Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı? Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı?
Girdiğim birçok mecrada fikirlerimi beyan edeceğim  zaman karşılaştığım cümleler “sen çok gençsin, hele bir dur bakayım, daha yaşın kaç...” olmuştur. Gençlerle alakalı meseleler konu edildiğinde bile gençlerin fikri alınmadan konuşulur karara bağlanır. Gençlikle alakalı tasavvurların çoğunluğu da bu minvalde “Gençlik için ama gençsiz” anlayışıyla yapılmıştır. Fakat iş gençlik meziyetlerine cümle kurmaya ve gençliğin önemi üzerinden edebiyat yapmaya gelindiğinde ise aynı kişiler kürsülerin en debdebeli konuşmalarını yapıp hamasetten asla ödün vermemektedir. 

Fatih Sultan Mehmet’in 21 yaşında İstanbul’u aldığı üzerinden söz söylenip, tarih bilincinden, konjonktür kavramından ve konjonktüre bağlı  değerlendirmeden aciz konuşmaları insanların kulaklarında çınlatanlar, bunu yaptıktan sonra icraat makamları ellerindeyken gençleri aralarına almazlarsa kendileriyle çelişmiş olurlar. Çelişkilerle dolu söylemlerin icraatları da haliyle çelişkili olur ve çelişkili icraatlar topyekün bir bilinmezliğe yol açar.   

Genç sözcüğü “genc” olarak Farsça’da kıymetli hazine anlamına gelmektedir. Bu kıymetli hazine ki kendini ne şekilde yetiştirirse ülkesi de o şekilde değer kazanacaktır. Sahip olduğu bilgi birikimi, o bilgiyi işleyip kültüre dönüştürme metodu, gencin toplum kavramının devamlılığını sağlama vazifesini ifa etmesinde ona kılavuzluk edecektir. Takdir edersiniz ki; bir ülke insanıyla yaşar ancak hayatını sürdürebilmesi için kan takviyesine dolayısıyla ömrüne ömür katacak genç nesillerine ihtiyacı vardır. Bu nesillerin yetişmesinde etkili olan coğrafya, toplum yapısı, eğitim sistemi, insana bakış açısı vb. birçok unsur bulunmaktadır. Haliyle gençliğin yetişme mantığı da bunlara göre şekilleneceğinden, değişiminin insan tarafından yapılabildiği unsurlara gençlik tasavvurumuz özelinde el atmamız gerekmektedir.

Coğrafya’yı değiştiremeyiz, zira İbn-i Haldun’da bu durumu “Coğrafya kaderdir.” diyerek özetlemiştir. İnsan yapısına baktığınız zaman anne babaların evlatlarını nasıl yetiştirdiği önemli bir noktadır. Benim evladım nasıl istersem yetiştiririm düşüncesi yanlış bir düşüncedir. Evlat sizinse genel aidiyeti toplumun, vatandaşlığı ülkenin ve fikirlerinin yanı sıra ürettikleri de katma değer olarak devletindir. Bundan ötürü her ana baba doğumunda çevresinden “hayırlı olsun” dileğini aldığı evladını yetiştirirken bu saydıklarımızı göz önünde tutarak hareket etmelidir. Genç nesillerin ailesinden gördükleri de kendi nesline ve sonrakilere yansıyacaktır. İnsana bakış açısının değişmesi insan kavramına etki edeceğinden toplumun yapısı da bu bağlamda değişecek daha şuurlu, daha çalışkan, aklı başında, nerede nasıl davranması ve ne yapması gerektiğini bilen bireyler yetişecek, bu bireyler de zamanla Maslow’un ihtiyaç piramidinde görülen kendini gerçekleştirme düzeyine çıktığında ferdiyetten şahsiyete dönüşecektir. Bütün bu değişimlerin yaşanmasının temelinde ise doğal olarak eğitim sisteminde meydana gelecek değişimler yatmaktadır. Toplumun değişimi için insan değişmeli, insanın değişmesi içinse eğitim sistemi değişmelidir.

Gençliğe cümle kuran ve genç olmayan insanların sözüne ettiğim değişimleri gerçekleştirerek gençliğe gereken önemi vermek yerine hamasi nutuklarla gençliğin gazını aldıktan sonra ülkedeki en kıymetli hazine diye cümle kurulan gençlere yatırım yapmıyor oluşu, muhalefetinden iktidarına gençlik kavramının suistimal ve oy aracı haline gelmesi, gençliğin dolayısıyla ülkenin geleceğinden çalınması ve devlet yaklaşımının siyasi yaklaşımlar halini alıp devlet politikalarının siyasallaşarak yozlaştırılması en hafif tabirle riyakarlıktır. Gençlerin içerisinde ben dahil hiç kimse dört dörtlük değildir ama niteliksel olarak kendini yetiştiren ve kendinden öncekilere gurur kaynağı, kendi nesline emsal ve kendinden sonrakilere ise aşılacak bir seviye olacak kimseler de mevcuttur. Çözüm önerileriyle birlikte bu konuyla alakalı yaklaşımlarımı derslerimden vakit buldukça konumuzun gençlik olduğu günlerde anlatmaya çalışacağım.

Yanlış anlaşılmasın ben bizden büyük olanlar hep gençliğin aleyhine hareketler içerisinde hep yanlış düşünüyor, yanlış konuşuyor veya yanlış hareket ediyor demiyorum. Elbette bizim neslimizin de herkeste olduğu gibi kusur ve yanlışları mevcuttur. Bunun yanı sıra bu grupta da örneklerine rastlayacağımız gençliği düşünen şahsiyetli büyüklerimiz de vardır ve bizim bu yaşımızda göremediklerimizi görüp bize yol gösterirler. Genci yaşlısı ayırmaksızın bizim  maharetimiz ortak akıl ve çalışmayla kusur ve yanlışların asgari düzeye çekilmesi olmalıdır.

Yazımın başında riyakarlık örneklerini sıraladım. Şunu açıkça ifade etmeliyim ki 22 yaşımda olmama rağmen sanki akranınızmışım gibi beni muhatap alıp fikirlerime itibar eden ve bana değer veren ÇELİŞKİSİZ VE SAMİMİ BÜYÜKLERİME çok teşekkür ediyor tüm DDH mensuplarına saygılar sunuyorum.

Tuğberk ÇELİK

Editör: TE Bilisim