30 Ekim’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki deprem sonrası İzmir’de arama ve kurtarma çalışmaları beş binada sürüyor. Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında depremlerin nasıl oluştuğunu ve tahmin edildiğini anlattı. 2001’de yaptığı çalışmada yaşanan depremlerin tahmin edilmiş olduğunu söyleyen uzman, uzun erimli algoritma ile yaptığı kestirimler üzerine Marmara’da beklenen büyük depremin 2045’te gerçekleşebileceğini vurguladı. 

‘2018 YILINDA, 2020-2022 YILLARININ TÜRKİYE’DE DEPREM DÖNEMİ OLACAĞINI BELİRTMİŞTİM’

‘Millî Mücadele’nin Dinci Muhalifleri’ ‘Millî Mücadele’nin Dinci Muhalifleri’

Prof. Dr. Ercan, bu yıl gerçekleşen depremlerin daha önceden tahmin edildiğini şöyle anlattı: 

“2018 yılında yapmış olduğum açıklamalarda 2020-2022 yıllarının Türkiye’de bir deprem dönemi olacağını belirtmiştim. Bunun jeofizik öngörüleri vardı. ‘Aferin, ben bildim’ demek istemiyorum çünkü jeofizik mühendisinin görevi bu. 2020 yılı gerçekten depremlerle girdi. Akhisar Depremi, Elazığ Depremi, Marmaris Depremi ve Sisam Depremi oldu. 2001 yılında yapmış olduğum çalışmada Van’ı, Bodrum’u, Midilli’yi, Sisam’ı, Akhisar’ı, Manisa’yı, Edremit’i saydık. 2001 yılı yaptığım yayında tamamı var. Gerginliğini taşma noktasına getiren boşaltıyor. Bizim uzun erimli deprem kestirimlerimiz vardır, hata payımız 5 ila 10 yıl arasındadır. Orta erimli kestirimlerimizde hata payı bir iki yıldır. Kısa erimli kestirimlerimizde hata payları günlük veya haftalıktır. Uzun erimli kestirimler bizim veri dağarcığımızı kullanarak yapılır. Benim 2045 dememin nedeni odur.”

‘DEPREMLER BİLİNMEDİK BİR ZAMANDA OLMUYOR’

Ercan, depremleri tahmin etmede kullandığı algoritmanın nasıl çalıştığını “2045’i bulduğum algoritmayı 1980’li yıllarda geliştirdim. Doktora sonrası konusu depremlerin kestirilmesi olan tek kişi benim, keşke sayımız daha fazla olsaydı. Uzun erimli kestirimle geçmişteki depremlere bakıyorsunuz. Geçmişteki depremleri oluş zamanı ve oluş büyüklüğü olarak çizdiğim zaman, doğrusal bir ilişki buldum. Geçmişteki depremlerle zaman ilişkisinde sekmeli doğrusal bir ilişki var. Bu tür doğrusal kestirimlerde hata payı çok düşüktür. Bu şunu gösterdi, depremler bilinmedik bir zamanda olmuyor. Her an deprem olabilir denecek kadar pervasız davranmıyor. Yaklaşık tarih veriyor. İlk defa algoritmamı işlettiğim zaman ‘Doğu Marmara’ya 1994 yılından sonra 7.5 büyüklüğünde bir deprem gelebilir’ diye açıklama yaptım. Bunu Cumhuriyet Bilim Teknik’te yayınladım. Sonuçta deprem 5 yıl sapmayla 1999’da oldu. Algoritmanın çalıştığını bana gösterdi” diye anlattı.

‘ALGORİTMADA MARMARA DEPREMİ İÇİN YIL 2045 çıkıyor, 2040-2050 ARASI DİYELİM’ 

Algoritmanın çalışmasını sağlayan verilerin toplanma yoluna Ercan “Varsayımlar ve veri tabanı nereye dayanıyor? Tüm zamanlarda iki tane büyük şehir var: Nicaea (İznik) ve Constantinapol (İstanbul). Bunlar o dönemin büyük şehirleri dolayısıyla depremler odaklarını belirleyecek belli bir düzenekleri olmadıkları için Marmara’da olan depremleri İstanbul diye yazmışlar. Daha az sarsıldı ise İznik diye yazmışlar. Bu tarihsel verileri toplamanın bir sorunu var. Tamamını ‘Marmara gerginliği’ olarak varsayarak bütüncül aldım çünkü bunları tam ayıramıyorsunuz. Marmara’da olan deprem diğer yerleri etkiliyor zaten. Gölcük’te olan depremin Avcılar’ı yıkması örnek olarak gösterilebilir. Baktığımız zaman 2300 yıllık bir veri tabanı gelişti. Böyle bir veri tabanı Çin ve Japonya’dan başka hiçbir yerde yoktur çünkü İstanbul tüm dönemlerin en büyük şehirlerinden biridir ve deprem olan bir yerdedir dolayısıyla veri tabanı çok geniştir. Buna baktığım zaman 2045 çıkıyor depremin yılı, 2040-2050 diyelim. Bu algoritma başka yıl çıksa söylerim, ben bir bilimciyim. Sekmeli doğrusal ilişki demiştim, eğer sekme yılına denk gelmişse 75-150 yıl gecikmeli gelebiliyor. Birileri yakaracaksa ‘İstanbul’a deprem gelecek, sekmeli yıla denk gelsin’ diye yakarsın. O zaman 2075-2150’ye kadar gecikebilir. Algoritmada hiçbir zaman depremler beklenen zamandan daha erken olmamış” şeklinde açıklık getirdi.

TÜRKİYE’DE DEPREMLER NASIL OLUŞUYOR? 

Prof. Dr. Ahmet Ercan, her deprem ve kırığın aynı olmadığını belirterek Türkiye’de dört farklı deprem oluşma şekli olduğunu açıkladı ve ardından şunları söyledi:

“Türkiye’de dört tane deprem üretme türü var.  Her kırık ve deprem aynı şekilde değerlendirilemez. Doğu Anadolu kırığı yanal atımlı bir kırıktır. Yani kırılan yanaklar birbirine göre göreceli olarak sağa sola kayar. Orta Anadolu ve Doğu Anadolu, Kıbrıs’a doğru kayış gösterir. Kuzey Anadolu Kırığı da yanal atımlıdır ama Doğu Anadolu’nun tersidir. Bizim Karadeniz’in bulunduğu kesim İstanbul dahil olmak üzere sağa doğru Kafkasya’ya kayış gösterir. Anadolu göreceli olarak Ege’ye doğru kayar. Batı Anadolu Kırıkları ise göçüntü türü kırıklardır. Güneyde Afrika anakarası Anadolu’ya ve Ege Denizi’ne toslayarak altlarındaki kabuğu yukarı doğru kaldırıyor. Bu kaldırma sonucunda göçmeler oluşuyor. Yukarıya çıkan her şey düşmeye adaydır, biliyorsunuz.  Bu göçmenler sonucunda Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz ve Bakırçay çukurları oluşuyor. En güneyde Muğla Bölgesi’nin batısında Ege Denizi içindeki kesimde ise dalma batma kuşağı depremleri oluyor.  Bunlara bazen Bodrum-Marmaris depremi ya da Ege Adaları depremleri diyoruz ama aslında dalan Afrika anakarası üzerinde oluyor. Bu depremlerin derinliği 75-150 kilometreye kadar varabiliyor.

Afrika anakarası yılda yaklaşık 3-4 santim ilerliyor. Eğer filmi hızlandırırsanız, çok hızlı bir toslama ve biçim değişikliği görürsünüz. Yerdeki hareketler çok yavaştır. Ege’de ve Türkiye’de yaklaşık 26 kilometre kabuk kalınlığı vardır. Kabuğun altında yoğunluğu çok yüksek, sıcaklığı 2200-2500 derece yüzer yuvar yani bulamaç vardır. Bulamacın içinde de basınç ve sıcaklık ayrılığından kaynaklanan döngü akımları vardır. Dolayısıyla bütün bu yer kabuğu, denizler ve karalar bulamacın üzerinde çok yavaş yüzen tekneler gibidir.”

TÜRKİYE’DE OLUŞABİLECEK DEPREM BÜYÜKLÜKLERİ NE KADAR?

Kırıkların yaşının deprem büyüklüğünü ve sıklığını etkilediğini söyleyen Ercan, Türkiye’nin çevresinde bulunan kırıkların yaratabileceği depremleri şöyle sıraladı:

“Doğu Anadolu Kırığı çok yaşlı olması nedeniyle üretebileceği en büyük deprem 7.2-7.3’tür. Kırığın yaşlı olması deprem üretebilirliğini düşürür. Kuzey Anadolu Kırığı 3.5 milyon yıllık genç bir kırıktır. Doğu Anadolu Kırığı gelen gerginliği taşıyamadığı için Kuzey Anadolu Kırığı yaratılmıştır. Bunun deprem üretebilirliği ise 8’dir. Deprem üretme sıklığı Doğu Anadolu’ya göre daha fazladır. Batı Anadolu Kırıkları’na geldiğimiz zaman bunların deprem üretebilirlikleri 7.3’e kadar çıkar. Bazı tarihsel kayıtlara göre İzmir’de 7.5 büyüklüğünde deprem olduğu yazılmış olsa da elde kayıt olmadığı için yaşanan yıkımlardan deprem boyutunu kestiriyoruz. Bunun belli bir hatası vardır. Dalan Afrika anakarası, 700 km dalmıştır. Şu an bir ucu Bursa ve Balıkesir’de bulunur. Kabuk yerin altına girdiği zaman sıcaklıkla karşılaştığı için taşlar ve topraklar erir, kopmalar olur. Her kopma olduğunda deprem oldu deriz. Son Marmaris Depremi diye andıkları deprem aslında Afrika anakarası üzerinde olan depremdi.”

‘SiİSAM’DA VAN DEPREMİNDE OLDUĞU GİBİ ARTÇILAR 5.9-6’YA VARABİLİR’ 

Sisam’da gerçekleşen deprem sonucu oluşan yıkım hakkında Ercan “Sisam’da olan depremin yıkım yapması Türkiye’nin ayıbıdır. Türkiye’de ne kadar denetimsiz yapı yapıldığının simgesidir. Jeofizik mühendisliğine önem verilmediğini gösterir. Bu binaların hiçbirinde jeofizik araştırma yoktur. Şu an Türkiye’de jeofizik fakültelerinin teker teker kapatıldığını benim size söylemem sizi şaşırtır mı? Bilmem. Şu an İzmir’de ve Kuşadası’nda olan yapıların hepsi dokuzuncu raunttan çıkmış boksör gibi yorgundur. Bunların daha küçük bir artçı depremle yıkılma olasılığı vardır. Van depreminde olduğu gibi artçılar 5.9-6’ya varabilir” dedi.


Editör: TE Bilisim