Sözde CHP'li Hüseyin Aygün.. Pokerci Müslüman şair Necip Fazıl... BDP'li terör örgütleyicileri... Hasan Cemal tipli aydınlar... Dersim katliamının sorumlusunu CHP ve Atatürk gibi göstermeye kalkışıyorlar. Lakin isyanın elebaşısı Seyit Rıza bunlara; 'Siz yalancısınız!' diyor. Nasıl mı? Çünkü Seyit Rıza; Dersim'de isyan edip devlet kuvvetleri ile savaşırken dış destek alabilmek için İngiltere'ye resmen mektup yazdı. Bu mektubun, onun isteğiyle danışmanı konumundaki Baytar Nuri tarafından yazıldığını tahmin ediyoruz. Artık devletin resmi arşivinde yer alan 30 Temmuz 1937 tarihli bu mektupta Seyit Rıza, bölgeyi Kürdistan olarak tarif ediyor; 'Yıllardan beri Türk hükümeti Kürt halkını asimile etmeye çalışıyor.' dedikten sonra devam ediyor: 'Üç aydan beri ülkemde tüyler ürpertici bir savaş sürüyor... (...) ben ve yurttaşlarım Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık. (...) Üç milyon Kürt benim sesimden Ekselanslarına sesleniyor ve hükümetinizin yüksek manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı sizden istirham ediyor.' (Mektubun genelini merak edenler Dersim İsyanları kitabımızın; s. 301 ve devamına bakabilirler.)

ALEVİLİK DİYE DERTLERİ YOKTU

Seyit Rıza'nın o zamanlar dünyanın en büyük gücü sayılan İngiltere'ye yolladığı bu mektupta; Alevilik ve Alevilerle ilgili en küçük bir işaret yoktur. Bütün istekler Kürtçü/Kürdistancı takımının bölücü fikirlerinden ibarettir. Bugün Seyit Rıza'yı Alevi lideri veya dedesi gibi gösterenlerin yalan söylediğini bu mektup göstermektedir. Öte yandan; daha 1925'te Kemal Atatürk Dersim derebeylerine elçi olarak Diyarbakır Valisi Cemal Bardakçı'yı yollamıştı. Bektaşi olan Cemal Bardakçı ileri gelenlerlin huzurunda Munzur çayından su içerek Munzur üzerine yemin etmişti. Devlet; buralara dokunmayacaktı. Kemal Paşa; Tunceli'nin Alevi olduğunu bildiğinden buraya Alevilik eğitimi verecek okullar açmak istiyordu. Amma bu sahte seyyidlerin derdi Alevilik değil Kürtçülük olduğu için onlar; devletin bu teklifine saldırılarını artırarak cevap vermişlerdi.

AKP’den kaçarken CHP’ye mi tutulduk? AKP’den kaçarken CHP’ye mi tutulduk?

HALKI KANDIRDILAR

Dersim isyanı; dünyanın hızla yeni bir savaşa sürüklendiği ortamda patlatıldı. Bu sırada Türkiye; Hatay'ı anavatana katmak için buraya o sıralar Suriye'ye egemen olan Fransa ile savaşın eşiğine gelmişti. Her ayaklanmayı ordu kuvvetiyle anında bastıran Atatürk; 15 yıl boyunca Dersim'i barış yoluyla kazanmaya çalışmıştı. Fakat; Dersimin ağaları; dünyanın karıştığı bu ortamda Türkiye'yi arkadan vurmaya kalkıştılar. Bu amaçla; 'Devlet gelince karılarınız gündüz sizin gece askerin olacak. Evlerin bir giriş bir çıkış kapısı olacak; ikisinde de birer polis bekleyecek; kazandığınız her şeyi elinizden alacak. Keçilere yedirdiğiniz meşe yapraklarını bile size para ile satacak!' türünden yalanlar uydurdular. Ve bu halkın eline son model binlerce tüfenk vererek onları Türk ordusu ile savaşmaya zorladılar. Mustafa Kemal Paşa; İsmet İnönü ve Mareşal Fevzi Çakmak'ın da aralarında bulunduğu kurulda konu değerlendirildi. Devlet içinde devlet gibi davranan Dersim derebeylerine karşı askeri müdahaleye karar verildi. Çatışmalar aylarca sürdü. Seyit Rıza'nın başını çektiği bu çeteciler; Kozluca savaşında 900'den fazla ölü verdiler. Sonunda Seyit Rıza ve isyan eden 6 aşiretin reisleri yakandı, yargılandı; asıldı. Bu yetmiyormuş gibi 1938'de ikinci bir isyan daha çıkartıldı bölgede. Elbette ki bu isyanların acısını halk çekti.

KATLİAM İSE

Toplam nüfusun 65 bin kadar olduğu Dersim'de; şimdiki Atatürk düşmanları; 50 bin hatta 100 bin insanın katledildiğini ileri sürüyorlar. Halbuki 1937 isyanına katılan 6 aşiretin çoluk çocuk tüm nüfusu 20 bin kadardır. Bu devlet katliamcı ise; ilk önce isyanın elebaşısı olan Seyit Rıza'nın ailesini yok etmez miydi? Yok etti ise o zaman Seyit Rıza'nın torunları bugün nasıl yaşıyorlar? Evet; Dersim'de acılar yaşanmıştır; halkın bir bölümünün anası ağlatılmıştır. 7500 kadar insan sürülmüş veya bu çatışmalarda öldürülmüştür. Lakin; Dersim halkının anasını ağlatanlar; işte bu çatışmaları başlatan Dersim derebeyleri olmuşlardır. Bunların izdüşümünün CHP'de ne işi var Allah aşkına?

Editör: TE Bilisim