Ekmeyerek, dikmeyerek, üretmeyerek nasıl ayakta kalacağız? Nereye kadar satacağız? Nereye kadar hazır yiyeceğiz? Babasından kalanı satıp, savurup, yiyen müsrif evlada benzer bir ülke olmadık mı? Çalışma güç, kudretin ve iktidarında olanı çalıştırmaz, yardım bağımlısı yaparsak, hazırı tüketmek, keseden yemek, devlet malı, yetim malı olsa da nereye kadar dayanır? Hazır yemeye dağlar dayanır mı? Sosyal devlet, koltuk koruma adına, yardımları siyasal rüşvete çevirirse, tembellik sırt üstü yatmak ödüllendirilir. Bu harcama anlayışına dünyada dayanacak devlet var mıdır? Yarın devlet ve millet olarak namerde muhtaç olmaz mıyız?.
Fakiri bakacağız, gerekirse sırtımızda gezdireceğiz, ama ihtiyaç sahibini, çalışma gücü olana, çalışma üretme imkanı tanıyıp, üretimi teşvik etmezsek, döviz,borsa ve faiz üç kağıt ekonomisi ile nereye kadar gideriz? Kömür,kumanya, makarna, bulgur,harçlık dağıtarak mı ayakta kalacağız? MHP doğrudan gelir desteğini, ekmek, dikmek ve üretmek için verdi. Bu düşünce ve müthiş uygulama, maalesef siyasi rüşvete dönüştü.. O nehirler topraklarımızı sulayıp hasada dönmezse, canlı bitki Allah diyemez, mevlayı zikir edemez. O zaman sel felaketi, kuraklık Allah muhafaza kapıya dayanır. İbret almak, ekmek, dikmek sulamak gerekir, çünkü toprak su ve tohum ile buluştuğunda artık tüm canlıların zikir etmesi başlar. Bu rahmettir, berekettir, umut ve gelecektir. Bunu engellemek hangi faninin hakkı ve haddidir? Yeşile ekine canlıya Allah rahmet ve bereketini gönderiyor. Dağlardaki bitki örtüsü (flora) kendi döngüsünü yaşıyor ama oralara hayvan insan ziyaretleri ile takviye gerekiyor. Ekilebilir alanların nadas süresinin çok geçmesi, felaket sınırına dayanmıştır. İnsan sağlığı için organik tarım ürünlerine duyulan ihtiyaç, ülkede yeni alanlarda tarım yapmayı zaruri kılmıştır. Sağlıklı nesiller için doğa sahiplerini bekliyor. Kanser başta kalp ve benzeri rahatsızlıklar yeni felaketlerin habercisi olmaz inşallah!
Editör: TE Bilisim
