İstanbul'da iki bakanlık karşı karşıya geldi... İstanbul'da iki bakanlık karşı karşıya geldi...
T24 yazarı ve eski Mazlumder Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, ifade özgürlüğü için bir imza kampanyası başlattı. Birçok aydının şimdiden kampanyaya destek verdiğini söyleyen Gergerlioğlu, “Uzun sürecek, ifade özgürlüğü konusunda netleşmeyi sağlayacak, entelektüel bir tartışmayı başlatmak istiyorum.” dedi. Gergerlioğlu, ifade özgürlüğünün sınırları konusunda bir toplumsal sözleşmeye katkı sağlamak için bu kampanyayı başlattığını belirtti. Gergerlioğlu, kampanyaya imza atılması için de bir çağrı metni hazırladı. Kampanyanın aydınlarla sınırlı kalmayacağını söyleyen Gergerlioğlu, www.sessizkalmamakgerek.com adresinden kampanyanın halka da açılacağını belirtti.

Kampanyanın amacının ifade özgürlüğü konusunda netleşmeyi sağlamak olduğuna vurgu yapan Gergerlioğlu, “Bu çalışmanın önü açık. Sıradan bir imza kampanyası başlatmıyoruz. Uzun sürecek, ifade özgürlüğü konusunda netleşmeyi sağlayacak uzun bir entelektüel tartışmayı başlatmak istiyorum. Oldukça zor ama halledilmesi gereken bir konu bu. Sadece imza kampanyası şeklinde değil, uzun süre bunu konuşarak çözebileceğiz. O yüzden bir metin oluşturduk. Her farklı kesim bunun altına imza atarsa, en azından bir uzlaşma çıkar ortaya.” ifadelerini kullandı.

Faruk Gergerlioğlu, kampanyayla ilgili düşüncelerini Cihan Haber Ajansı’na şöyle anlattı: “Son zamanlarda yaşanan olayların ardından böyle bir konsensüsüsün oluşması için gayret sarf edilip, aciliyet haline getirilmesi gerektiğini düşündüm. Uzun süredir Türkiye’de veya dünyada ifade özgürlüğü ile ilgili sıkıntılar var. Toplumlar, dinler, ideolojilerde ifade özgürlüğü konusunda bir ortak payda oluşturamama sıkıntısı var. Kendi toplumumuzun içinde de bu sıkıntılar var. Birçok sorun aslında düşüncelerin ifade edilmesinin engellenmesi yüzünden çıkıyor. Veyahut bu engeller sonucunda şiddete başvuruluyor. Bu şiddet de birbirini anlamayı, birbirini tanımayı engelliyor ve bir kısır döngü oluşuyor. Bunun için ifade özgürlüğünün önünü açmak lazım. Malum son zamanlarda Charlie Hebdo olaylarından sonra alevlenen bir tartışma var. Aslında bu tartışmada bize ifade özgürlüğünün netleştirilmesi, ifade özgürlüğünde ortak bir paydanın oluşturulması gerektiğini gösterdi. Çünkü farklı yönelişler var. Bir takım şiddet olaylarından sonra da oluşan gerginlikler akl-ı selimle düşünmeyi de engelliyor. İnsanlar kamplaşıp kutuplaşıyorlar. Ortak paydalarını unutuyorlar. Aslında çok büyük bir sorun yok toplumda. Ortak bir payda oluşturulmayacak bir durum yok kendi toplumumuzda da. Birçok konuda farklı kesimlerde olsak da farklı anlayışlarda olsak da asgari müştereklerde ortak bir payda oluşturduğumuz sürece, bizim birlikte yaşamamıza engelleyecek bir neden yok. Ama bizler ortak bir payda oluşturamazsak, toplumun ileri gelenleri bu bütün sıkıntıların temelinde yatan ifade özgürlüğü ile ilgili netleşme keşfedemezlerse toplum maalesef felakete sürüklenecek. Yani, dünyada şiddet olayları artacak, insanlar birbirini dinlemeyecek birbirlerine kulaklarını tıkama sonucunda çok daha karanlık, karmaşık bir dünya olacak.”

Kampanyanın dünden itibaren başladığını kaydeden Gergerlioğlu, “Ben önce her kesimden aydına yönelik bir çağrı yaptım. Birçok kişiye mailler göndererek böyle bir çalışma ile ilgili bilgi verdim. Ve bu çalışmaya katılmaları yönünde bir davetiye çıkardım. 50’ye yakın önemli kişiden karşılık geldi. İmzaladıklarını, önemli bulduklarını çok önemli bir girişim olduğunun altını çizdi birçok aydın. Baskın Oran, Cemal Uşşak, Mithat Sancar, Mücahit Bilici, Ümit Cizre, Ümit Kardaş, Şanar Yurdatapan, Abdülhamit Bilici, Ufuk Uras, Refi Kılıçarslan, Ali Bayramoğlu, Ayşegül Doğan destek veren isimlerden bazıları.”

Toplumun uçlara savrulmaması ve konuşma imkanının ortadan kalkmaması için ifade özgürlüğü konusunda bir uzlaşmanın şart olduğunu vurgulayan Faruk Gergerlioğlu’nun arzusu, bu girişimin etkili mecralara, medyaya, akademik ya da siyasi platformlara taşınarak bir diyalog zeminine yol açması.

FARUK GERGERLİOĞLU’NUN ÇAĞRI METNİ

"İfade özgürlüğü konusundaki tartışmalar olması gereken üzerinden değil de olmaması gereken üzerinden yürütülüyor.

İfade özgürlüğünü geliştirmek insanı geliştirmektir. Konuşabildiğimiz ve yaşanabilir bir dünya için ifade özgürlüğü konusunda her kesim ortak bir payda arayışında olmalıdır. İfade özgürlüğü için geniş tabanlı bir toplumsal sözleşme oluşturalım. Hangi yönetim şekli ve yönetici olursa olsun, çoğunluğun da azınlığın da kendini mağdur hisseden her kişinin ifade özgürlüğünü herkese karşı koruyalım. Hiç kimse ifadesini bireysel veya örgütlü bir şekilde yapmasından dolayı kınanmamalıdır. Her ifade herkese ulaşmalıdır, beğeni ve eleştiri hakkı kısıtlanmaksızın özgürleştirilmelidir. Kamil insan özgür ifadeyle oluşur. Hakikatın ortaya çıkması, karşıt fikirlerin çarpışmasıyla olur. Bir fikrin eleştiriye kapanması aslında onun aleyhinedir, gelişimini engellemektir. Fikrin ifadesinin engellenmesi, onun zarar vermeye yönelmesine yol açabilir.

İncitici, şoke edici, sarsıcı düşünceleri de hakaret kategorisine almayalım. Her eleştiriyi hakaret ilan edersek en başta insanlığın gelişimini engelleriz. Evet, hakaret fikir özgürlüğüne girmez. Ama otoriter rejim ve zihniyetlerin bazen eleştirel fikirleri de 'hakaret' ilan edip susturduğu unutulmamalı, aradaki ayrımı hassasiyetle yapmaya özen gösterilmelidir.

İfadenin özgürleşmesi önündeki engeller en üst düzeyde kaldırılmalıdır, araştırma ve eleştirmenin önünün açılması esas alınmalıdır. İncitici, yaralayıcı, saldırgan veya zalimce görüşlerin bastırılması gerektiğini söylerken gerçekte 'Benim hoşlanmadığım veya nefret ettiğim görüşler susturulmalıdır' demek istiyor olmayalım!... İfade özgürlüğünde çifte standart yapmak veya şiddete teşvik, kaba hakaret ve ırkçılık yapmak da en başta ifade özgürlüğüne zarar verir. İfade özgürlüğünü korumak onun araçsallaşmasını, yanlış tanınmasını engellemekle de olur."


Editör: TE Bilisim