Ey Gümüşhane siyasetçileri! Ey Gümüşhane bürokratları! Ey Kürtün halkı! Ey Gümüşhane siyasetçileri! Ey Gümüşhane bürokratları! Ey Kürtün halkı!
Siyasi ikbal için kapı kapı dolaşan siyasilerin ve de maddi ikbal uğruna kalem oynatanların, ne konuşmalarının, ne de yazılarının kıymeti harbiyesi yoktur. Aslında bunlar ‘cim karnında bir nokta’ oldukları halde, yani kültürel yapılarına, öğrenim durumlarına bakmadan gerek iç politikada, gerekse dış politikada konuşmalarını, makale yazmalarını görmek, onlara gazete köşesi ayıranlara, TV’lerde program yaptıranlara, milleti uyutmaya çalışanlara, elbette ki sözümüz vardır.
1- Politikacı olmak, makale kaleme almak, bilgi, birikim ister. Bu gibilerin en azından bir eğitim düzeyinin olması, diğer taraftan lisan hâkimiyetinin de olması icap eder.
2- Dünyanın hiçbir yerinde, sahasında yetişmemiş ama düzeysiz eğitimi ile millete akıl verircesine politikada ve yazarlıkta yer alanlar, Türkiye hariç, görülmemiştir.
3- Bilgisi fındıkkabuğunu dahi doldurmaktan mahrum insanların ortalıklarda politikacı ve gazeteci olarak görünmesi tesadüfen bile olsa mümkün değil ama ülkemizde bu neviden insanların varlığı ziyadedir.
4- Politikada konuşmak ve gazetecilikte makale yazmak, hele de dış politikada ahkâm kesmek, kalem oynatmak çoluk-çocuk işi değildir. Bu gibi insanlara ilgi duymak, akıl tutulmasından başka bir şey değildir.
5- Hele hele bu nevi cahil-cühelanın ikide bir ortalığa çıkıp ahkâm kesmesi ve bunlara imkân tanınması, millete yapılabilecek en büyük kötülüktür.
6- Bu gibilerin gerek genel ve gerekse mahalli seçimlerde başarılı olanlara, ikide bir yetmez akılları ile akıl vermeye çalışmaları, bu nevi ukalalara iltifat, fikir ve namus yoksunluğudur.
7- Herkes haddini, hududunu bilmelidir. Herkesin cürmüne göre ortalıklarda dolaşması gerekir. Aksi hal toplumun ifsadına sebebiyet verir ki, o da beka meselesini akla getirir.
8- Âlimin yanında mollaların, akademisyenlerin yanında cahillerin, üstatların yanında çırakların konuşması elbette hayra alamet değildir. Zira “Alim ile eyle ülfet, alırsın mertebe! Cahil ile etme sohbet, dönersin merkebe!...” denir.
​Neticeten diyebiliriz ki, yukarıda bahsedilen insan tiplerine önem vermek, onlara gazete köşesi ayırmak ve konuşmalarını dinlemek, millete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bunlara politikacı veya araştırmacı demek, yalanın meşrulaştırılmasıdır. Milletin bunların konuşmaları ve yazdıkları ile manipüle edilmesi, şaşkınlığın daniskasıdır.
​Gerek politik hayatımızda, gerekse basınımızda esamelerinin okunması bile, maalesef abesle iştigaldir. Zira “Himmete muhtaç dede / Kime himmet ede.”
​Bu tarz insanlara, maalesef bilgi yoksunluğu sebebiyle, iltifat edildiğini gördükçe ve bunların yazdıklarını okudukça, TV programlarında seyrettikçe gerçekten millet adına üzüntü duymaktayız. Bunların konuşmaları ve yazdıkları ile amel, insanları sadece çıkmaz sokağa sürükler.      ​
​Selam doğru yola uyanlara olsun.(Taha/47).

​​​İsmail MÜFTÜOĞLU Cağaloğlu – 09.09.2019

Editör: TE Bilisim