Ayasofya’da beş vakit ezan okunması ve bir bölümünde (Sultan mahvilinde), beş vakit namaz serbestliği, taa MC Hükümeti döneminde, Sayın Alparslan Türkeş’in girişimleriyle serbest edilmiş ve hatta Sayın Türkeş, bembeyaz bir elbise ile ilk namazı kılmak üzere hazır bulunmuştu.
Ama, buna çok da ihtiyacı olmasına rağmen, siyaseten, bu işi hiç bir zaman dillendirmemiş, kullanmamış, sessiz sedasız halletmişlerdi…
Bunu bilmemeniz, bu nedenle normâldir!
Lâkin, Ayasofya’nın, Cumhuriyet’in ilk yıllarında, ‘Boğazlar Antlaşması’nın değiştirilmesi zaruririyeti nedeniyle, yani ‘Montreal Antlaşması’na giden yolda, ‘SİYASETE kurban’ verildiğini bilmiyor oluşunuz; sizin kusurunuzdur, benim dillendirişimin değil…
Hazır konu açılmışken, böylesi önemli bir milli meselenin, bu şekilde, bölücü bir tavırla ve oya tevil etmek düşüncesiyle, siyasi malzeme edilmesi de, en hafif ifade ile, faturası ağır bir delâlet olmuştur…
Hele de, bir ‘Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin, hâk ve yetkisi varken, yeni bir ‘Kararnâme’ ile değil de, ‘Mahkeme Yolu’ ile çözülmeye(!) gidilmesi; ve ‘mahkemeye’
aleyhte görüş sunmuşken, kararın kendi kararlarıymış gibi, millete yutturulması da; ayrıca bir tartışma konusudur ve getireceği ciddi rizikoları beraberinde
getirmektedir ama bunları burada yazmanın, sizler gibilere hiç bir faydası olacağını da sanmıyorum…
Son olarak, değerli arkadaşlar, ben sizlerin hangi dolmuş ile, nereye yolculuk yaptığınıza dün de karışmadım, bu gün de karışmıyorum…
Sadece dün olduğu gibi, bu gün de, inandığım ve bildiğimi sandığım konularda, HİÇ BİR HESAP GÖZETMEDEN yazıyorum…
Eğer anlamadan ve doğrusunu araştırmadan itiraz edecekseniz, sizin gibi hareket eden çok büyük bir kitle var, onları takip edebilir ve ATV seyredebilirsiniz…
Yok, eğer düşüncemize bir itirazınız var ve düzeltmek niyeti ile itiraz ediyorsanız; lütfen, hazır HÜKÜM ile değil, karşı FİKİR ile itiraz edin ki; biz de o güzel görüş ve fikirlerinizden istifade edip, bilgi ve kültürümüzü arttırabilelim.
Haa, olur ya, fikir ve görüşlerimden rahatsızlık duyuyor iseniz, -ki bu benim için kırk yıldır olağan oldu; önce rahatsız olanlar, sonra itirazda beni bile solluyorlar. O
zaman, verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilememi beklemeyin…
Çünkü, her zaman, hakikâtlerin acıtmak gibi bir kötü huyları vardır!
Bırakırsınız takibi, siz sağ, ben selâmet; başınız göğ, ayağınız göl olsun.
25.07.2020
Krefeld,
Fikret Ekin
Editör: TE Bilisim
