Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı? Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı?
Kış aylarıyla birlikte havaların soğuması, nemin düşmesi, derinin kurumaya başlaması nedeniyle egzamalarda alevlenmeler yaşanıyor. Özellikle bebeklerde doğumdan 2 ay sonra yanaklarda kızarıklık ve kuruluk görülmesinin egzama belirtisi olduğu vurgulanıyor.

Acıbadem Bursa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Tuğba Türker, egzama hastalığının, derinin iç ve dış faktörlere verdiği ateşlenme yanıtı sonucu oluşan tabloların genel adı olduğunu ifade etti. Dr. Türker, şu bilgileri verdi: “Alerjik egzama, temas egzaması, sinirsel egzama ve yağlı deri egzaması, dermatoloji pratiklerinde en sık karşılaşılan başlıca egzama türlerinden. Alerjik egzama, genetiğin, bağışıklık sisteminin ve çevresel faktörlerin rol oynadığı, tekrarlayıcı seyirde ve şiddetli kaşıntının ön planda olduğu bir egzama türü. Saman nezlesi, gıda alerjisi ve astım gibi diğer alerjik hastalıklara da eşlik edebiliyor. Temas egzamaları, deriye dıştan temas eden çeşitli maddelerin oluşturduğu egzamalardır. Sinirsel egzama ise, genel olarak bir sıkıntı ve stres anında ortaya çıkan bir egzama türüdür. Sinirsel egzama kişilere çok zor zamanlar yaşatabiliyor. Yağlı deri egzaması özellikle derinin fazla yağ salgılamasıyla ortaya çıkan ve yine stres yoğunluğuna göre atak yapabilen bir deri hastalığı çeşididir.”

BEBEKLERDE EGZAMA BELİRTİLERİ

Bebeklerde egzama belirtileri hakkında uyarılarda bulunan Dr. Türker, şunları dile getirdi: "İlk işaretini doğumdan 2 ay sonra, bebekler de yanaklarında kızarıklık ve kuruluk şeklinde veriyor. Zaman zaman sulantılı, deri çatlakları ile seyreden ve yaklaşık 1 yaşa kadar da azalıp artan deri belirtileriyle kendini gösteriyor. 1 yaştan sonra kol ve bacaklar da önceleri dış yüzlerinde, oyun çocuğu döneminde de kıvrım/büklüm yerlerinde deri belirtileri ortaya çıkıyor. Ortalama 15 yaş civarında da atakların arkası kesiliyor. Ergenlik ve yetişkinlik döneminde ise deri, her zaman kurumaya meyilli oluyor. Kaşıntı çok şiddetli ortaya çıkıyor. Gözaltlarında koyu renkli halkalar, gözaltı morlukları gelişebiliyor. Kışla birlikte artan, yazın düzelen yakınmalar ortaya çıkıyor."

"BANYO SIKLIĞI HAFTADA 2’DEN FAZLA OLMAMALI"

Egzama tedavisinin, tetikleyici faktörlerin ve kaşıntının azaltılması, derinin kuruluğunun giderilmesi ve gerginlik, endişe gibi duygu durum değişikliklerinin hafifletilmesini amaçladığını dile getiren Dr. Türker, esas tedavinin ise korunma tedavisi olduğunu ifade etti. Dr. Türker, tedavi konusunda şunları söyledi: "Egzamayı tetikleyici faktörlerden kaçınılabildiği ölçüde atak sıklığı ve şiddeti azalıyor. Kış aylarında ortam ısısı sabitlenmeli ve yeterli nem korunmalı. Yünlü giysilerden kaçınılmalı, giyilecekse de mutlaka penye/ pamuklu içlik üzerine giyilmeli. Banyo sıklığı haftada 2’den fazla olmamalı. Sabunlanma ise haftada 1’den fazla olmamalı. Çok sıcak su tercih edilmemeli, keseden, sert liflemeden kaçınılmalı. Banyo çıkışı ilk 3 dakika içerisinde, nemlendirici tüm deriye sürülmeli. Evdeki kumaş yüzeyler ve halılar, kadife perdeler akarlara (ev tozları) karşı üretilen solüsyonlarla silinmeli, ev sık sık havalandırılmalı, temizlikte elektrikli süpürge kullanılmalı ve duvarlar nemli bezle silinmeli. Yatak odasında yünlü ya da polar battaniye, yorgan, tüylü halı ve oyuncak gibi toz çeken eşyalar bulunmamalı. Perde yerine stor tercih edilmeli. Evde kedi, köpek, kuş gibi ev hayvanları beslenmemeli. Hazır gıdalardaki katkı maddeleri yakınmaları arttırdığı için, gıda katkı maddelerinden zengin beslenmeden kaçınılmalı. Stresten uzak kalınmalı."

Editör: TE Bilisim