat, cemaat ve İslamcı örgütler,  tüm dünyada Batılı işgalcilerin ve İsrail istihbaratının eğittiği yöneticilerince kendi ülkelerini yıkmak için kullanılmaktadır.
Bu sayede ülkelerin petrolleri ve madenleri işgalci küresel şirketlere teslim edilmektedir. 
Irak, Suriye, Libya, Afganistan, Somali, Yemen bunların eseridir. 

KENAN ÖZEK

Editör: TE Bilisim