YAD Tonyukuk Danışma Kurulu bildiri yayınladı YAD Tonyukuk Danışma Kurulu bildiri yayınladı

Türk halkının dini, kendi öz kaynağı olan Kur'an'dan öğrenme hakkı hakların en kutsalıdır. Ama bu kitabın okunma oranı, hele Kur'an'ın kendisinin istediği gibi okuma ve anlaşılması oranı % 1 mertebesinde bile değildir.

Türkiye'nin 1826 Vak'a-i Hayriye'den beri, hatta 1774'ten bu yana baş belası, İRTİCA olmuştur. Dinin ve din kutsallarının istismarı, Kur'an'ın şiddetle karşı çıktığı büyük günahtır. Ama asırlardan bu yana yeryüzünün gelmişgeçmiş bu en büyük devrim kitabı okutulmamış, okunmamış ve bir din profesyonelleri camiası halkın yerine okumak ve anlamak iddiasında buluna gelmişlerdir.  

Bumel'unane şirk, İslam Dünyası'ndaki ve her şeyden önce Türkiye'deki her ileri ve insani hamlenin önünü kesen bir canavar olmuştur. Resmen İRTİCA'ın kaynağı durumunda bulunan Kur'an dışı dini hayat ıslah edilmelidir. Atatürk'ün çok haklı olarak kapattığı tekkeler, türbeler, dergahlar, Müslümanlar Kur'an yerine sözde büyüklere bağlanmakta devam ettiği müddetçe kapatılmış sayılamazlar ve irticayı zehirleyen, İslamı ve İslam Dünyası'nı geriliğe, sömürüye ve yıkılışa götüren mekanizması olarak çalışmaya devam ederler.

Binaenaleyh sadece anayasa yapmakla işin içinden çıkamayız. İrticanın, sömürünün, fukaralığın ve cehaletin kökü kurutulmadıkça alınan her tedbir havada kalmaya mahkumdur.

DİN VE DEVLET İLİŞKİLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİ

Din ve devlet ilişkilerinin tanzimi fevkalade önemlidir. TC'nin kuruluşunda üç temel riyaset göze çarpmaktadır. Bunlardan birincisi Meclis Başkanlığı, daha sonra bu makam Cumhurbaşkanlığı haline dönüşecektir. İkincisi, Diyanet İşleri Başkanlığı, üçüncüsü ise Erkan-ı Harbiye Riyasetidir. Türkiye'nin yeniden kuruluşunda bu üç başkanlığın kuruluş ve çalışmalarını, kurulmakta olan devletin kurucu unsuru saymış ve görevlerini anayasalarında belirtmiştir.

İlk anayasalardan bu güne kadar Diyanet İşleri Başkanlığı' nın anayasadaki düzenleniş biçimi anayasanın değiştirilemez hükümleri arasına alınmıştır. Apaçık görülür ki yeni Türkiye'nin vatandaşlarının dini alanda devletin kalite kontrolü yaptığı dini hizmetlerden yararlanacaklar, dinlerini bütün gerekleri ile öğreneceklerdir. Gazi Mustafa Kemal Katolik din hiyerarşisinin ve masallarının yansıması sayılabilecek din adına yerleşmiş hurafeler yığınının ve din sömürüsü çarkının ancak Allah'ın kitabını anlamış ve öğrenmiş inananların yok edebileceğini biliyordu. Bu amaçla hurafeler yığınının ve sömürü çarkının din ticaret ve bezirganlığını yöneten, dinle hiçbir alakası bulunmayan ama din şeklinde halka telkin edilen hurafeler yığınının ancak Kur'an'ın aydınlığı ile ortadan kaldırılabileceğini bildiği için, Kur'an'ın anlamının öğrenilmesi ve bu dinin peygamberinin sözlerinin herkes tarafından anlaşılmasını istiyordu. Bu amaçla İslam dininin temel iki kaynağı Kur'an ve Hz. Peygamber'in sözlerinin ve hayatının herkes tarafından bilinmesini şart koşmuştu. Çünkü, ilticanın oluştuğu tek elverişli ortam, cehaletin karanlığıdır. Her türlü cehalet olduğu gibi dini cehalette çok kötüdür. Belki cehalet türlerinin en zararlısı olan bu cehalet türü her cinsten insanı gerçek dinin aydınlığından uzaklaştırır, tevhidin doğru yolundan uzaklaştırır, din sömürüsünün zavallı bir aleti haline getirir.

Hangi meslekten, hangi tahsil seviyesinden olursa olsun, din cehaleti, insanı ya inkara sürükler, yahut din sömürüsünün kurbanı hatta ortağı haline getirebilir.

Aykut EDİBALİ Millet Partisi Genel Başkanı


Editör: TE Bilisim