Ülkemizde; demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve hürriyetler, günden güne geriliyor.

Hukukun ve hukuk biliminin değeri, tartışmalı hâle geliyor.

Temel hak ve hürriyetleri korumak amacıyla tasarlanan, anayasal ve hukukî mekanizmalar, temel hak ve hürriyetlere müdahale etme aracına dönüştü.

İktidarı sınırlandırmakla görevli organlardan birincisi olan, Anayasa Mahkemesi, iktidarı sınırlandıran bir unsur değil, tersine, onu tahkim eden bir unsur hâline geldi.

Artık, hukuk, siyaseti çerçevelendirmiyor; siyasetin cenderesi altında bulunuyor.

Anayasa veya kanunlardaki kurallara bakmak, karşılaşılan hukukî sorunun nasıl çözümleneceği konusunda bir fikir vermiyor.

Zira; Anayasa Mahkemesi kararları, Anayasa'ya değil, birtakım hukuk dışı faktörlere bağlı...

Bugün, siyasî niteliği olan bir olayda, en kıdemli ceza hukuku profesörleri dahî, gözaltına alınan bir kişinin tutuklanıp tutuklanmayacağını, sanığın mahkûm olup olmayacağını, bize önceden söyleyemez...

Ceza hukuku profesörlerinin bilgileri, artık, bu konuda bir işe yaramıyor...

Olan biteni açıklamak bakımından, Hukuk Bilimi çaresizlik içinde.

Artık, Hukuk Bilimi'yle uğraşmak, "havanda su dövmek" misâli, işe yaramaz faaliyet hâline geldi...

Üniversitelerimizin Anayasa ve İdare Hukuku Anabilim Dalları, bütün motivasyonlarını yitirmiş, mesleklerine yabancılaşmış, mutsuz insanlar topluluğu hâline dönüştü.

Bu sebeple, meslektaşlarımız, çalışma isteği ve enerjisi bulamıyorlar.

Hocalar, öğrencilerinin karşısında, yalan söylüyormuş hissiyle ders anlatıyorlar.

Amfiye yöneldiklerinde, pek çoğunun ayakları geri geri gidiyor.

Başta, Anayasa Hukuku olmak üzere, ülkemizde, Hukuk Biliminin değersizleşmesi sürecini yaşıyoruz.
Hukuk Biliminin değersizleşmesine yol açan şey, aslında, bizâtihî HUKUKUN değersizleşmesidir.

Bilindiği gibi; Anayasa Hukuku Bilimi "klâsik dönem", "anayasa hukukunda siyasal bilim yaklaşımı" ve "yeni anayasa hukuku" olmak üzere, üç gelişim dönemine ayrılır.

1.Dönem; 1800'lerde başlayıp 1950'ye ,
2.Dönem; 1950'den 1980'lere kadar sürmüştür.

Özgür Özel’in ziyareti ve düşündürdükleri! Özgür Özel’in ziyareti ve düşündürdükleri!

Artık, 1980'lerde başlayan ve anayasayı müeyyidelendirmiş bir norm olarak, ele alan, üçüncü dönemin sonuna gelindiği, söylenebilir mi ?

Anayasa hukukunun üçüncü döneminin sona ermesi, acaba, ikinci dönemdeki "siyasal bilim yaklaşımına" geri dönüleceği anlamına mı geliyor ?

Yoksa, üçüncü dönemin, sona ermesi, Anayasa Hukukunun kendisine yeni metodolojik araçlar geliştirdiği, yeni bir döneme geçileceği anlamına mı geliyor ?

Bunların ikisi de mümkün değilse, acaba, ANAYASA HUKUKUNUN sonu mu geldi ?

PROF.DR.KEMAL GÖZLER'İN UZUN MAKÂLESİNİ, SİZLER İÇİN, ÖZETLEDİM...

Editör: TE Bilisim