Türkiye Cumhuriyeti yeni kurulmakta olan, henüz tamamlanmamış bir devlet ve ilk defa anayasa düzenleyen bir ülke değildir. Türkiye açık artırmaya da çıkarılmamıştır. Bazılarına göre yeni anayasa, bize göre anayasa değişikliklerinden çok daha öncelikli sorunlarla karşı karşıyadır. Türkiye dış düşmanlara ve onların içerideki işbirlikçilerine karşı tekrar bir milli mücadele vermektedir. Küçük hesaplar bir tarafa atılarak birlik ve bütünlüğü geliştirmeliyiz. Sürekli anayasa üzerinde uğraşmayı hedef ve meslek edinenler onu neredeyse bakkal defterine çevirme gayreti içindedirler.

1982 Anayasası yapılan değişikliklerle çoktan darbe anayasası olmaktan çıkmıştır. Bazıları bunun hala farkında değildir. “Yeni Anayasa”yı darbe, ihtilal ve savaş sonrası kurucu meclisler yapar. 15 Temmuz 2016 hain ve alçak darbe ve işgal teşebbüsü yanlışlar yapılarak amacına ulaştırılmamalıdır.

Hala yerli ve milli olamayan bazı sermaye kuruluşlarından çıkan çatlak sesleri kınıyor ve ayıplıyoruz. Bunların ve bu gibilerin toplumu daha fazla tahrik etmemelerini dileriz.

AB’ye ve uluslararası bazı kuruluşlara egemenlik devri gözden geçirilmeli ve anayasada bunu engelleyici yeni düzenlemelere gidilmelidir. AB’nin azınlıkların korunması ve hakları konusundaki metne Türkiye tarafından konan çekinceler sürdürülmelidir. Herhalde AB’nin faaliyet alanına Türkiye’de yeni yapay azınlıklar yaratılması girmemelidir.

Anayasada gereksiz ayrıntılar ve aslında kanunlarda yer alan hususlar bulunmayabilir. Anayasanın Türkçesi anlaşılabilir olmalı; bazı yazılı ve görüntülü basın ve sosyal medyadaki yanlışlar yapılmamalıdır.

TBMM daha etkin bir duruma sokulmalıdır. Kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti korunmalı; rey için taviz verilmemelidir. Türkiye, ülkeyi vatan kabul edip kendilerini Türk Milletine mensup hissedenlerin ve Türk kültürünü yaşayanların vatanıdır. Araştırmalara rağmen, bundan rahatsız olan yaklaşık %5-8 arasında değişen marjinal gurup TC vatandaşlığında kendilerini zorlamamalıdırlar.

Eğitim dünya dili olan Türkçe ile yapılır. Öğretim ise mahalli dillerin öğretimine açıktır. Eğitimin dili egemenlik hakları ile ilgilidir; kimseye devredilemez; ortak da aranamaz. Aynen ABD ve İngiltere’de olduğu gibi İngilizce eğitimin farklılıkları birleştirici ve farklılıklar üstü özelliği varsa; Türkiye’de de bu geçerlidir.

Türk kimliği ve Türk milleti kavramı etnik gurup olan veya olmayan gurupları kapsar. Türk’e ve Cumhuriyete düşman olarak, ne Türkiye’ye, ne de İslam’a dost olunamaz. Anayasanın ilk dört maddesi ile 5, 6, 10, 66 ve bunlarla ilişkili diğer maddeleri kesinlikle korunmalıdır. Batılı birçok ülkenin bugün rahatsız olduğu çokkültürlülük tuzağına düşülmemelidir. Terör ortamından nasıl uzaklaştığımız ve bugün de devam eden ihanet eylemleri devamlı hatırlanmalı; eski yanlışlara özenilmemelidir. Terörle ve onu temsil eden defolu parti ile barış olamaz ve müzakere de yapılamaz. Demokrasi teröre ve bölücü ırkçılığa yenik düşürülmemelidir. Bir ülkenin milli birlik ve bütünlüğünün tartışmaya açılmaması, insan hakları konusunda bir eksiklik değildir. Türk kimliği, Türkiye’de etniklik kapsamında değil ki; etnik çağrışım yapsın. Türkiye’de yaşıyoruz ve TC vatandaşıyız. Makedonya, Bosna, Kosova, Suriye, Irak, Yunanistan, Bulgaristan ve diğer bazı ülkelerde bulunmuyoruz.

Ankara’da önemli bazı ofislere yapılan sızmalar, bazı dönek aşırı solcuların çöken ideoloji yerine etnik kışkırtmaya sarıldıkları anayasa konusunda görülmektedir. Boğaziçi, İstanbul Kanalı ve benzeri çatışma ve bölünme gündemlerinin ortaya sürülmesi yerine, Türkiye asıl varlığını sürdürebilecek teşebbüs ve gündemlere ağırlık vermelidir. 

Lozan'ı çiğneyen bir “tarihi” tören Lozan'ı çiğneyen bir “tarihi” tören

Not: Aydınlar Ocağı’nın görüşleri çok daha geniş bir çerçevede bir kitap halinde yayınlanacaktır.

Editör: TE Bilisim