İsrail-İran geriliminde Cihat Yaycı'dan çarpıcı yorum: Bu bir cambaza bak savaşıdır' diyerek Türkiye'yi uyardı İsrail-İran geriliminde Cihat Yaycı'dan çarpıcı yorum: Bu bir cambaza bak savaşıdır' diyerek Türkiye'yi uyardı
Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi diyaliz merkezinin en küçük hastası Hakan Yusuf Bilir, sevecenliği ile diğer hastalara moral kaynağı oluyor. 11 yaşındaki Hakan Yusuf, haftanın iki gününü okulda üç gününü de diyalizde geçiriyor.


            Hakan Yusuf, Türkiye'de böbrek nakli için organ bağışı bekleyen yaklaşık 19 bin 800 hastadan sadece biri. Çocukluğundan bu yana amansız bir hastalıkla mücadele eden Bilir, her şeye rağmen hayata sımsıkı tutunuyor. Bilir, okuldaki derslerinden geri kalmıyor, 4 saatlik diyaliz seansı sırasında öğretmenlerinin kendisi için hazırladığı CD'lerden derslerini takip ediyor. Bilir, okulun en başarılı öğrencileri arasında yer alıyor. Her hastaneye gelişinde kendisine eşlik eden annesi Melahat Bilir, oğlunun son matematik sınavından 96, sosyal bilgilerden de 80 aldığını söylüyor.

HAYATI DRAM

Yüzünde gülümsemesi eksik olmayan Hakan Yusuf'un 11 yıllık kısacık hayatı büyük acılarla dolu. Oğlunun henüz 3 yaşındayken Hemolitik Üremik Sendrom (HUS) hastalığına yakalandığını belirten anne Melahat Bilir, şunları söyledi: "Hakan Yusuf gayet sağlıklı bir çocuktu. 3 yaşında kusma ve yüksek ateş şikayeti ile doktora götürdük. Yaklaşık bir ay süren tetkikler ve yapılan biyopsi sonucu Hakan Yusuf'a HUS teşhisi konuldu. Ancak tedavisi sonuç verdi ve oğlum iyileşti. O hastalıktan yaklaşık 3 yıl sonra oğlum gribe yakalandı. Ancak gribal enfeksiyon ile birlikte HUS hastalığı da tekrarladı. O sıralar Balıkesir'de olduğumuz için oğlumu Ege Üniversitesi Hastanesi'ne getirdik. 'Birkaç gün kalır evimize döneriz' diye geldiğimiz Ege Üniversitesi Hastanesi'nde oğlum tam 3 yıl yoğun bakımda kaldı. Çünkü HUS hastalığı nedeniyle beyin tutulumu oldu ve Hakan Yusuf felç geçirdi, gözleri görmemeye başladı. Hastalığın teşhisi için bu süre zarfında oğluma 7 kez biyopsi yapıldı. Nihayetinde HUS hastalığının tekrarladığına karar verildi. Bu 3 yıllık tedavi sürecinde oğlum böbreklerini kaybetti. Ege Üniversitesi Hastanesi ile başlayan diyaliz sürecimiz Şubat 2012'den buyana da Şifa Üniversitesi Hastanesi'nde devam ediyor."

CANLIDAN NAKİLE İZİN YOK

Oğluna böbreğini vermeye hazır olduğunu belirten anne Melahat Bilir, doktorların canlı vericiden böbrek nakline izin vermediğini söyledi. Bilir, "Doktorlar HUS hastalığının tekrarlama riskinin çok yüksek olduğunu belirterek kadavradan böbrek nakline izin verebileceklerini söylediler. Biz de bu nedenle Türkiye'deki binlerce kişi gibi umutla organ çıkmasını bekliyoruz. Oğlum diyalize girdiği için kanı temizleniyor. O yüzden HUS hastalığının tekrarlayıp tekrarlamayacağı ancak böbrek naklinden sonra belli olacak." dedi.

ANNE DİYALİZ HEMŞİRESİ OLACAK

Eşi Yaver Bilir ile son 7-8 yıldır oğlunun tedavisi için çalışan anne Melahat Bilir, oğlunun derslerine yardım etmek için yeniden öğrenci olmuş. Melahat Bilir, "Oğlumun derslerine yardımcı olmak için ben de ders çalıştım, yeniden öğrenci oldum. Onunla birlikte sınavlara girdim. İlkokul mezunuydum, dışarıdan liseyi bitirdim. Önümüzdeki yıl üniversite sınavına girip diyaliz hemşiresi olmaya karar verdim. Buradaki hemşirelerin, doktorların oğluma çok iyi baktığını, ona nasıl umut aşıladıklarını gördüm ve onlardan çok etkilendim." diye konuştu.

3 BİN 800 KİŞİ HAKAN YUSUF İÇİN BİRLİK OLDU

Organ bağışına teşvik için bir sosyal paylaşım ağında 'Organ Hayattır' adı altında bir grup oluşturduklarını ifade eden Bilir, "Grubumuzun kısa sürede 3 bin 800 üyesi oldu. Bir taraftan da orada bir mücadele veriyor, insanları organ bağışı konusunda bilgilendirmeye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı

HUS NEDİR?

Hemolitik Üremik Sendrom (HUS), erken çocukluk döneminde görülen bir hastalık. Mikroangiopatik hemolitik anemi, trombositopeni, böbrek yetmezliği ile seyrediyor. HUS, akut böbrek yetmezliğinin çocuklardaki en sık sebebi. Özellikle gastroenteritler (yüzde 90) ve üst solunum yolu enfeksiyonları (yüzde 10) hastalığı tetikleyen faktörlerin başında geliyor. Bunun dışında anti-diyare ilaçları ve barsak motilite düzenleyicileri HUS'un gelişmesinde riski artırıyor. E. Coli ve Shigellan oluşturdukları toksinlerle hem ishal meydana getirip hem de HUS'un oluşmasına neden olabiliyor. HUS'un yüzde 70'i bu iki mikroorganizmanın oluşturduğu toksinler ile meydana geliyor. En çok iyi pişmemiş sığır etleri ile bulaşıyor. HUS hastalığında ölüm oranı yüzde 5-15 olarak bildiriliyor. Büyük çocuklar ve erişkinlerde hastalık daha kötü ilerliyor. Küçük çocukların yüzde 85'i tedaviye cevap veriyor.
Editör: TE Bilisim