Yüce Türk milleti ve asil çocuklarına Yüce Türk milleti ve asil çocuklarına
Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk’ün fâni varlığının aramızdan ayrılışının 81. yılını idrak ediyoruz. 20. yüzyıl; iki dünya savaşının yaşandığı, milyonlarca insanın hayatını kaybettiği, imparatorlukların yerini milli devletlere bıraktığı, çeşitli ideolojilerin ortaya konulduğu ve çeşitli liderlerin dünyanın kaderini derinden etkilediği bir yüzyıldır. 

20. Yüzyılın ilk yarısında dünyayı bloklara ayıran, milletleri birbirine düşman eden komünizm, faşizm, Nazizm ve Maoizm gibi ideolojilerden, Lenin, Stalin, Hitler, Mussolini, Franco, Mao gibi ideolog ve  liderlerden 21. yüzyıla geçtiğimizde hiçbiri kalmamıştır. 20. Yüzyıldan 21. yüzyıla kalan tek lider Mustafa Kemal Atatürk ve onun düşünce sistemidir.  Zaman ilerledikçe Atatürk’ün büyüklüğünü ve bize kazandırdıklarının değerini daha iyi anlıyoruz. O’nun gerçekleştirdiklerini ve düşündüklerini değerlendirdikçe, bizi ne kadar iyi tanıdığını, görüşlerinin ne kadar isabetli olduğunu daha iyi kavrıyoruz. O zaman, diğer dünya liderlerinden farklı olduğunu fark ediyoruz.
Atatürk, sadece Kurtuluş Savaşı’nı kazanan bir asker, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran bir devlet kurucu, ilk cumhurbaşkanı, milletinin okuryazar  yapmak için kara tahta başına geçen bir başöğretmen, yaşadıklarını ve düşündüklerini  eserleştiren  ve tarihe not düşen kalemi kuvvetli  bir yazar, etkili bir hatip, din ile dev Türk milletini çağdaş uygarlığa taşıyan bir devrimci ve  devleti ayakta tutacak hedefleri ve ilkeleri ortaya  koyan bir rehber, kendine özgü felsefesi  olan bir düşünce adamı değildir. O, dünya liderlerinin bir veya ikisinin taşıdığı bu özelliklerin tamamını şahsında birleştirmiş, ender şahsiyetlerden biridir. O, bir taraftan genç Cumhuriyet’in sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmesini sağlayacak devrimleri yapmış, diğer taraftan da milletini aklın ve bilimin rehberliğinde  “çağdaş uygarlık” hedefine yöneltmiş bir dünya lideridir.                                                                                    
Atatürk, hayatı boyunca Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Türk vatanının bütünlüğünün korunmasına büyük özen göstermiştir.  Bu yüzden,  bugün, her zamandan daha fazla Atatürk’e ihtiyacımız vardır. Eserleriyle ve düşünceleriyle etrafında bütünleşebileceğimiz tek lider O’dur. Artık Atatürk, dil gibi, vatan gibi, bayrak gibi, İstiklâl Marşı gibi bizi etrafında birleştiren ve bütünleştiren milli odak noktalarımızdan biridir.
 Fakat Cumhuriyet rejimine düşman olan zümreler, Atatürk’e özellikle laiklik üzerinden saldırmaktadırlar. Halbuki  Atatürk hem laik, hem müslümandır. Atatürk “Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını sağlamıştır” demektedir. Atatürk, Kurtuluş Savaşı sırasında Balıkesir’de hutbe okumuş, halkın dinini öğrenmesi için hutbeleri Türkçe okutmuş, milletimizin dinimizin esaslarını aracısız öğrenebilmesi için Kur’an’ı tercüme ve tefsir ettirmiş, ilk kez radyodan dinî yayın yaptırmış, Ramazan aylarında ünlü hafızlarla Dolmabahçe’de Kur’an sohbetleri düzenlemiş samimi bir mümindir. ”İslâm dini, ilmin ve fennin ışığında incelendiği zaman, en büyük dindir.” ve “Yeryüzünün en büyük insanı Hz. Muhammed’dir.” diyen Atatürk’ün mücadelesi, dindarlarla değil, dini çıkarlarına alet eden siyasal İslâmcılarladır. O, dini inançlara saygılı laikliği benimsemiş bir müslümandır.
Aramızdan ayrılışının 81. yılında, hepimizin, Atatürk’ün yaptıklarını, söylediklerini ve direktiflerini bir defa daha tarihin süzgecinden  geçirmemiz ve yorumlamamız gerekmektedir. 21. yüzyılda bizi güçlü, modern ve müreffeh bir Türkiye’ye ve “Bilgi Toplumu”nun, 4. Ve 5. Sanayi Devrimi’nin  etkin bir üyesi  olmaya götürecek yol, Atatürk’ün aklı ve bilimi rehber kabul eden  ışıklı yoludur. Bunun için yapılacak iş, yeni nesilleri, bilimsel ve teknolojik gelişmelere ayak uyduran, millî ve manevî değerleri özümsemiş, evrensel değerlere saygılı, “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nitelikli ve bilinçli bireyler olarak yetiştirmektir. 
Yüce Önder Atatürk’ün düşünce sistemi; demokratik, laik, milli, çağdaş ve evrensel değerlerden oluşan dokusuyla, birleştirici ve bütünleştirici yapısıyla ve bilimsel doğruları esas alan anlayışıyla, Türkiye Cumhuriyeti’ni, ülkesi ve milletiyle sonsuza dek bölünmez bir bütün olarak yaşatacak en büyük güçtür. Türkiye Cumhuriyeti devletinin düşmanlarının, milli birlik ve beraberliğimizi bozma, vatanımızı bölme ve rejimimizi değiştirme çabalarının karşısında en büyük engel Atatürk’tür. O’nun düşünceleri, ilkeleri ve inkılâplarıdır. Yaşadığımız iç ve dış tehdit ve tehlikeler yüzünden beka sorunumuzun tartışıldığı  bugünlerde, her zamandan fazla Atatürk’e ihtiyacımız vardır. Eserleriyle ve düşünceleriyle etrafında birleşeceğimiz ve bütünleşeceğimiz tek lider Atatürk’tür.
 Aziz Atatürk’ü 81. ölüm yıldönümünde  bir defa daha rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.

Dr. Sakin ÖNER

Editör: TE Bilisim