Ey Gümüşhane siyasetçileri! Ey Gümüşhane bürokratları! Ey Kürtün halkı! Ey Gümüşhane siyasetçileri! Ey Gümüşhane bürokratları! Ey Kürtün halkı!

"Kendiside bir Çerkes olan Aytunç Altındal'ın anısına saygı ve rahmet dolu duygularımla..."

Aslında bugün bunları konuşma zamanı değil. Bunu biliyorum. Ancak, Türk Milletine karşı öyle bir düşmanlık almış başını yürümüş ki; hafızaları tazelemek bakımından bazı şeyleri Türk Milleti’nin önüne getirmekte fayda görüyorum.

Bazıları, beni; sevgisiz, hoşgörüsüz ve kucaklayan olmaktan uzak görebilir. Ama ben bu sıfatları taşıyacak kadar hiç bir zaman alçalmadım. Aksine Türk olsun veya olmasın, mensup olduğum millet ve milliyet anlayışı ile bu topraklar üzerinde yaşayan her kardeşimi sahiplenmeye çalıştım ve çalışıyorum.

Bütün bunlara rağmen, unutulmaması gereken şeyler var. Tarih içinde ve de özellikle yakın tarihimizde, herkese kucak açmış ve ekmeğini paylaşmış olan Türk Milletinin, sırtından hançerlenişine ve nedenlerine, kendimi bir kez daha bakmak zorunda hissediyorum.

Amacım şahıslar üzerinden bir topluluğu küçümsemek, aşağılamak ve ihaneti yüzlerine vurmak değil. Sadece gerçeği Türk Milletine bir kez daha hatırlatmak için yazıyorum. Çünkü “Ne Mutlu Türküm Diyene” tabelaları, bürokrasinin ve yargının kararları ile ülkemde aşağıya indirilirken bunlardan başka konuşulabilecek ne olur ki?

Bakınız, Çerkez Ethem, İkinci İnönü Savaşı’nda Türklere şöyle sesleniyor (Tahidiromos Gazetesi): “Kardeşlerim! Vatanımıza karşı yapılan cinayet hitam bulmak üzeredir. Ankara hükümetini idare edenlerin gurur ve azameti, milleti uçurumun kenarına sürüklüyor. Üst perdeden atıp tutmaları, basiretlerini bağladı. Köylülerin vatan ve yurtseverlik duygularına beyhude hitap etmişlerdir. Köylülerden para toplayan bu adamlar, onların hayvanlarını ve buğdaylarını gasbediyor, cebren çocuklarını askere alıyor. Bütün bu sebeplerden, ahlaksızlıklardan, haksızlıklardan dolayı, binlerce defa üstün bulunan Yunan Ordusu tarafından mağlup olacakları şek ve şüpheden varestedir. Bu şöhret hırsı taşıyan adamların değil, fakat yalnız Cenab-ı Hak’kın kulu olunuz.

Kardeşlerim! Yunanlıları pek iyi tanırım. Dinimizi, namusumuzu, hürriyetimizi, malımızı müdafaa etmekte bulunmuşlarlardır. Onlar Türk Milletine karşı değil, asıl Mustafa Kemal Paşa ile uşaklarına karşı harp ediyorlar.

Yunan Ordusu ilerlediği bu dakikada, köylerinizde, şehirlerinizde kalınız. Kaçmaya kalkışmayınız. İşleriniz ve güçleriniz ile meşgul olunuz. Yunan Ordusu, şehirlerimizi ve köylerimizi işgal ettiği zaman korkmayınız. Zira bugün işgal edilmiş yerlerde hüküm süren intizam, asayiş ve hürriyetten sizde yararlanacaksınız.

Eğer, Ankara’nın pençesinden vatanınızı ve hürriyetinizi kurtarmak istiyorsanız bu nasihatımı dinleyiniz. Eğer onlarda beni dinlemiş olsaydılar şimdi vatan tehlikede bulunmayacak idi. Son nasihatım, iyice kayd ediniz sevgili dindaşlarım, şehirlerinizden uzaklaşmayınız. Sabık Kuvvayı Seyyare Kumandanı Çerkez Ethem, Peyamı Sabah Gazetesi, 2 Nisan 1921”.

Diğer yaptıklarına girmeden bile sadece bu belge, Çerkez Etham’in ihanetini göstermeye yeterde artar...

Çerkez Ethem’in, İkinci İnönü Savaşı sebebi ile sureti haktan yani Türkten yana gözükerek ama Türk’ü bir batağa çekmek için söylediklerini, satır satır tefekkür ederek, günümüzdeki olaylarla birlikte bir değerlendirme ve mukayese yapmak gerekir.

Çerkez Ethem’in söylemleri ve vurgularında belirttiği hususlar ile günümüzün söylem ve vurguları arasında büyük benzerlik vardır.

Türk Milletine düşman olanların ortak hedefi, dün de Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Ordusu’dur bugünde... Çünkü onlar yıkılmadıkça Türk Milleti ve Türk Devleti yok edilemeyecektir.
Yine bu bildiride millet mensubiyetinden ziyade, Cenab-ı Hak’kın kulu olmak teşvik edilerek, müslüman Türk Milletinin Allah’a, Resul’üne ve Kuran’a olan bağlılığı istismar edilmeye ve bu yolla düşmana teslimiyete yol açılmaya çalışılmaktadır. Bugünde öyle değilmidir?

Dün Çerkez Ethem tarafından Yunanlılara karşı oluşturulmaya çalışılan muhabbet, günümüzün Çerkez Ethemleri tarafından ABD, AB ve İsrail’e karşı oluşturulmak istenmemektemidir?

Hangi Yunan; dinimizi, namusumuzu, hürriyetimizi ve malımızı muhafaza etmiştir ve edebilir? Mora Başpiskoposu Germanos’ta, Çerkez Ethem’in söylediklerini söylüyordu. Ama bir Paskalya bayramında teslim olan Türklerden, bir teki bile sağ bırakılmadı. Çerkez Ethem’in Germanos’tan ne farkı var? Bugünde dinimizi koruyacak ve yaşatacak diye ABD ve İngiltere gibi ülkelere yakınlık hisseden tesettürlü kızlarımız, insanlarımız yokmudur? Ne yazık ki; bunların arkasında yeni Çerkez Ethemler bulunmaktadır.

Çerkez Ethem’in bidirisinin son satırı, yine Müslüman Türkleri “dindaşlarım” diyerek İslam ile aldatmaya yöneliktir. Bugün Türkle, kin ve nefretle uğraştığını bizzat gördüklerimiz, Türk’ü Allah ile aldatmamaktamıdır?

Onun için Türk Milleti, tarihteki etnik ihaneti mutlaka hatırlamalı ve kendisine bugün yapılmak istenenlerin bu etnik ihanetle ilişkisini bilmelidir. İşte o zaman, milli şuurla zincirler kırılacak ve “Büyük Türk Milleti” yurdunun hükümranı olarak, kutlu yürüyüşüne devam edecektir. 

Özcan PEHLİVANOĞLU
07 Kasım 2013 / İstanbul

Editör: TE Bilisim