Milli egemenliğimiz kaldı mı? Milli egemenliğimiz kaldı mı?

Bazı cahillerin Müslüman başlığı sandığı FES Ortaçağ Avrupa'sında bir Yunan-Bizans başlığı olarak ortaya çıkmıştır.

Yeniçağ Avrupa'sında ise İngiltereye yol alıp İskoç başlığı olarak adlandırılmaya başlanmıştır.
19. yy başında II. Mahmud bu Yunan-Bizans-İskoç başlığını İngiltere'den ithal ederek Müslüman halkın başına geçirdi.

Halk bunu "Gavur başlığı" olarak görüp "Din elden gidiyor!" , "Kahrolsun fes!.." diye ayaklanınca Şeyhül İslama fetva sipariş edilip "Fes giymek caizdir" denilerek ortalık yatıştırıldı.

Cahil Müslüman halk yatıştırıldıktan sonra 1832'de fes giymek II. Mahmut tarafından zorunlu hale getirildi... Derken 15-20 yıl içinde fes giymek "din ve iman sembolü" olarak görülmeye başlandı, hatta püsküllü fes giyenler daha imanlı sayılıyordu.

Atatürk'ün 1925'de yaptığı kılık-kıyafet devriminde, ilk geldiğinde fesi "Gavur başlığı" diye yerlerde çiğneyen softalar bu defa "Din elden gidiyor, fesimizi çıkarmayız" bağrışları ile şapkayı çiğnemeye başladılar.

Atatürk Şapka Devrimine karşı çıkanlara ''Yıllarca yahudinin Cüppesini sırtınıza giydiniz,Yunanın Fesini başınıza taktınız türkün şapkasını reddediyorsun'' demiştir. 
Atatürk'ün imdadına Said-i Nursi yetişmiştir. "Şapka dinen caizdir, hatta camide şapkayı ters çevirip namaz kılarsanız takke yerine bile geçer" fetvasıyla ortalığı yatıştırdı.

2000'li yılların başında fes yeniden meşhur oldu. Fesin menşeini bilmeyen bazı Tarihçiler yeni nesillere Yunan-Bizans-İskoç başlığını Osmanlı başlığı olarak pazarladı.

Cahil softalar her devirde var olacak, fes kandırmacası devam edecektir.Fesin Fastan geldiği fastaki bir şehrin adının Fes olduğu zamanında dillendirilmişti.

Editör: TE Bilisim