DEM Partili belediyenin ilk toplantısında İstiklal Marşı krizi! DEM Partili belediyenin ilk toplantısında İstiklal Marşı krizi!
 Türkiye’nin sorunları arasında ilk sıralarda tartışmasız şekilde sessiz işgal olarak adlandırılan göç konusu yer alıyor. Ağır bir ekonomik kriz yaşayan Türkiye’de göç, vatandaşın hayatında artık sorun olarak ekonomiden bile önce gelmeye başladı.

Göç sorunu ile baş başa bırakılan ve bu göç akınını kaderiymiş gibi yaşamaya mahkûm edilen bir Türk milleti var. İradesi dışında kendisine zorla dayatılan ve “Sessiz işgal” aracına dönüşen göç meselesi, Türk milletini, demokratik ve hukuk sistemi içerisinde, insan haklarını yok saymadan, kendi çözümlerini üretmeye zorlamaya başladı. Birçok isim ve platformlar bu konuda Türk milletinin sesini yetkililere duyurmak için çalışma yapıyor. Bunlardan biri de S Kuşağı Platformu.

Kurucuları arasında  olduğum S Kuşağı Platformu; siyasî partilerden bağımsız, hiçbir yerden fonlanmadan, AB’nin değil Türk milletinin çıkarlarını korumak ve çözüm üretmek için çalışmalarına başladı. İlk olarak göç sorununun çözümüne dair neler yapılmalı, Suriyeliler evlerine huzur ve sükûn içerisinde nasıl geri dönebilir diyerek 17 maddelik bir çözüm önerisi sundu. İkinci olarak da Suriyeli göçünden en çok etkilenen ve yoğun Suriyeli nüfusa maruz kalan 7 ile giderek sorunları yerinden tespit etti. Sağlık problemlerim nedeniyle katılamadığım saha gezisini İlay Aksoy ve Deniz Büstani gerçekleştirdi. Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Mersin ve Adana’da sahadan elde ettiğimiz veriler ise oldukça çarpıcı.

Bekâ meselemiz Hatay
İlk gidilen il Hatay’da, Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile görüşüldü. Güneydoğu sınırımızda AK Parti’nin yönetimde olmadığı tek ilimiz. 1 milyon 674 bin Türk’ün yaşadığı Hatay’da 1 milyondan fazla da Suriyeli var. Hatay’ın demografik yapısı hızla değişiyor. Çöp, atık, su giderleri, altyapı maliyetleri, sağlık giderleri, kamu hizmetleri gibi hiçbir gidere Suriyeliler ortak olmuyor. Tamamı Türk milletinin vergilerinden karşılanıyor.

2019 yılındaki seçimlerde Hatay genelinde 13 bin Suriyeli oy kullanmış. Burada Göç İdaresinin Suriyelilere vatandaşlık verilmesini hızlandırdığı yönünde duyumlar var. Halk bundan son derece rahatsız. Durumu İsrail Filistin’i nasıl ele geçirdi ise bizde de Suriyeliler aynısını yapıyor şeklinde ifade ediyorlar. Hatay’da bazı yerlere Suriyeliler son derece sınırlı yerleşebilirken bazı yerler -özellikle sınır hattı- âdeta Suriyelilere tahsis edilmiş durumda. Bunlardan biri de Reyhanlı ilçesi.

Reyhanlı ilçesinde CHP temsilcisi Dr. Nihat Dağ, önemli bilgiler paylaştı. Türkiye’nin en stratejik konumdaki sınır ili Hatay’a siyasetçilerin kamp kurması, Türk siyasetinin ve Dışişlerinin millî güvenliğimiz gerekçesiyle nabzının burada atması gerekirken kimsenin bölgeye uğramamasından son derece rahatsız. Özellikle Reyhanlı saldırısından sonra ilçe kaderine terk edilmiş hâlde. Varlıklı olanlar Reyhanlı’dan ayrılmış, yerlerini de Suriyelilerin doldurduğu sayılarla ortada.

Dr. Nihat Dağ, durumu “Kendi topraklarımızda biz Türkler azınlık olduk, Suriyeliler ise çoğunluk hâline geldiler, getirildiler.” şeklinde özetliyor. Reyhanlı’da resmî rakamda 140 bin Suriyeli, 100 bin Türk vatandaşı yaşıyor. Kayıt dışı Suriyelilerle birlikte Reyhanlı’daki Suriyeli sayısının 140 bin değil 250 bin civarında olduğunu belirtti. Suriyeliler arasında çok eşlilik adı verilen birlikteliklerin çok yaygın olduğunu, çok beraberlikli yaşamın da çok çocuk doğumunu beraberinde getirdiğini, sadece Reyhanlı’da şu an en az 200 Suriyeli çocuğun sokaklarda yaşadığını tespit ettiklerini dile getirdi.

2019 yılında Reyhanlı’da 4 bin Suriyeli oy kullanmış. Bu Reyhanlı’daki seçimde %7’ye tekabül ediyor. Yani gelecek seçimde oy kullanacak Suriyeli oranının %12-15 arasında mı olacağını öngörüyorsunuz sorusuna, “Bu çok fazla iyimserlik olur. Ben %20’yi bile aşacağını düşünüyorum.” cevabı oldukça önemli. Türkiye’de bugüne kadar kaç Suriyeli Türk vatandaşı yapıldı? Rakamlara illüzyon yaptırtmadan Türk milletine artık her ay düzenli olarak açıklanması gerekiyor.

Bölgedeki tüm illerde olduğu gibi Hatay’da da kadınlar sokaklardan hızla çekiliyor. Türkler ve Suriyeliler sokakları artık vardiyalı kullanmaya başladı. Yaşam tarzımız ve çalışma koşullarımız sebebiyle gündüz Türkler, gece Suriyeliler sokakları kullanıyor. İlay Aksoy, Reyhanlı’ya dair gözlemlerini şöyle anlatıyor: “Selefi ve vahabi akımların uç temsilcilerinin karargâhı gibi. Sosyal hayat kökten değişmiş. Türkiye’nin önemli bir kısmını gezdim. İlk kez vatanımın bir parçasında tedirgin oldum. Tek başıma olmaktan korku duyduğum yer oldu Reyhanlı. Buraya bir inanç sistemi değil bir ideoloji ithal ediliyor. Sokaklarımız kadın olduğundan bile şüphe edeceğiniz ve büyük güvenlik zafiyetine sebep olabilecek, gözü dahi görünmeyen, gözünün üstü bile siyah perde gibi bir peçeyle kapalı insanlarla dolu.”

Ticaretin el değiştirmesi en büyük sorun. Suriyelilerin önemli bir kısmının kayıt dışı çalışması ve işçi çalıştırması, işyerlerinin büyük çoğunluğunun ruhsatsız, Türklerin vergi, sigorta, ruhsat, denetimine tâbi olması haksız rekabete sebep olarak görülüyor. Suriyeliler  kendilerine tanınan imtiyazlar ve gösterilen müsamahalarla ekonomik olarak gettolaşıyor, Türklerden kesinlikle alış veriş yapmıyor. Türklerin ticaretteki maliyetlerinin Suriyelilere göre iki kat daha fazla olduğu ve bu sebeple Suriyelilerle artık rekabet edemez hâle geldikleri ifade ediliyor.

Türkiye’deki  Suriyelilerin Suriye’ye, Suriyeli kuyumcular ve telefoncular üzerinden para transferi yaptıkları, bunları banka sistemi dışına taşıyarak paranın izinin sürülmesini imkânsız hâle getirdikleri en çok dile getirilen konulardan biriydi. Yine Suriyelilerin sabah Hatay’da dükkanını açıp, akşam Suriye’deki evine gitmesi tespitleri de oldukça düşündürücü.

Türk kuyumculuk sektörünün standart olarak belirlediği 24 ve 22 ayar altın yerine, Suriyeliler daha düşük maliyetli 21 ayar altın ticareti yapıyor. Bu hem kuyumculuk sektörünün standartlarını düşürüyor hem de kalitesini bozuyor. Ekonomik koşulların halkı daha ucuz altına yöneltmesi kuyumculuk sektörünün de yavaş yavaş Suriyelilerin eline geçmesine sebep olmaya başlamış.

Mezarlık yoluyla topraklarımız tapulanıyor
Mezarlıklar büyük sorun. Türkler Suriyelilerle, Suriyeliler de Türklerle aynı mezarlığa gömülmek istemiyor. Sınırın sıfır noktasında olunmasına rağmen, Suriyeliler güvenli bölgede Suriye topraklarına gömülmüyor, Türkiye sınırları içinde gömülüyor. Suriyeli mezarlıklarında bebek ve çocuk mezarlarının fazlalığı dikkat çekiyor.

Suriyeliler güvenli bölgeye çok rahat gidip gelebiliyor. Güvenli bölgeden Türkiye’ye ambulanslarla hasta getirilip götürülüyor. Ticaret yapılıyor. Kızılay’ın, AFAD’ın her türlü nakil araçları var, buna rağmen Suriyeliler kendilerine tahsisli mezarlıklarda Türkiye’de gömülüyor. Halk, bunu Türk topraklarının ileriye dönük mezarlıklar yoluyla Suriyelilere tapulanma çalışması olarak görüyor.

Tayfur Sökmen Köyü’nde Suriyeliler için yeni bir mezarlık tahsis edilmiş.  Reyhanlılılar bu duruma son derece tepkili. Bununla ilgili iki çarpıcı örnek anlatıldı. Yayladağı’nda 2 Suriyeli Türkmen’in gömülmesi büyük olaylara sebep olmuş. Halk, büyük tepki gösterince daha sonra mezarların yeri değiştirilmiş. Yine  Suriyelilerden Hama kırsalında yaralanan ve adını özellikle paylaşmayacağım bir isim 2019’da Reyhanlı’da hastanede ölünce bir cenaze töreni yapılıp namaz kılınmış. Binlerce Suriyelinin katıldığı ve havaya silahla ateşin de açıldığı cenaze törenine Reyhanlı halkı büyük tepki göstermiş.

Hatay’a dair sahadan tespitlerimizin kısa özeti bu şekildedir.

Hatay Meclisi, 29 Haziran 1939'da oy birliğiyle Türkiye'ye katılma kararı aldı. 23 Temmuz 1939'da Antakya'da kışladan Fransız bayrağı indirilerek Türk Bayrağı çekildi ve 40 asırlık Türk yurdu Hatay, Türkiye'nin ili oldu. Gün, Hatay’ı sessiz işgale teslim etmeme günüdür.

Gülcan Havva Eraslan

Editör: TE Bilisim