Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı? Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı?
Bilim dili bilimi yapanın dilidir. Bilimsel tanımlar, kavramlar ve terimler bilimsel çalışmanın yapıldığı coğrafyaya, içinde bulunduğu toplumsal yapıya bağlı olarak değişkenlik gösterir. Ancak hangi ülkeden çıkarsa çıksın o sözcük artık yalnızca o ülkenin değil, tüm dünyanın kabul edeceği evrensel bir kelime halini almış olur. Bugün tıpta kullanılan “mikrop” sözcüğü Fransızca “mikrobe”den gelmektedir. Bilim dünyasına kazandırılan bu terim, tıpta mikrobu bulan Louis Pasteur’ün Fransız olması dolayısıyla Fransızcayı bilim dili haline getirmiştir. 

Bir dilin yaygınlaşması ve dünya dilleri arasına girmesinde bilimin etkisi yadsınamaz. Bilim, geliştiği ülkenin dilini hasbi bilgiyle harmanlayıp insanların yararına işler ortaya çıkartır ve o ülkede bulunan her türlü aidiyet kurumundan üstte tutulan ve insanları tek vücut haline getiren bir yapı konumuna gelir. Bilimsellikten kastettiğimiz de tam olarak budur. İdeolojimiz, görüşlerimiz, yaklaşımlarımız ve dahi aidiyetlerimiz hangi yöne eğilim göstermiş olursa olsun Türkçe’nin bilim dili haline gelmesine kafa yormalı ve modern toplumu meydana getiren bir ideoloji olan milliyetçiliğin gereklerini yerine getirirken, insanlık yararına işler ortaya koymak zorunda olduğumuzun bilincinde olmalıyız.
 
Bilim dilinin evrensel diller tarafından bu denli kuşatıldığı bir dönemde yapmamız gereken, Türkçe’mizi üreteceklerimizle ve geliştireceklerimizle her alanda bilim dili haline getirmek olmalıdır. Bilimin sağlam bir zeminde gerçekleşmesi için aklın hür olması, hukukun ve demokrasinin de insan yararına işler haline gelmesi elzemdir.

TUĞBERK'TEN ALINTI

Editör: TE Bilisim