Değerli Dostlar, bu yazımda sizlere gözle görünmeyen bir virüsün insanlığı getirdiği durumları anlatmaya çalışacağım.

Öldürme oranı 2 civarında olan, Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkıp, Çin ve Dünya için ticaretin kalbi olan Pekin ve Şhangay’a, dünyanın en büyük şehirlerarası ulaşımına sahip bu şehirlerine hiç uğramayan (!) ama dünyanın neredeyse tamamını esir alan bu virüsün yaptıklarını, aklımda ki deli soruları bir kenara bırakıp yazmaya çalışacağım.

Ne güzel şeyler yaparmışız, yaşarmışız farkında bile olmadan; arkadaşlarımızla buluşup sohbet etmeyi, sokakta top oynayan çocukların arasına karışmayı, sahilde yürümeyi, dışarıdan gelen birisinin elini sıkmayı bile özleyeceğimiz aklıma gelmemişti. Hatta duruşma beklemeyi bile özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi.

Biz bu musibetin üzerinden geçeceğiz; önemli olan dersler çıkartarak geçmemiz. Ne yaptığımız kalacak geriye. Felaket tellağı ile ağladık mı, elimizde kalanlarla direndik mi, odur gerçek olan. İnsanlık neler gördü. Elbet bu günler de geçecek.

AKP’den kaçarken CHP’ye mi tutulduk? AKP’den kaçarken CHP’ye mi tutulduk?

Yaşayacağız. Yaşayabildiğimiz kadar. Ve güleceğiz. Şarkılar söyleyeceğiz. Geleceğe umut dolu bakan gözlerle, daha iyi bir gün bekleyeceğiz. Öyle ya da böyle, hayat devam edecek.

Garip hırslar ve gelecek planlarımızın arasına devasa sayılarda ölümler olarak girdi bu felaket. Her akşam maç skoru bekler gibi ölü sayılarına bakıyoruz. Bunlar geçecek, biliyoruz.

Dinlediğimiz şarkının sona ermesi, seyrettiğimiz filmin son sahnesi, okuduğumuz şiirin son mısrası yaşadığımız bu günlerinde bir gün sona ereceğini anlatmaya kafi değil mi?

Bulunduğumuz odada, yaşadığımız şehirde, dünya da misafiriz. Nasıl ki bulunduğumuz odayı, yaşadığımız şehri hatta dünyayı vakti zamanı gelince terk edeceğiz, dünya ve ülkemiz üzerinde ki musibetin de elbet bir gün terk edeceği muhakkaktır. Her şeyin herkesi terk edeceği gerçeğinde olduğu gibi, şimdilerde ki musibet de def olup gidecek. Zaman lazım sadece, unutacağız! Nasıl unuttuysak çocukluğumuzu, kırılan oyuncaklarımızı, bugünleri de unutacağız elbet!

Yüce Kitabımızda, Bakara suresi 216. Ayette,’şer gördüklerinizde hayr olabilir, hayr gördüklerinizde şer olabilir’ buyrulur. Hz. Ömer der ki; ‘ister hoşuma gitsin ister gitmesin; hangi hal üzere sabahlarsam sabahlayayım benim için fark etmez. Çünkü ben hayrın hoşuma gidende mi gitmeyende mi olduğunu bilmiyorum’. O yüzdendir ki bu günler geçecek ve bizler bu günlerden ders çıkartmak suretiyle güzel günleri hep birlikte kucaklayacağız. Buna inanıyorum.

Geçecek elbet, bu günler de geçecek. Her şey gibi anısı kalacak. Herkesin bir yanı güçlenecek ya da bir yanı solacak, bunlarda geçecek o güzel bayramlar yine gelecek, adım gibi biliyorum. Rabbim sabret diyor ya, O’na güveniyorum.

Saygılarımla…

Editör: TE Bilisim