Değerli dostlarım bu sefer size diyaliz hizmetleri veren firmaların, rant uğruna insanların sağlığı ile nasıl oynadıklarını ve nasıl bir rant ağı kurduklarını anlatacağım.


Elime bir rapor geçti. Raporun içerisinde yer alan bilgilerin üzerine gittikçe mevzu inanılmaz derinleşti ve ortaya sağlık üzerinden kazanılan milyonlarca liraya ulaştı.

Diyaliz dediğime bakmayın, mesele insan sağlığı…

Biliyorsunuz diyalizde kanın temizlenmesi ile makine arasında direkt bir bağlantı yoktur. Böbrekleri çalışmayan hastaların haftada en az 3 kere ve en az 4 saatlik bir işleme tabi tutulması gereklidir.

Tarih: 29 Mart 2019

Rapor, ABD Sermaye Piyasası Kurulu’na (SEC) tabi olan şirketlerin rüşvet ve yasa dışı ilişkilerini denetleyen Foreign Corrupt Practices Act (FCPA), yani Yabancı Ülkelerde Yolsuzluk Uygulamaları Kanunu’na dayanarak düzenleniyor.

Raporda belirtilen ve incelenen firmanın adı: Fresenius Medical Car AG & Co. KGaA

Kısaca FMC…

Firmanın Türkiye uzantıları da var. Anlatacağım tabii ki ancak öncelikle raporda yer alan bilgileri aktarmalıyım.

Almanya Hamburg merkezli FMC, en az 17 ülkede doktorlara ve halk sağlığı görevlilerine rüşvet verdiğini kabul etmiş. Bilin bakalım Türkiye var mı?

Olmaz olur mu? Var tabii ki.

ABD Adalet Bakanlığı, FMC’nin rüşvetten en az 140 milyon dolar kâr elde ettiğini iddia ediyor.

Rapora göre şirket hiçbir hizmetin gerçekleştirilmediği Angola’da kamuda çalışan doktorlarla danışmanlık anlaşmaları yaptı.

Suudi Arabistan’da ise, sağlık görevlilerine ve doktorlara nakit ödemelerle rüşvet verdi.

Fas’ta da devlete ait askerî hastanelerde böbrek diyaliz merkezleri geliştirme sözleşmeleri karşılığında bir yetkiliye rüşvet verdi. FMC, sözleşmelerin değerinin resmî yüzde 10’unu ödedi. Şirket, çalışanın görevliye aktardığı gerçek bir çalışan sahte ikramiye ödedi.

İspanya’da da FMC, bir devlet doktoruna danışmanlık anlaşması veya sözleşmesi olmadan “danışmak” için 90.000 dolardan fazla ödedi. Doktor, 2011 yılında FMC’yi ihaleye çıkaran devlete ait bir hastanede nefroloji bölümünün başındaydı.

FMC, İspanya’daki diğer doktorlara tıbbi konferanslara seyahat etme olanağı sağladı ve doktorlara yönelik projeleri finanse etmek için bağışlarda bulundu.

E haliyle Türkiye’de de aynı davranışı sergilemiş.

Gelelim ilgili rapordaki Türkiye kısmına…

İlgili raporun ve şirketin itirafı yer alan kısım 35. maddeden başlıyor.

Türkiye ile ilgili maddelerde belirtilenler de şunlar:

– 2005 ve 2014 yılları arasında FMC Türkiye, kamu işverenlerinden FMC kliniklerine iş yönlendiren doktorlar karşılığında kamuda çalışan doktorlarla dört ayrı ortak girişime girmiştir. Doktorlar hisseleri karşılığında herhangi bir sermaye sağlamadılar. Bazı durumlarda, doktorların hisseleri başka şahıslar adına tutuldu.

– Doktorların hastaları FMC Türkiye kliniklerine yönlendirmesi karşılığında, doktorlara maaş ve ikramiye ödenmesi ve ortak girişimlerde yüzde 20-30 oranında pay verilmesi önerisi yer aldı.

– Diyarbakır’da bir devlet hastanesinde önde gelen bir doktorun yer aldığı bir ortak girişimde, FMC Almanya’nın üst düzey bir yöneticisi şunları yazdı: “Bir bakıma şehirdeki çıkarlarımızın, menfaatlerimizin ve işleyişimizin koruyucusu… Güçlü bir yerel güç, size arka çıkmıyorsa, bu şehirde rekabet etmek ve faaliyet göstermek çok zor… O, sağlık sistemi ve bu şehirdeki refah için doktorumuz olarak kalmalı.” (Burada doktorun ismi verilmiyor.)

– Ortak girişimi yeniden sermayelendirdikten sonra, FMC aynı doktora, ortak girişimdeki ödenmemiş faizi için 350 bin doların üzerinde ödeme yaptı; bu, kısmen hasta kaydına dayalı bir ödemeydi. Daha sonra 2013 yılında FMC Türkiye kliniğin varlıklarını doktora 830 bin dolara sattı. FMC AG Yönetim Kurulu, doktora satışı Haziran 2013’te onayladı. En az 2008 gibi erken bir tarihte, FMC üst yönetimi, doktorun klinikteki ilk yüzde 35 hissesini ödemedi ve onun hisseleri, başkası adına tutuyordu.

– Sevk için Erzurum’da FMC, üniversitenin hisselerini bir profesör kliniğine verdi. Profesörle bağları olan Türk Sağlık Bakanı, (üniversitenin) hisselerine katkı sağladı. Nihayetinde profesöre, ödenmemiş 1 milyon 553 bin dolarlık alacak olmasına rağmen, yüzde 40’lık hissesi için 323 bin dolar ödendi. FMC Türkiye yöneticileri, ödenmemiş alacaklara rağmen profesöre ödeme yapılması gerektiğini tartıştı. FMC yöneticileri arasındaki bir değiş tokuşta, ödeme için baskı yaparlarsa “[Profesör] hemen bize sırtını döner ve bizimle savaşır” notunu aldı. Daha önce bahsedilen yerel ve ülke düzeyindeki gücünü bilerek, doktorlardan hastalarını devlet hastanesi kliniğine geri göndermelerini ister ve doktorlardan tüm PD hastalarımızı [bir FMC rakibi] olarak değiştirmelerini isterdi. (Ne önemli profesörmüş değil mi?)

– Açılışta Devlet Hastanesi’nden yeni kliniğe 60 hastanın sevk edilmesi bekleniyor. FMC Türkiye üst yönetiminden gönderilen bir e-postada, “Bu girişimlerde ortak olarak çok güçlü doktorlara sahip olduğumuz için (Yalova) ile ilgili beklentilerimiz yüksek. Bu nedenle bir yıl sonra yüksek hasta sayısı ve iki yıl içinde en az başa baş sonuçlar ve sonrasında kârlı bir operasyon bekliyoruz” deniliyor. (Burada da sağlıklı insanların bile para hırsı için diyalize gönderildiği anlaşılıyor.)

– Bir başka örnekte, Kayseri’de FMC Türkiye, devlet hastanesinde bir nefrolog ile ortak girişime girerek, “2 yıl sonra, hasta sayısı önceden belirlenmiş seviyelere yükseldiğinde [doktor] hisselerini önceden belirlenmiş miktarlarda satacaktır ve şirkete olan borçları bu miktardan düşülecek ve kalanı kendilerine ödenecektir” deniliyor.

– Rapora göre Ağustos 2012’de FMC Türkiye, ismi verilmeyen aynı doktorun yüzde 20’lik hissesini satın almak için klinikteki hasta sayısına göre bir satın alma fiyatı sağlayan bir hisse satın alma sözleşmesi imzaladığı anlaşıldı. 2012 ve 2013 yılları arasında doktor 63 bin dolar aldı. 2014 yılında, yüzde 20 hissesi için işlemle ilgisi olmayan borçlar da dahil olmak üzere nakit ve borç indirimi olarak 451 bin Dolar aldı. Ödeme, esas olarak satış sırasında kliniğe kayıtlı hasta sayısına dayanıyordu. Genel olarak, FMC, Türkiye’deki uygunsuz davranışın bir sonucu olarak 1 milyon doların üzerinde fayda sağlamıştır.

İşte tüm bu tespitleri Amerikalılar, Türkiye’deki FMC firmasının faaliyetleri sırasında belirliyor.

En Önemli Rızık: Beşerî Sermayemiz En Önemli Rızık: Beşerî Sermayemiz

Aktarılan ifadeler insanın yüzünü kızartacak suçlar.

Dikkat ettiyseniz bir cümle geçti… İnsan sağlığı üzerinden kendisine binlerce dolar para kazandıran bir profesör için cümle kurulurken “Profesörle bağları olan Türk Sağlık Bakanı” denildi.

O Bakanla görüştüm.

Kim olduğunu da bir sonraki yazımda anlatacağım…

Kaynak: Murat AĞIREL – Yeniçağ gazetesi

Editör: TE Bilisim