İstanbul'da iki bakanlık karşı karşıya geldi... İstanbul'da iki bakanlık karşı karşıya geldi...
Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi (GÜSAM) Başkanı ve Bingöl eski Emniyet Müdürü Ercan Taştekin, Bingöl'de bölge sorunlarını ve sürecin nasıl yürüdüğünü yakından gördüğünü; bu sebeple huzur, toplumsal barış ve örgütün silah bırakmasının son derece önemli olduğunu söyledi.


Taştekin, son açıklamalarla birlikte tekrar Türkiye gündemine taşınan ‘Çözüm Süreci’ni değerlendirdi. Terör örgütünün silah bırakması, bölge ve Türkiye’de barış ve huzurun sağlanması konularına kimsenin karşı çıkmasının mümkün olmadığını kaydeden Taştekin, “Çözüm süreci ve toplumsal barış değerlidir. Ne olursa olsun desteklenmeli. Hükümet, bu süreçte samimi davranmalı. Çözüm sürecinin paydaşları da bu konuda destekleyici adımlar atmalı. Süreç açık, şeffaf ve toplumun her kesiminin desteğini alarak, yürütülmeli. Ayrıca sürece katkı ve katılım yapan paydaşların artırılmasıyla başarıya ulaşmasının mümkün olacağını düşünüyorum.” diye konuştu.

"TOPLUMDA CİDDİ ENDİŞELER VAR"

Taştekin, şöyle devam etti: “Çözüm sürecine bu kadar olumlu yaklaşmama rağmen gördüğüm kadar toplumun önemli bir kesiminde bu süreç ile ilgili ciddi endişeler var. Ben de bu endişelere katılıyorum. Çünkü sürecin geçmişine baktığımızda bizi haklı kılan çok sayıda ciddi örnekler var. Bir kere çözüm süreci bugüne kadar iyi niyet açıklamalarının ötesine geçmedi. Süreç sanki hep pamuk ipliğine bağlıymış gibi yürüdü. Taraflar “masadan kalkan biz olmayalım” düşüncesiyle hareket ederken, barış adına hiçbir adım atılmadı. Böylesine önemli bir proje, özellikle hükümet tarafından, seçimler öncesi “kan akmasın, oylarım düşmesin” stratejisiyle yönetildi. Şimdi yine bir seçim arifesinde beklenmedik şekilde silahları bırakma çağrısı geldi. İster istemez aklımıza bunlar aslında günü kurtarmak için mi ? Seçimde oy koparmak için mi söyleniyor ? Sorusu aklımıza geliyor. Eğer öyleyse bu süreç devam etmez, sürmez. Herkes bu gerçeği bilmeli."

"ÇÖZÜM SÜRECİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI FOTOĞRAF VAHİM"

Toplumun bu konuda yanlış bilgilendirildiğini kaydeden Taştekin, iki yıl önce gündeme gelen çözüm süreci sonrası bölgede ortaya çıkan fotoğrafı şöyle özetledi: “Süreçle birlikte “Analar ağlamayacak” şehit gelmeyecek barış ve kardeşlik ortamı oluşacaktı. Ama gelinen nokta hiç de beklendiği gibi olmadı. Toplumun büyük umutla silahları bırakmasını beklediği örgüt, bu süreçte silah bırakmadığı gibi, yurt dışına da çekilmedi. Aksine terör örgütü, hem dağ hem de şehir kadrosunu güçlendirdi. Örgüt yaklaşık 2 bin olan silahlı eleman sayısını, 10 bin civarına çıkardı. Örgüt, Cizre’de özerkliği fiili olarak hayata geçirmiştir. Hendekler açarak, hakim alanlarının sınırlarını çizmiş, şehir merkezinde otomatik silahlarla polisle çatışır hale gelmiş durumda. Örgüt elemanları elini kolunu sallayarak, kırsaldan şehre inip çıkıyor. Kendileri sözde mahkemelerini kurmuşlar. En üzücü tarafı da çaresiz kalan halk, devlet kurumları yerine sorunlarının çözümünü buralarda aramak zorunda bırakılıyor. Örgüt, artık devlet gibi vergi topluyor, vali, kaymakam atıyor. Hükümetin çözüm süreci diyerek, getirdiği fiili durum bu. Terör örgütünün yok edilmesi için çıkılan bu yolda her geçen gün örgüt büyüyor ve büyütülüyor. Bölge adeta örgütün hakimiyetine terk ediliyor.”

"SÜREÇ, GENİŞ MUTABAKATTAN YOKSUN"

Taştekin, Genelkurmay ve emniyet gibi önemli kurumların bu süreçte bilgilendirilmediğine dikkat çekerek, “Böyle bir konuda muhalefet partilerinin bilgisi yok, iktidar milletvekillerinin bilgisi yok. Hatta bakanların çelişkili açıklamalarından anlıyoruz ki kabinedeki bakanların çoğunun dahi bilgisi yok. Sürecin bu kadar kapalı yürütülmesi normal değil. Toplumsal barış bu şekilde sağlanamaz. Geçtiğimiz son iki yılın tablosu bu iken, süslü söylemlerle halkın bir kez daha oyalandığı, maalesef yine seçim öncesi oy hesapları yapıldığı düşüncesindeyim. Bu da bence çözüm sürecine vurulan en büyük darbedir."

SON AÇIKLAMA 2 YILIN GERİSİNDE

Taştekin, son yapılan açıklamaların, çözüm sürecinin başladığı iki yılın gerisinde olduğunu belirterek, “İki yıl önceki açıklamalar, silahların bırakılmasını siyasi alanın esas alınmasını doğrudan isterken, Sırrı Süreyya Önder’in yaptığı son açıklamada örgütün bahar aylarında yapacağı olağanüstü kongre ile silah bırakma kararını değerlendireceği ifade etmiştir. Aslında gelinen nokta başlanılan noktanın bile gerisindedir. Örgütün üst yöneticileri, defalarca bölgedeki gelişmelerin de etkisiyle silah bırakmayacağını açıklamışlardı. Dolayısıyla son açıklamalar tarafların zaman kazanma amacı dışında hiçbir anlam ifade etmemektedir.” dedi.

Editör: TE Bilisim