Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı? Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı?
 EYYY  DİYANET !!!

30 Ağustos  1922 Zafer Bayramının 97. Yıldönümünde   bu vatanı bizlere emanet eden, dünya  tarihinin  en büyük  devlet adamı  ve liderlerinden  olan düşmanlarının bile saygı  göstermek zorunda  kaldığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün  ve silah  arkadaşlarının  adının anılmaması  için,  kelime oyunlarıyla  taammüden, isteyerek, tasarlayarak  ve bilerek  cımbızlanmış  DİYANET’İN  Cuma hutbesinde, Atatürk’e, Türk Milletine  olan allerjilerini ve ihanetini  bir defa daha  kusmuştur...

Eyyy Diyanet,  yıllardır camilerde seni dinledik...Şimdi artık dur ve  sen de bizi dinle ve iyice anla..
30 Ağustos  1922 Büyük Taarruzun  sonuçlandırdığı  TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI,  yalnızca  bir  askeri  zafer de değildir.  Senin kuyruk acın biraz da buradan gelmektedir. Bu zafer  aynı zamanda  geri  kalmışlıktan  kurtulmanın  ve  aydınlanma  hareketinin de  bir başlangıcıdır...

Sen Ey Diyanet!!!
Kurtuluş Savaşını, silah arkadaşlarını ve de  büyük komutan  ATATÜRK’Ü  küçültmek, aklın sıra değersizleştirmek  için  büyük bir ihanetin içindesin...Unutmayın, Türk Milleti’nin fakir fukara, garip  guraba tüm insanlarımızın ödediği vergilerle maaşlarınızı almakta ve o sıcak koltuklarınızda oturmaktasınız. Sevmeseniz bile, bütün dünyanın  saygı duyduğu, düşmanlarını dize getirdiği büyük kahramana  saygı duymak mecburiyetindesiniz. Bunu unutmayın, bizler de unutmayacağız...Hiç birinizin yan yana,  alt alta, üst üste gelseniz bile  tümünüzün,  Atatürk’ün bir kılı bile olamayacağınızı  aklınızdan çıkarmayın...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, onun bunun tavassutuyla, tahakkümüyle,  mandası altına girmekle, masa başında  çizilen  haritayla, zamanın emperyalist devletlerine  el açmakla,  etek öpmekle  ve onlara yalakalık  yapmakla  kurulmuş bir devlet de değildir...

Eyy Diyanet;  Türkiye Cumhuriyeti Devleti başta, İngiltere, Fransa, İtalya, Amerika  ve 7 düvelin şımarttığı  ve sahaya sürdürdüğü  Yunanistan’la hepsiyle  birlikte, göğüs göğüse  çarpışarak,  vatan millet yolunda, oluk oluk  mübarek kanlarını akıtarak verilen mücadelenin  sonunda  kurulmuş bir devlettir... Yıkılan Osmanlı’nın  küllerinden  yeniden doğmuş  bir devlettir Türkiye  Cumhuriyeti Devleti...

Bu yüzden  bütün masum, ezilen, sömürülen  milletlere karşı  model rolünü üstlenmiş ve örnek ve itici güç olmuştur. Bu itibarla İslam Dünyasında da tek numenedir. İşte bu yüzdendir ki,  tüm emperyalist devletlerin  ve HAÇLI BATI’NIN  tek düşmanı ve korkulu rüyası olmuştur Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti...

Eyy  Diyane;  Son yüzyıla ve tarihe  iyice bak... Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dişında,  hemen hemen  tüm Müslüman devletlerin  tamamı  emperyalist   devletler tarafından  masa başında haritalar   çizilerek kurulmuş  kukla devletlerdir. Hiç birisi de özgür  ve bağımsız  değildir.  Bunun tek istisnası Türk Devleti olmuştur..

Batı’nın  ve emperyalist devletlerin ve İslam düşmanlarının  en büyük  korkuları, Atatürk’ün  yaptığı  yenilik ve  aydınlanma  hareketidir. İngiliz devlet adamı  Toylembe’nin  dediği  ve tespit ettiği gibi,  bugünkü Güney Müslüman Devletlerinden  EŞARİLİK Müslümanlığında ki, Arabistan’san Fas ve Tunus’a kadar, iş başına getirdikleri kukla devlet adamları olan   kral, şeyh, tarikat lideri gibi  bilumum diktatörleri  satın alarak  tüm İslam ülkelerini  idare etmek  ve tahakküm altına almak batılı devletler için çok kolay yol olmuştur.

Oysa ki kendi tespitleriyle;   ‘’.....Kuzey Müslümanlığı denilen İstanbul’dan Buhara’ya kadar  Türk Coğrafyasında ki  Müslüman Türkler,  ilimle, uygarlıkla,  çağın değerleriyle  barışıktır.  Bunları yıkmak da, sömürmek de  zordur. İstiklallerine de düşkündürler...İçlerinden  her zaman  ATATÜRK GİBİ BİR DELİ  ÇIKARAK, emellerimize ve  hedeflerimize engel olabilirler...Bu yüzden  başta ATATÜRK OLMAK ÜZERE, KURTULUŞ SAVAŞINI küçültmek, hafife almak, halk nezdinde  itibarsızlaştırmak  için  var olan gücümüzle  çalışmalıyız...’’  diye düşünenler içerde kendilerine ihanet eden işbirlikçilerle birlikte hareket etmektedirler..

İşte bu yüzdendendir ki Atatürk’e karşı ve onun  devrimlerine karşı  verecekleri mücadelede  en büyük yardımcıları  ve destekçileri, içimizden devşirilmiş Siyasal İslamcı kadrolardır...

Çünkü samimi, halis, mütedeyyin Müslümanları aldatmak ve kandırmak için;  sarıklı, takkeli, cübbeli  görünümlü sahte  şeyhleri, tarikatçıları, cemaatçileri, hülasa dindar  olmadıkları halde din ticareti yapan bu güruhu  yanlarına almadan  başarılı olamayacaklkarını bu devletler çok iyi  bildiklerinden, Atatürk’e ve Kurtuluş Savaşına  karşı kirletme  ve karalama, yalan, iftira kampanyası  hız kesmeden devam etmektedir..

İçinde tek bir yerde dahi Atatürk’ün adının geçmediği Diyanetin hutbesinde yapılan da budur..Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tüm mazlum ve sömürülen  devletlere  ve Müslüman ülkelere MODEL  olmuş bir ülkedir. Başta ABD olmak üzere tüm emperyalist devletler Türkiye dışındaki Müslüman dünyayı dize getirmek için fazla bir uğraş vermeye de gerek görmemektedirler... Çünkü bu devletlerin başındaki tüm zatlar her birisi ABD ve diğer batı devletlerinin  satın aldığı aldıkları kral, şeyhle istedikleri  sömürü düzenine aynen devam etmektedirler..

Yani tüm bu devletlerin işleri çoktan bitmiş kukla devletlerdir. Öyle ki, Cenab’ı Allah’ın ( CC)  kendilerine bahşettiği petrolü, doğal gazı ve yer altı servetlerini bile  kullanmasını ve yemesini bilmeyen  sürülere dönüşmüşlerdir.. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti  bunların hepsinden farklı  bir devlettir. Atatürk’ün kurduğu sağlam idari yapı ve demokrasiyle, hukuk düzeniyle, bağımsız yargıyla ( bugün maalesef) dimdik ayaktadır... Bu yüzden tüm gayretleriyle, içerdeki  işbirlikçi  ve devşirilmiş  hainlerle  birlikte, Atatürk düşmanlığını aşılamak, Kurtuluş Savaşının önem ve mahiyetini  alçaltıp kirleterek Türk Devletini yıkmaktır hedefleri...

Siyasal İslamcıların  zihin kodlarındaki  şifreleri okumaya devam edelim:
Kurtuluş Savaşında ki  yedi düvelin  arkasında  olduğu  YUNANİSTAN madem ki onlara göre önemsiz ve küçük bir devlet ise ve  Yunan’ı yenmek, Anadolu’dan temizlemek  çok önemli  değilmişse;  Padişah  VAHDETTİN ve  yanındakiler, DAMAT FERİTLER  neden o zaman İZMİR’İN işgaline karşı çıkamamışlardır?..

Yunanlı’nın Anadolu’nun içlerine kadar işgal  etmesine neden engel olamamaışlardır?..Ülkenin işgaline karşı  gelemeyenler  efendi  ve büyük oluyorlar da, ülkemizi işgalden  kurtaran ve Yunan’ı denize  döken başta  Atatürk ve kahramanlar neden DİYANET’İN GÖZÜNDE  DEĞERLİ VE  EHEMMİYETLİ OLMUYORLAR?...

Çünkü sizin ve sizin gibi düşünenlerin  şuur altlarında her zaman Türk’e karşı bir allerji ve aşağılık kompleks  hastalığı mevcuttur da ondan!...

Atatürk’e  düşmanlık yapanların büyük çoğunluğunun  zihin haritasında  bir ETNİK KİMLİK ÖZLEMİ olduğunu da bilmekteyiz. Hatta bir çok  devşirmenin, Müslümanlık  kisvesi altınttda, atalarından kalan   ama açıklayamadıkları   başka bir dinin  özlemi  özlemi içinde olduklarını da artık Türk Milleti  bilmektedir..

Hülasa: Kurtuluş Savaşı ve onun büyük önderi Gazi Mustafa Kemal  Atatürk, batının umutlarını, hayallerini, milletimiz üzerinde ki emperyalist emellerini  yıkmış ve karartmıştır.Bu yüzden dünyanın  tüm ezilen Müslüman ülkelerinde ki halkların,  büyük bir kahraman, kurtarıcı  olarak algıladıkları ve saygı duydukları  Atatürk adı  kirletilmedikçe  ve Türk Devleti yıkılmadıkça, İslam Dünyasına yönelik işgalci ve sömürgeci politikaların  başarıya ulaşması her zaman zorlaşacaktır.. Emperyalistlerin  ve  kendilerini Türk Milletine aidiyet şuuru ile bağlı hissetmeyenlerin de kuyruk acıları bundandır...

İçerdeki piyonlar, Siyasal İslamcılar, din tüccarları, yüce dinimizi saltanatları, makam, mevki ve  menfaatleri  için kullananlar hiçbir zaman unutmasınlar ki;  ne bu devleti  yıkmaya ne de bu milletin ruhuna ve kalbine  nakşedilmiş Atatürk sevgisini  yok etmeye ne Diyanet’in ne de başkalarının  asla güçleri yetmeyecektir... 

Atatürk’ün kurduğu Diyanet de bu gerçeği iyi bilmelidir.30 Ağustos  Zafer Bayramında  Türk Milletinin  kahramanlarına, şehitlerine, gazilerine ve devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e  saygı göstermeyenlere, biz de hiçbir zaman onların kokuşmuş  fikriyatına  saygı  göstermeyeceğimiz  iyi bilinmelidir.. 

30 Ağustos 2019

AV. Faruk Ülker

Editör: TE Bilisim