Atatürk çizgisinde Türk Milliyetçiliği:

Gazeteci Muharrem Sarıkaya “sizin bu sözleriniz Altı Ok'u hatırlattı” diyor Ümit Özdağ.

Türkeş onu dokuz ışık olarak genişletti cevabını veriyor.

 CHP Atatürk çizgisinden ne zaman ayrıldı? Sorusu akla geliyor.

1939'dan itibaren Atatürk'ün Türk tarih tezi terkedildi ve okullarda okutulmaktan vazgeçildi. Anadolu'nun eski kadim halklarının ve Hititler'in Türk oldukları iddiası terkedildi. Atatürk'ün tarih tezi yerine Şemsettin Günaltay'in yazdığı tarih kitapları liselerde okutulmaya başlandı.

Anadolu'nun yedi bin yıllık Türk yurdu olduğu tezi İngiliz ve Fransız siyasi çevrelerini rahatsız etmişti.

1-5 mayıs 1939 tarihinde düzenlenen Türk neşriyat kongresinde yunan-roma klasiklerinden Homeros-Heredot-Aristoteles klasikleri yüzlerce kitabın çevirisi karara bağlandı.

Eski yunan-roma çevirisi kitaplar İnönü tarafından Türk Milli Eğitimine sokuldu. 

Neşriyat kongresinden hemen sonra, Milli Eğitim bakanı Hasan Ali Yücel tarafından kültür reformu yapılacağına dair karar açıklandı.

12 mayıs 1939 tarihinde

Türkiye-İngiliz ortak beyannamesi yayınlandı.

Hasan Ali Yücel'in kültür reformu dediği şey aslında bir yardım anlaşması idi.

İngiltere 10 milyonunu naktan vermek üzere 25 milyon sterlin verecek + 35 milyon kredi açacak Türkiye İngiltere'ye 60 milyon sterlin borçlanacaktı.

Bu borçlanma anlaşmasını İnönü 16 mayıs 1939 günü ilan etti ve alkışlandı.

Bu borç anlaşması "kültür anlaşması" olarak gösterildi. İçinde para olan bir anlaşma nasıl kültür anlaşması olur diye soran olmadı.

Chp, büyük Britanya ıle anlaşmalar diye bir kitap yayınladı. Bu anlaşmaları müşterek ideal anlaşması diye ilan etti.

Anlaşmalara göre Türkiye İngiltere'ye ham maddeler verecek karşılığında İngiltere'den mamül maddeler alacaktı.

Gerçekte İngiliz müstemlekesi olmayı kabul etmek demekti.

Esas kültür anlaşması 1 ağustos 1941 tarihinde İsmet İnönü tarafından ilan edilen anlaşma oldu.

İngiliz klasikleri halk evlerinde verilmeye başlandı.

İngiliz eğitimcilere halk evlerinde konferanslar verdiriyor. İngiliz okullarının sistemi Türkiye’ye öneriliyordu.

Yunan alimleri ve yunan kültürü İngiltere'de okundu siz de öyle yapın deniliyordu.

Halk evleri İngilizlerle doldu.

Bu eğitimciler halk evlerinin yöneticileri tarafından davet ediliyordu.

İngiliz köyleri diye Türkçe bir kitap İngiltere’de basıldı.

Türk köylerine örnek olması için dağıtıldı.

Türk tarih tezi yerine benimsenen

"yunan-roma tarih tezi" yunan medeniyeti ve eski yunan dehası anlatıldı.

Yunan medeniyeti Helenizm hasletinin inceliğine dayanıyordu.

Felsefe yunan zekasının eseridir deniliyordu.

Kuruluş ilkelerinden sapış,

Kültür ilkelerinden de ayrılışı getirdi.

Yunan zekasının yarattığı uygarlık Avrupa uygarlığının temelini oluşturur. Denildi ve çocuklara okutuldu.

Sağlığında Atatürk’ü öven ve onun tarih tezi'ni savunan yazarlar fikir değiştirdi.

Türkçü bilinen Peyami Safa bile,

"Avrupa uygarlığı yunan uygarlığına dayanır" diyordu.

Atatürk'ün sağlığında ona yalakalık (dalkavukluk) yapan kozmopolit aydınlar, ölümünün üstünden altı ay geçmeden yapılan neşriyat kongresinde sunduklarında şu görüşleri savundular.

Tercüme encümeninin raporu doğrultusunda eski  yunan-roma uygarlığının okutulması doğrudur. Batıya ait şaheserleri Hoerosu okuyacak insanlar yetiştirmeliyiz.

Bu nedenle Avrupa klasiklerini çocuklara okutalım fikri hakim görüştü.

Neşriyat kongresi öncesi,

Çocuklarımıza dede korkut-bozkurt efsaneleri,

Çanakkale ve kurtuluş savaşı anlatılmalı diyen aydınlar hiç dikkate alınmadığı gibi kongreye bile çağrılmadılar.

1944 Türkçülük- Turancılık suçlamasının temeli bu kongrede atıldı.

Milli eğitim bakanı hasan ali yücel kongredeki açış konuşmasında, batıya ait eserlerin çevirisi ve yayınlanması için kâğıdı İngiltere verecek dedi.

Atatürk'e "koca teres" dediği için( teres: pezevenk anlamında küfür sözü) hapse giren, ancak Sinop Hapishasi’nde yazdığı "aldırma gönül aldırma" şiiri kozmopolit'ler tarafından Türk çocuklarına ezberlettirildiği halde, hapse atılmasına sebep olan şiirinden söz edilmeyen,

Sabahattin ali kongredeki

Konuşmasında;

Resimler, kitaplar İngilizlerden alınmalı ama "İngiliz masalları yanında alman masallarımın da okutulmalı" diyordu.

Halide Edip Adıvar sunumu ve konuşması ile kongre de kırılma noktası oldu.

Kendisi sultan Abdülhamit'in hazine dairesinde çalışan bir Osmanlı bürokratının kızı idi.

Abdülhamit'in diğer bürokratları gibi Beşiktaş Serencebey'de yıldız sarayına yakın "mor salkımlı ev" diye hatıralarını yazdığı bir evde oturuyorlardı.

 Amerikan kız kolejinde okudu. Kozmopolit bir çevrede yetişti.

İlk evliliğinden iki oğlu oldu. Oğullarından birinin adını Çin-Japon savaşında Çin ordusunu mağlup eden Japon Mareşalinin adını koydu. Bu davranışı ile kadim Türk halkı ve kültürü ile pek ilgili değildi.

Yunan işgali başlayınca Sultan Ahmet te yapılan miting de konmuştu.

Onbaşı Halide olarak kurtuluş savaşında bulundu.

Cumhuriyet kurulduktan sonra 1926'da Türkiye’den ayrıldı. Amerikan himayesine girilmesi fikrini savunuyordu.

6 mart 1939'da İnönü 'nün daveti üzerine Türkiye'ye döndü.

Neşriyat kongresindeki önerileri 4 mayıs 1939 tarihli akşam gazetesinde yayınlandı.

Ana fikir olarak yunan klasiklerinin üstünlüğünü savunuyordu.

Batının aydınlanması Yunan çevirileri ile olmuştur.

Homeros-Alestoteles çevirileri ile olmuştur.

Yunan klasikleri felsefe ve bilim içerir. Bu yolda 500 yıl gecikmemiz vardır.

Diyordu.

194o yılında İngiliz filolojisi okutması için üniversite hocası yapıldı.

10 yıl kürsü başkanlığı yaptı.

1950 seçimlerinde demokrat parti den İzmir millet vekili yapıldı.

1962 yılında...

"Türk'ün ateşle imtihanı'nı

Yayınladı. Kurtuluş savaşında yaşadıklarını

Anlattı.

Aslında bu kitabı ilk kez 1928 yılında Amerikan dergisi Asia'da "Türk'ün sıkıntılı mücadelesindeki payım" adıyla, İngilizce olarak, dizi yazı şeklinde yayınlamıştı.

1962 yılında Türkiye 'de kitap olarak yayınladı.

"Türk'ün ateşle imtihanı" adını kullandı.

Andımız'dan Anayasa'ya... Andımız'dan Anayasa'ya...

Gazeteci Yılmaz Özdil yazdığı "son cüret" adlı kitabında şunları yazdı.

"Türk edebiyatının efsane yazar ve çevirmenlerinden  Vedat Günyol, Halide Edip'ın asistanıydı.....

2002 yılında verdiği röportajda, "Türk'ün ateşle imtihanı" hakkında şunları söyledi...

"Paris'te doktoramı yaparken tanıştık.

Türkiye 'ye döndükten sonra Halide Edip'in asistanlığını yaptım.

Türk'ün ateşle imtihanı'nın İngilizce den Türkçeye çevirini beraber yaptık. O dikte ediyor, ben yazıyordum. Hastalandı, 'Vedat sen tercüme edip bana getir' dedi.

O günden itibaren ben tercüme ettim. Bölüm bölüm tercüme edip getiriyordum Halide Edip son düzeltmeleri yapıyordu.

Kitabın İngilizce baskısında Atatürk aleyhinde yazdığı yerler vardı. Türkçeye çevirirken o bölümleri almadı.

Yani o bölümleri kendisi sansürledi."

Bu enterasan iddianın bugüne kadar hiç tartışılmamış olması, bence daha enteresan. ..

Halide Edip Adıvar, türkün ateşle imtihanı'nın İngilizce orjinal metninde Atatürk aleyhine neler yazmıştı?  Türkçeye çevirirken hangi bölümleri sansürledi? Neden?

Ben gazetecik görevimi yaptım. Vedat Günyol'un iddiasını gündeme getirdim. Bundan sonrasına cevaplar bulmak tarihçilerin görevi........"

Editör: TE Bilisim